Almanya'da önlemlerin gevşetilmesi geri tepmedi
Almanya'nın bütün eyaletlerinde 18 Mayıs itibarıyla kafe ve restoranlar açıldı
Almanya'da kafe ve restoranların açılmasına rağmen salgınla ilgili verilerin olumsuz bir tablo çizmemesi umut veriyor. Uzmanlar özellikle maske ve sosyal mesafe tedbirlerinin elden bırakılmaması için uyarıyor.
Almanya'nın bütün eyaletlerinde 18 Mayıs itibarıyla kafe ve restoranlar açıldı
Almanya'da normalleşme süreci kapsamında Mayıs ayında kafe ve restoran gibi işletmelerin açılmasının üzerinden geçen süre, artık bu kararın etkilerinin analiz edilmesi açısından da yeterli bir zaman dilimine tekabül ediyor.
Almanya'da koronavirüs önlemlerinin gevşeltildiği tarihler, eyaletten eyalete farklılık göstermişti. Normalleşme sürecini başlatan ilk eyalet 9 Mayıs'ta Mecklenburg-Vorpommern olurken 18 Mayıs'ta Bavyera dâhil beş eyaletin daha kafe, restoran ve bar gibi işletmelerin açılmasına izin vermesiyle Almanya genelinde bu adım tamamlanmış oldu.
Ancak salgının yayılma hızının yavaşlaması üzerine alınan bu kararın yansımalarının olumsuz olabileceği ve virüsle mücadelede katedilen mesafenin heba edilebileceği yönünde endişeler de vardı.
Fakat şu ana kadar korkulan olmadı. Almanya'nın normalleşme sürecini başlattığı günlerdeki yeni vaka sayısıyla bugünlerde açıklanan sayılar arasında büyük bir fark olmadığı görüldü. 18 Mayıs'ta açıklanan yeni vaka sayısı 342 iken 4 Haziran'da kaydedilen yeni vaka sayısıysa 394 oldu.
Almanya'nın salgınla mücadele koordinasyonunu yürüten Robert Koch Enstitüsü'nün verilerine göre, Almanya'daki eyaletlerin normalleşme kararlarını hayata geçirmeye başladığı 9 Mayıs tarihindeki yeni vaka sayısıysa bin 251'di.
9 Mayıs'ta ölümle sonuçlanan vaka sayısı 103'ken 4 Haziran'da bu sayı 30 olarak açıklandı. Almanya'da şu ana kadar 8 bin 581 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Toplam vaka sayısı ise 182 bin 764.
R değerinde kritik seviye
Salgının hızının ve ne derece kontrol altına alındığının analiz edilmesindeki bir diğer önemli parametreyse R değeri. Bir kişinin kaç kişiye hastalığı bulaştırabileceğine dair istatistiki analizin sonucunu gösteren bu değer, hem günlük hem de haftalık bazda ifade ediliyor.
R değerinin 1'in altında tutulması, salgının kontrolü açısından büyük önem taşıyor. DW Türkçe'ye konuşan enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol, R değerinin iki haftadan uzun süre 1'in altında kalmasının, "salgın kontrolünün sürdürülebildiğini" gösterdiğini söylüyor.
Almanya'da 27 Mayıs'ta haftalar sonra ilk kez 1'in üzerine çıkan günlük R değeri, bugün açıklanan 30 Mayıs verilerine göre 0,71'e geriledi. Şu an haftalık R değeri ise 0,83.
Günlük R değeri, salgının pik yaptığı Mart ayında 3'ün üzerine çıkmıştı. Normalleşme sürecine geçilen 9 Mayıs'taysa 0,85'e düşmüştü.
Epidemiyologlar, salgının hafiflediği ve vaka sayılarının düştüğü dönemlerde günlük R değerindense haftalık R değerini dikkate almanın daha anlamlı bir gözlem oluşturacağı görüşünde. Zira haftalık değer, günlük dalgalanmalardan daha az etkileniyor ve az vakalarda daha doğru tahminler yapılmasını sağlıyor. Bu nedenle Robert Koch Enstitüsü, 14 Mayıs'tan beri haftalık R değerlerini de hesaplayıp yayımlıyor.
"İyiye işaret"
Dresden Teknik Üniversitesi ve Helmholtz Topluluğu’ndan genetik ve sinirbilim uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, eldeki veri ve bilgiler ışığında Almanya'da salgının "stabil olduğunu ancak henüz tamamen sönümlenmediğini" belirtiyor.
Hem Almanya hem de Türkiye'deki salgın sürecini yakından takip eden Kızıl, Almanya'da Bavyera ve Thüringen sınırındaki iki idari bölge dışındaki 399 bölgede son bir haftada ortaya çıkan vaka sayısının bölge başına 25'in altında olduğunu, 100'e yakın bölgedeyse hiç vaka kaydedilmediğini belirterek "Bu elbette iyiye işaret" diyor.
DW Türkçe'ye konuşan Kızıl, iki haftayı aşkın süredir restoran ve kafelerin açık olmasının Almanya'daki salgında "olumsuz bir etki yapmamasında" etkili iki unsurun olduğunu düşünüyor: Sosyal mesafe ve maske kullanımı. Kızıl, "Birçok bilimsel yayından ve modelleme çalışmasından çıkan sonuç şu: İki kişi sosyal mesafeyi koruyup aynı zamanda maske kullandıklarında birbirlerine hastalığı bulaştırma oranları büyük oranda düşüyor" diyor.
