Alternatif medya gelişiyor ve siyasetin zeminini kaydırıyor…
Siyasette zemin kaymaları artık iyice fark edilmeye başladı.
Alternatif medya gelişiyor ve siyasetin zeminini kaydırıyor…
Siyasette zemin kaymaları artık iyice fark edilmeye başladı.
Takım tutar gibi partilere bağlılık duyanların saplantı denilecek düzeydeki bağlarında çözülme kendini değişik biçimlerde belli ediyor.
Hızlıca hem de.
Bu gelişmeden en olumsuz etkilenen iktidar cephesi…
Oysa zemin kaymasını sağlayan en önemli unsur bizzat iktidarın eseri…
Uzun yıllar tek yanlı propagandalara maruz kalan ve o etkiyle seçimlerde oy kullanan insanların büyük bölümü zaman içerisinde -biraz da korona salgını yardımıyla- alternatif medyayı keşfetti; haber ve yorumları büyük çapta oradan alıyorsa, bunda en ciddi katkı, altyapısı devlet tarafından sağlanan internete ait.
Daha önce bilgisayar veya tablet girmemiş evler korona döneminde evden çalışma ve evde eğitim zorunluluğu yüzünden bu eksikliğini gidermek zorunda kaldı. Şimdi artık herkesin evinde bir veya birden fazla bilgisayar/tablet ve herkesin elinde bir akıllı telefon var.
Mübalağa etmiyorum, ciddi araştırmalara yansıyan rakamlar da bu gelişmeyi teyit ediyor.
Aynı rapora göre, ülkemizde 2020 yılında nüfusumuza 806 bin yeni kişi eklendi; bu da yüzde 1’e tekabül ediyor. Nüfus yüzde 1 artıyor, buna karşılık internet kullanıcı sayısındaki artış yüzde 6. Artış bu yıl daha da hızlanacaktır.
Çalışanlar görevlerini evde gördükleri ve iş arkadaşlarıyla Zoom üzerinden bağlanarak görüştükleri için, bu arada öğrenciler de derslerini takipte internete muhtaç olduklarından, hemen her evde artık internet var.
Bilgisayarı olmayanlar bu eksiklerini -kimi tablet alarak- giderdiler, akıllı telefonlar da aynı işe yarıyor.
[Ülkemizde akıllı telefona sahip olanlar yüzde 89’u teşkil ediyor. Kişisel/masaüstü bilgisayar sahipleri yüzde 67. Tableti olanlar yüzde 45. Akıllı saat/bilezik kullananlar bile yüzde 17’ye erişmiş durumda.]
Araştırmaya göre, Türkiye’de 2021 Ocak ayında toplam nüfusun yüzde 90.8’inin mobil internet bağlantısı bulunuyor.
Evde yüzde 77.7 olan bağlantı, mobil ortamda yüzde 90.8…
Çoluk-çocuk herkes bağlantı halinde.
Onun rakamlarını da vereyim: Bir günde ortalama 7 saat 29 dakikayı internette geçiriyoruz. 2 saat 51 dakika sosyal medya kullanıyoruz.
Herhalde dikkat ettiniz, günümüzün üçte biri (7,5 saati) internete bağlı geçiyor.
‘‘İnternete bağlandığımızda nerelerde vakit geçiriliyor?’’ sorusunun cevabı da var araştırmada: İlk sırada YouTube (yüzde 90) yer alıyor. Instagram (83), WhatsApp (81), Facebook (76) ve Twitter (61) onu izliyor.
Bunların hepsi haber ve yorumların aktığı mecralar.
Yalnız haber ve yorum akmıyor gün boyu, insanlar birbirleriyle aynı alanda görüş alış-verişinde de bulunuyor.
Gazetelere mi bakılacak, bayiye gitmek yerine, internete bağlanılıyor.
Çoğu kişi son zamanlarda gazetelere göz atmayı bıraktı; haber sitelerinde dolaşılıyor, gözler YouTube’un başlattığı ‘en son konulanlar’ bölümüne yerleştirilen yeni videolarda. YouTube üzerinden yayın yapanlar, yayın saatlerini, kimlerle hangi konuları konuşacaklarını, saatler öncesinden ilan ediyorlar.
Propaganda amaçlı çıkan ve desteklenen gazeteler sinek vızıltısına döndü. Her an ulaşılabilen internet medyasında günün her saatinde kanlı-canlı yayınlar sürüyor, haber siteleri yazarlarının tazelenen yazılarıyla okurla interaktif iletişim içinde bulunuyor.
Nereden biliyorum?
Ben de günümün birkaç saatini onlara ayırıyorum da oradan biliyorum.
Siyasetin zeminini kaydıran, parti bağımlılığını en aza indiren, kanaatlerin oluşmasına katkıda bulunan farklı bir dünya var günümüzde.
İktidarlar bu yeni gelişmeden dünyanın her tarafında etkileniyorlar.
Afganistan’dan askerlerini çekme kararı ve sonrasında yaşananlar ABD’de Joe Biden’i sarstı. İngiltere’de Boris Johnson ve savunma bakanı da siyasi sarsıntı geçiriyor. Bizde de iktidar ve destekçileri Afganistan politikasını savunamıyor.
Sebep, her ülkede internetin sağladığı yeni medya düzeninin etkisi…
Gazeteler, TV kanalları bir yana, yeni medya düzenini kullanarak insanlara taze haber ve ilginç yorum ulaştıranlar bir yana…
İkincilerin kazandığı bir dünyadayız.
[ABD’de New York Times internete 1996 yılında geçti. Bizde Hürriyet ve diğerleri ondan hemen sonra. O zaman çalıştığım gazeteyi, temsilcisi olduğum Ankara’da kurdurduğum düzenekle, 1995 yılının Ağustos ayında internet üzerinden yayına sokmuştum. Bugün o gazetenin arşivine ne yazık ki ulaşılamıyor. Resmen kapatıldı çünkü.]
Ülkede yaşananlarla ilgili farklı görüşü olanlar, devletin ‘suç örgütü lideri’ saydığı kişilerden bile olsalar, videolar veya sosyal medya mesajlarıyla bildiklerini kamuoyuyla paylaşıyor, onun anlattıklarına itirazı olanlar da aynı mecradan anlatılanlara cevap yetiştiriyorlar.
Nabız orada atıyor.
Siyasiler her şey eskisi gibiymiş gibi davranıyor.
Zeminin altlarından kaydığının galiba farkında değiller.
Tek şaşırdığım şu: Sosyal medya milyonlarca takipçisi bulunan ‘fenomenler’ çıkardı ve ben buna bakarak alternatif medyanın da kendi siyasi figür/lerini çıkarmasını bekledim. O bir türlü olmadı, olmuyor.
Gelişmeleri yakından izleyen bir dostum, ne zaman bu beklentimi ve hayal kırıklığımı açsam, bana ‘‘Bekle, o da olacaktır’’ diyor…
FEHMİ KORU / FEHMIKORU.COM