Anadilde Eğitime İstek Var Talep Yok

İstek var talep yok

Anadilde Eğitime İstek Var Talep Yok


Anadilde Eğitime İstek Var Talep Yok

Anadilde eğitime yaklaşımı belirlemek için 19 ilde yapılan ankette, katılımcıların yüzde 98’i çocuklarının ana dilde eğitim almasını istediklerini belirtirken, talep edenlerin oranı yüzde 47’de kaldı.

Merkezi Diyarbakır’da bulunan Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi, “Yaşayan Diller ve Lehçeler Seçmeli Dersi” kapsamında 10 yıldır yürürlükte olan derslerin durumuna ilişkin yaklaşımı ve eğilimleri ölçmek amacıyla 19 ili kapsayan bir anket yaptı.

“Türkçe dışındaki anadillerin kullanım yaygınlığı ve eğitimi” başlıklı ankete İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Mersin, Adana, Antalya, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Van, Mardin, Şanlıurfa, Batman, Şırnak, Hakkâri, Tunceli, Muş ve Ağrı’dan 2 bin 238 kişi katıldı.

Ankete katılanların yüzde 60,5’i aile içinde Kürtçe, yüzde 36,2’si Türkçe konuştuklarını belirtirken, kadınların anadillerini erkeklerden daha az kullandıkları ifade edildi. Çerkezce, Ermenice, Hemşince, Pomakça, Süryanice anadillerine sahip 18-24 yaş aralığındaki genç katılımcıların hane içinde anadilini hiç kullanmadığı anket sonuçlarına yansırken, eğitim düzeyi yükseldikçe Kürtçe kullananların oranında azalma olduğu tespit edildi.

“Anadilinizi ne düzeyde biliyorsunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 62,8’i ‘hem konuşuyorum hem anlıyorum hem de okuyup yazabiliyorum’, yüzde 24,5’i ‘Konuşuyorum anlıyorum ama okuyup yazamıyorum’, yanıtını verdi. Anadilini konuşmayan veya bilmeyenlere nedeni de soruldu. Gelen yanıtlara göre; katılımcıların yüzde 57,1’i ‘Anadilimi öğrenebileceğim bir okul ve kaynak olmadığı için’, yüzde 28,3’ü ‘Ailemde konuşan olmadığı, ailem öğretmediği için’, yüzde 7,3’ü ‘Yasak olduğu için’, yüzde 6,8’i ‘Dışlanmamak için’ şeklinde yanıt verdi.

İstek var talep yok

Anketin ana temasını oluşturan anadilde eğitim talebi sorulan sorular arasındaydı. “Hanenizde yaşayan okul çağındaki çocuklar için okudukları okulda anadillerinde eğitim görmeleri için talepte bulundunuz mu?” sorusuna yüzde 52,2’si ‘Hayır’, yüzde 47,8’i ‘Evet’ dedi. Talepte bulunanlara sonucun ne olduğu da soruldu.

Katılımcıların sadece yüzde 5,1’i talep ettikleri anadilde çocukları için sınıf açıldığını söyledi. Öte yandan yüzde 43,4’ü talep ettikleri halde hiçbir sınıf açılmadığı, gerekçe de bildirilmediği, yüzde 27’si talep ettikleri halde talep sayısı sınırlı denilerek, hiçbir sınıf açılmadığı, yüzde 22,3’ü öğretmen olmadığı gerekçesiyle sınıf açılmadığı yanıtlarını verdi.

Eğitim talebinde bulunmayanların ise yüzde 23,8’i ‘Böyle bir seçmeli ders olduğunu bilmiyorduk’, yüzde 21,6’sı ‘Değişik gerekçelerle reddedildiği için’, yüzde 6,6’sı ‘Çocuklar okulda ayrımcılığa maruz kalmaması için’ gibi yanıtlar verdileri.
“Çocuklarınızın anadillerinde eğitim görmelerini ister misiniz?” sorusuna da katılımcıların yüzde 98,7’si “Evet” yanıtını verdi.

