Anayasa Mahkemesi ve TBMM kürsüsünde ifade özgürlüğü meselesi

AYM’nin oyçokluğu ile aldığı karar şu gerekçeye dayanıyor:

Anayasa Mahkemesi ve TBMM kürsüsünde ifade özgürlüğü meselesi




Anayasa Mahkemesi ve TBMM kürsüsünde ifade özgürlüğü meselesi

BUNDAN kısa bir süre önce Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) aldığı bir karar, TBMM kürsüsünden yapılan konuşmalarda ifade özgürlüğünün sınırları konusunda önemli bir tartışmayı beraberinde getirecek gibi görünüyor.

Bu karar HDP’nin eski Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir’in 2017 yılında TBMM kürsüsündeki bir konuşmasında “Kürdistan” ifadesini geçirmesi nedeniyle kendisine TBMM Genel Kurulu tarafından disiplin cezası verilmesi üzerine AYM’ye yaptığı bireysel başvurunun akıbetini konu alıyor. AYM, 6 karşıoya 9 oyla Baydemir’in başvurusunda yetkisizlik kararı almıştır.

*

Konuyu değerlendirmeden önce kısaca Baydemir’le ilgili hadiseyi hatırlayalım. Dosyanın temelindeki hadise, Baydemir’in, 13 Aralık 2017 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda 2018 yılı bütçe tasarısı üzerindeki görüşmeler sırasında yaptığı bir konuşmada “Ben Kürt halkının bir evladı olarak, Kürdistan’dan gelen bir temsilci olarak benim şöyle bir rolüm var...” ifadesini kullanmış olmasıdır.

Baydemir’in bu sözleri genel kurulda tepkilere yol açmış, sonradan İYİ Parti’ye katılan MHP’nin o dönemdeki Grup Başkanvekili Erhan Usta, Baydemir’in “Kürdistan’dan gelen milletvekili” ifadesiyle, “olmayan bir yeri işaret ettiğini” söylemiştir.Usta,TBMM İçtüzüğü’nün 161. Maddesine dayanarak, Baydemir hakkında Meclis’ten “Geçici çıkarma cezası” uygulanmasını talep etmiştir. 

Milletvekillerine verilecek disiplin cezalarını düzenleyen söz konusu içtüzük maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde “Görüşmeler sırasında ... Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak...” şeklinde bir hükme yer veriliyor.   

TBMM’nin AK PartiliBaşkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı da “Baydemir’in ifadelerinin Meclis İçtüzüğü’nün 161. maddesine göre Meclis’ten geçici çıkarma cezası gerektirdiğini” söyleyerek, genel kurula cezanın uygulanması önerisinde bulunmuştur.

Sonuçta aynı gün yapılan oylamada Baydemir’in iki birleşim için geçici olarak Meclis’ten çıkartılması ve bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte ikisinin kesilmesine karar verilmiştir oyçokluğuyla.

Baydemir, TBMM Genel Kurul kararlarına itiraz yolu kapalı olduğundan doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne gitmiştir. Baydemir, başvurusunda milletvekili olması nedeniyle ifade özgürlüğünün sınırlarının daha geniş olması gerektiğini savunmuştur. Anayasa’nın 83’üncü maddesinde düzenlenen “Yasama Sorumsuzluğu”nun muhalefet milletvekillerinin iktidar baskısından korkmadan sözlerini söylemelerin garanti altına aldığını belirten Baydemir, verilen cezanın buna aykırı olduğunu, ifade özgürlüğü ile seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

AYM, bu başvuruyu yaklaşık beş yıl sonra 27 Ekim 2022 tarihinde sonuçlandırmış, muhalefet şerhlerinin yazılıp kararın Resmi Gazete’de yayımlanması ise geçen 20 Ocak’ı bulmuştur.

*

AYM’nin oyçokluğu ile aldığı karar şu gerekçeye dayanıyor:

- Baydemir’e verilen disiplin cezası bir “Parlamento Kararı”dır. Parlamento kararları, TBMM’nin çıkarttığı kanunlar dışındaki yasama işlemleridir. Yasama işlemlerinin yargısal denetim görevi AYM’ye verilmiştir. Anayasa koyucu hangi yasama işleminin ne tür bir yargısal denetime tabi olacağını tek tek belirlemiştir. Anayasa’ya göre, AYM’nin yargısal denetimine tabi tutulan parlamento kararları TBMM içtüzük değişiklikleri, milletvekilliğinin düşmesi ve yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin kararlardır.

