Anayasa Mahkemesi mahkum mektubuna el konmasını hak ihlali saydı

AYM 'HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLALİ' DEDİ

Anayasa Mahkemesi mahkum mektubuna el konmasını hak ihlali saydı


Anayasa Mahkemesi, bir mahkumun cezaevi koşullarını anlattığı mektuba 'sakıncalı' denilerek el konulmasını 'haberleşme özgürlüğünün ihlali' olarak değerlendirdi. Kararda, 'mektubun tamamına el konulması yerine sakıncalı cümlelerin okunmayacak şekilde karalanması' önerildi.

Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Tekirdağ F Tipi cezaevinde bulunan Rıdvan Türan adlı hükümlü, bir gazeteciye yazdı mektupta, zaten kısıtlı olan haklarının darbe girişiminden sonra ellerinden alındığı, spor yapamadıklarını, revir ve hastane sevkleri ile kitap alma haklarının kısıtlandığını belirterek cezaevinde yaşadıkları sıkıntıları kamuoyuna aktarmasını istedi.

MEKTUBA EL KONULDU

Ancak Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu bu mektupla birlikte farklı kişilere ait toplam yirmi dokuz mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek el konulmasına karar verdi. Hükümlünün, önce İnfaz Hâkimliği ardından Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz reddedildi.

Bunun üzerine sakıncalı bulunan mektubun alıcısına gönderilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

AYM 'HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLALİ' DEDİ

AYM kararında, ceza infaz kurumunda suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi makul gerekliliklerin olması durumunda tutuklu ve hükümlülerin sahip oldukları hakların sınırlanabileceğine dikkat çekerken “Kamu makamlarının ve derece mahkemelerinin temel hak ve özgürlüklere yönelik müdahalenin zorunlu bir ihtiyaca karşılık geldiğini ve orantılı olduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyma yükümlülüğü vardır. Aksi durumda temel haklara yönelik müdahalelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak kabul edilebilmesi mümkün değildir” denildi.

Kararda mektuba el konulması “haberleşme özgürlüğünün ihlali” olarak kabul edilirken şu gerekçeler sıralandı:

SAKINCALI YERLERİ KARALANMALI: Gönderilen yazışmalara yapılan müdahaleler somut mektuba özgü kabul edilebilir makul gerekçelerle açıklanmalı; sakıncalı bulunan ifadelerin ceza infaz kurumu güvenliğini hangi nedenlerle tehlikeye düşürdüğü somut verilerle gerekçelendirilmeli; mektubun içeriği ile birlikte muhatabının kim olduğu da dikkate alınmalı; içerik değerlendirmesinde mahpus hakkında uygulanan infaz rejimi ve mahkûmiyet sebepleri de gözetilmeli; mektubun tamamının alıkonulmasına karar vermek yerine sakıncalı yerlerin karalanarak mektubun gönderilmesinin mümkün olup olmadığı değerlendirilmelidir.

NEDEN SAKINCALI: Somut olayda başvurucu bir gazeteciye göndermek istediği mektupta Ceza İnfaz Kurumu uygulamalarına değinmiştir. Buna karşılık Disiplin Kurulu kararında, başvuruya konu mektup dâhil toplam yirmi dokuz mektubun sakıncalı bulunarak bunlara el konulduğundan bahsedilmiş, mektupların tamamının kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış ifadeler içerdiği belirtilmiş ancak her bir mektup için hangi ifadelerin neden sakıncalı görüldüğü gerekçelendirilmemiştir.

DEMOKRATİK TOPLUM: Bu kapsamda başvuruya konu mektubun içeriğinde yer alan ifadelere yönelik olarak yapılan müdahalede, mektuba özgü makul gereklilikler somut verilere dayanılarak ortaya konulmamıştır. Sonuç olarak başvurucunun göndermek istediği mektubun alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahale ilgili ve yeterli gerekçelere dayandırılmadığından müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır.

BÜYÜKELÇİLİĞE GÖNDERİLMEK İSTENEN FAKSA RET

Öte yandan Anayasa Mahkemesi, Bolu F Tipi Cezaevinden Hayati Deniz Kaytan adlı bir hükümlünün Hollanda Büyükelçiliğine göndermek istediği faks metnine el konulmasını ise “örgüt propagandası” olduğu gerekçesiyle “haberleşme hürriyetinin ihlali” olarak değerlendirmedi.

KARAR