“Anadilde eğitim yetersiz”

Ankete katılanlara yöneltilen “Okullarda verilen yaşayan diller kapsamındaki anadil öğretimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yüzde 88,2’si yetersiz bulduklarını söyledi. Ankette sorulan sorulardan biri de “Anadilinizin varlığını sürdürmesi önünde en büyük tehlike sizce nedir?” sorusuna katılımcıların yüzde 35,8’i ‘Anadilde eğitimin olmaması’, yüzde 23,2’si ‘Baskı ve asimilasyon politikaları’, yüzde 16,9’u ‘Ailelerin çocuklarıyla Türkçe konuşması, yüzde 16,2’si ‘Yasal statünün olmaması” yanıtlarını verdi.

Katılımcıların “Anadilinizin korunması ve geliştirilmesi için 1.öncelik olarak neler yapılmasını önerirsiniz?” sorusuna yanıtları ise şöyle: yüzde 31,8’i ‘Eğitim, öğretim dili olmalı’, yüzde 30,1’i ‘Anayasal güvencelere kavuşmalı’, yüzde 23,9’u ‘Resmi dil olarak kabul edilmeli.’

“Anadilde eğitimin zorunlu hale getirilmesi gerekiyor”

Anket sonuçlarını VOA Türkçe’ye değerlendiren Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) Direktörü Prof. Dr. Aziz Yağan, araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun hala anadilini konuştuğuna ve bu konuda hassasiyet taşıdığına dikkat çekti.

Yağan, anadilde eğitimin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Ortaokulda seçmeli anadili hakkı ya ebeveyn ve öğrencinin bilgisizliğinden, çekindiğinden, ya diğer derslerin akademik gelişime daha yararlı olacağını sanmaktan, ya okul yönetiminin ve öğretmenlerin derse karşı direncinden ya da siyasi ve bürokratların belli dersleri tavsiye etmesi gibi olumsuzluklar yüzünden hala doğal seyrinde değil. Öğrenci özgür iradesiyle tercih edebilmelidir. Ancak anadilinde eğitim noktasında bu dersin her tür önyargıdan kurtarılması için dersin zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Böylece etkileri hala devam eden tüm baskı sona erebilir, o uğursuz manevi mirasın handikapından kurtulabilinir. Derslerin verimliliği üzerine sorular sormaya henüz başlayamadık. Her toplum kendi anadilinde eğitimi ister ve er geç de bu hak alınacaktır. Araştırma sonuçları bu kararlılığı ortaya koyuyor ve hem de anadili yasaklanmış bir toplumun geçmişin yükünü üzerinden atma cesaretini sergiliyor; bu da çelişki gibi düşünülüyor, ancak değil. Bu meseleyi her yönüyle kavrayabilmemiz, doğru değerlendirmeler yapabilmemiz için daha fazla alan araştırması gerekiyor” dedi.

“Seçmeli Kürtçe dersin önünde engeller var”

VOA Türkçe’ye konuşan Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefan Ciziri, Kürtçe derslerin seçilmesinin önüne engeller çıkarıldığı söyledi.

Engeller arasında bürokrasinin önemli bir yer aldığına dikkat çeken Ciziri, şunları söyledi: “Bazı anne-babaların bu meseleden haberi ve bilgileri yok. Çok fazla önemsemeyenler var. Önemseyenler de bu dersi seçmişlerdir, bunun çok örneği var. Diğer bir engel ise korkudur. İnsanlarda korku var. ‘Eğer ben anadilde seçmeli dersi seçersem, acaba çocuğumun başına bir şey gelir mi?’ gibi mimlenme düşüncesi var. Böyle düşünenler var. Olur mu olmaz bu ayrı bir tartışma konusu. Önemli engellerden biri de bölgedeki siyaset ve bürokrasidir. Valiler, kaymakamlar, müdürler. Bakanlık böyle bir karar vermiş ama güvenmiyorlar ve bahane üretiyorlar. Müracaat edenlerin sayısı yüksek olsa da, belgelerini kaybediyorlar, ‘kimse talep etmemiş’, ‘öğretmen, kaynak, araç, gereç yok’ diyorlar. Karşısında bürokratik bir direniş var. Bu bir hak olarak kabul edilse bile devletin organları içinde bürokratik bir engel, bürokratik bir direniş var. Bu da bir neden. Ama bu sene güzel bir kampanya yürütüldü.”

VOA