"Salgının artmayacağı bir şekilde sosyal yaşamın kontrollü devam ettirilmesi bir çözüm olabilir vurgusu dünyada baştan beri yapılmaktaydı. Almanya'da toplu taşıma, sosyal alanlar, okullar, süpermarketler ve en son restoran ve kafelerde sosyal mesafe ve maske uygulaması etkili şekilde uygulanmaya devam ederse belki bu tarz bir kontrollü sosyal yaşam ile devam edilebilecek" ifadesini kullanan Kızıl, salgının yeniden hız kazanmaması için bilinçli davranılması gerektiğini belirtiyor:
"Ancak uzmanların da belirttiği gibi bu nihai bir çözüm olmayabilir. Salgının artışa geçme riski her zaman var ve bu durumda tekrar eski uygulamalara dönmek gerekebilir. Kişilerin bilinçli davranması bu nedenle çok önemli."
Almanya'da yedi gün içinde 100 bin kişide 50'den fazla vakanın görüldüğü eyaletlerde, kısıtlamaların geri getirilmesi planlanıyor. Ancak şu anki veriler, bu kırmızı çizginin bir hayli gerisinde olunduğunu ortaya koyuyor.
Almanya'da 7 gün içinde 100 bin kişide 50'den fazla vakanın görüldüğü eyaletlerde, kısıtlamaların geri getirilmesi planlanıyor.
Yeni dalga riski
Almanya'da şu an salgında pik sonrası erken dönemin yaşandığını belirten enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Şenol, alınan önlemlerin gevşetilmesinin ardından bulaşma hızında dalgalanmalar yaşanmasının doğal olduğunu ifade ediyor. Şenol, yeni bir salgın dalgasıyla karşılaşılmaması için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:
"Salgını kontrol etmede etkili olan önlemler gevşetilirken küçük toplanmalar ve açık hava etkinlikleri gibi öncelikli ve az riskli olanlardan başlanılıp yakın izleme ve çok test yapılarak tüm yeni aktif vakaların bulunması, izole edilmesi ve temaslı takibiyle yeni vaka kümeleşmelerinin ve yeni bir dalganın oluşması önlenmelidir."
Yalnızca salgın eğrisi ve testlerin yapıldığı vakaları izlemenin bu aşamada gecikmelere yol açacağını belirten Şenol, geç kalınmaması için detaylı güncellenen analizlere ve test sayısını mümkün oldukça artırmaya ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Salgınla mücadelede uzun vadeli kararlar alınmasında haftalık R değerlerinin analizi ön plana çıkarken, kısa vadeli değişimler karşısında hızlı kararlar verip erken tedbirler alabilmek de önem arz ediyor.
Bu duruma vurgu yapan Prof. Dr. Şenol, "Salgının başındaki 7-14 günlük tahminler, salgın biterken yetersiz kalıyor. Bu nedenle Almanya da R değeri hesaplamalarını 7-14 günlük olandan 3-4 günlük olan 'nowcasting' metoduna çevirmiş görünüyor. Böylece tüm kısa vadeli değişimleri yakından izliyorlar" diyor.
"Nowcasting", herhangi bir değişken değerle ilgili olarak kısa süre öncesine bakıp kısa süre sonrasını tahmin edebilmek için kullanılan bir istatistiki metot. Bu hesaplama biçimiyle, salgının son birkaç gün ya da haftasına bakarak o günkü ve kısa süre sonrasındaki değişimin öngörülmesi amaçlanıyor.
Türkiye için örnek teşkil eder mi?
Almanya gibi Türkiye de 1 Haziran'da normalleşme sürecine girdi. Bu nedenle Almanya'nın yaşadığı sürecin Türkiye için emsal teşkil edip etmeyeceği de merak konusu.
Prof. Dr. Şenol, Türkiye'de gevşetilen önlemlerin sonucunun analiz edilebilmesi için en az 7-14 gün beklemek gerektiğini söylüyor.
Doç. Dr. Kızıl ise, "Almanya'daki durum tüm dünyaya olduğu gibi Türkiye'ye de örnek olabilir elbette. Ancak Türkiye'deki salgının bölgesel dağılım ve yayılım dinamiklerini en azından biz bilemiyoruz. Veri açıklanması ve analizinde şeffaflıkla ilgili sıkıntılar olduğunu görüyoruz" diyor.
Kızıl, "1 Haziran'daki sosyal yaşam pratiklerinden insanların toplu taşımalarda mesafeyi korumadıkları, maske kullanmadıklarını gördük. Bu mekanlardaki ve diğer toplu alanlardaki bu tarz davranışlar hâlen devam etmekte olan bir salgının yeniden yükselmesine yol açabilecek riskli davranışlar. Benim fikrim, her ülkenin kendi dinamiklerine göre kararlar alması. Almanya'da en başından beri salgının ciddiyeti başbakan dâhil olmak üzere geniş kesimlerce dillendirildi ve sürecin ağır bir faturası olabileceği söylendi. Hem testler, tarama metotları ve pandemi planında iş sıkı tutuldu, hem de toplumda bir bilinç yaratılabildi" diye ekliyor.
Almanya gibi Türkiye'de de insanların sosyal mesafe ve maske önlemlerini ciddiye alması gerektiğini vurgulayan Kızıl, şu uyarıda bulunuyor:
"Almanya'nın metodu bir örnek teşkil edebilecek olsa da bu metodun doğru uygulanması gerekiyor. Salgın göz açıp kapayıncaya kadar nüksedebilir. Bu riski her an göz önünde bulundurarak yola devam etmek gerekli."
Cengiz Özbek - Defne Altıok
Deutsche Welle Türkçe