- Anayasa’da bu üç kategorideki parlamento kararları dışındaki diğer parlamento kararlarının yargısal denetiminin yapılacağına yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla AYM yetkilendirilmediği alanda bir yargısal denetim gerçekleştiremez. AYM kanunu da Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerin bireysel başvuru konusu olamayacağını öngörmüştür. Bu çerçevede başvuru yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

Görüleceği gibi AYM’nin dokuz üyesi başvuruya doğrudan mahkemenin bu konuda yetkili olup olmadığı sorusu açısından yaklaşmıştır. AYM yetkili olmadığına kanaat getirince, Baydemir’in sözlerinin ifade özgürlüğünü ihlal edip etmediği sorusunun değerlendirmesine girmemiştir. Bu karara katılan üyelerin isimleri şöyle: Başkanvekili Kadir Özkaya, Muammer Topal, Rıdvan Güleç, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Selahattin Menteş, Basri Bağcı, İrfan Fidan, Muhterem İnce. Muammer Topal dışındaki kalan sekiz üye Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde AYM üyeliğine getirilmiş isimlerdir.

*

AYM’nin bu konudaki Genel Kurul Kararı’nın dört sayfası karar ve gerekçelerine, kalan 22 sayfası ise diğer altı üye karşıoy yazılarına ayrılmıştır. Bu üyelerin isimleri şöyle: Başkan Prof. Zühtü Arslan, Başkanvekili Hasan Basri Gökcan ve üyeler Prof. Engin Yıldırım, Emin Kuz, Prof. Yusuf Şevki Hakyemez, Kenan Yaşar.

Muhalefet şerhi düşen üyelerden Başkan Prof. Arslan’ın karşıoy gerekçesi yaklaşık altı sayfa tutuyor. Prof. Arslan, hem mahkemenin bu dosyada yetkili olduğu hem de ifade özgürlüğünün ihlal edildiği hususlarında bir dizi ayrıntılı gerekçe sıralıyor.

Prof. Arslan, önce Anayasa’nın 148’inci maddesinin herkesin “Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapabilmesini öngördüğünü” hatırlatıyor.

Başkan, daha sonra bireysel başvuru dışında bırakılan istisnai nitelikteki kamu gücü işlemlerinin geniş değil dar yorumlanması gerektiğini kaydederek, hukuk devletinde “İdarenin her türlü eylem ve işleminin yargısal denetime tabi olması gerektiğini”, konuya “Hak eksenli” bakılması gerektiğini vurguluyor.

Ardından, Anayasa’da milletvekillerine disiplin cezası işlemlerinin yargıya kapalı olduğuna dair bir düzenleme bulunmadığını belirten Prof. Arslan, “Kısacası milletvekillerinin temel hak ve özgürlüklerini kişisel olarak ve doğrudan etkileyen parlamento kararları bireysel başvuruya konu olabilir” görüşünü savunuyor.

AYM Başkanı, başvuruya konu parlamento kararının dayanağı olan İçtüzük hükmünün “belirli ve öngörülebilir” olmaması nedeniyle ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığını da belirtiyor.

Karşıoy kullanan 6 üyeden dördü Abdullah Gül, ikisi ise Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde mahkemeye katılmıştır.

*

Peki bundan sonra ne olacak? Osman Baydemir TBMM Genel Kurulu’ndan hakkında disiplin cezası kararı çıkar çıkmaz AYM’den çıkacak sonucu beklemeden doğrudan Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmiştir 7 Mayıs 2018 tarihinde.

Aynı zamanda Baydemir’in eşi de olan avukatı Reyhan Yalçındağ, dün sorularımızı yanıtlarken, AİHM’nin AYM’nin kararını beklemeden başvurularını gündeme aldığını belirterek, “Mahkeme hem Adalet Bakanlığı’ndan hem de başvurucu taraf olarak bizden konuyla ilgili görüşlerimizi aldı. AİHM içindeki süreçler büyük ölçüde tamamlanmış bulunuyor. Bu yıl içinde mahkemenin kararını alıp bunu açıklamasını bekliyoruz” diye konuşmuştur.

Kararın hangi yönde çıkması muhtemeldir? Bu noktada öncelikle AİHM’nin geçen yıl aldığı iki kritik kararı hatırlamamız gerekiyor. AİHM, geçen yıl 7 Mayıs’ta 2016 yılında TBMM Genel Kurul kararıyla dokunulmazlığı kaldırılan toplam 40 HDP milletvekili için “haklarının ihlal edildiği” yolunda kritik bir karar almıştı. AİHM, geçen yıl ayrıca 8 Kasım’da eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ dahil 13 milletvekilinin tutuklanması tasarrufuyla ilgili olarak da bir hak ihlal kararı vermişti.

HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında, tutuklanmalarında hak ihlali kararları veren AİHM’nin kürsüde yapılan bir konuşma nedeniyle verilen disiplin cezasında farklı davranmasını beklemek pek gerçekçi görünmüyor.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/anayasa-mahkemesi-ve-tbmm-kursusunde-ifade-ozgurlugu-meselesi-42212344

SEDAT ERGİN / HÜRRİYET