Anayasa Mahkemesi'nden 'siyah transporter' ile kaçırılma ve kötü muamele kararı
Taksi şoförü olayı doğruladı
Anayasa Mahkemesi'nden 'siyah transporter' ile kaçırılma ve kötü muamele kararı
Uzun süredir gündemde olan çoğunlukla FETÖ/PDY terör örgütü şüphelilerine yönelik 'siyah transporter' ile kaçırılma ve işkence iddialarına ilişkin Anayasa Mahkemesi'nden hak ihlali ve tazminat kararı çıktı
Ömür ÜNVER / gazetezebra.com.tr
Kararda yer alan bilgilere göre, Önder A. özel eğitim kurumlarında bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Ankara'da danışmanlık şirketi kurdu. Şirketinde çalışmaya devam ederken hakkında FETÖ / PYD terör örgütüne yönelik soruşturmalar kapsamında yakalama kararı çıkarılan Önder A, olağan üstü hal şartları nedeniyle korkarak teslim olmadı.
Başvuruya konu olay ise 1 Nisan 2017 tarhinde Ankara'da yaşandı. Önder A.'nın anlatımı kararda şöyle yer aldı:
"Şehir merkezinde bir taksiyle seyir hâlinde iken iki araç başvurucunun içinde bulunduğu taksiyi sıkıştırmak suretiyle durdurmuş, siyah renkli ve Transporter model araçtan inen kişiler kendilerini polis olarak tanıtarak başvurucuyu zorla taksiden indirmiş, ellerini kelepçelemiş, ayaklarını bağlamış, kafasına çuval geçirerek Transporter model araca bindirmiştir. Araç içinde darbedildiğini ileri süren başvurucu; daha sonra bir hücreye götürüldüğünü, burada kırk iki gün tutulduğunu, ilk yirmi gün -bazı beyanlarında yirmi beş olduğunu söylemektedir- işkence odası olarak tabir ettiği bir odada sopa ile dövüldüğünü, kendisine elektrik şoku verilip cinsel ve psikolojik şiddet uygulandığını, ailesiyle tehdit edilerek hakaretlere maruz kaldığını iddia etmiştir. Bu süre zarfında doktor kontrolünden geçirilmediğini belirten başvurucu; yan odalardan da çığlıklar duyduğunu, isim vermesi için baskı yapıldığını, ilk yirmi beş günden sonra kötü muameleye maruz kalmadığını, yaralanma izlerinin geçmesi için beklendiğini ifade etmiştir.
Başvurucu, alıkonulduğu yerden 12/5/2017 tarihinde çıkarılarak bir arabaya bindirildiğini, arabadayken telefonunun kendisine iade edilip Ankara Emniyet Müdürlüğünü aramasının istendiğini, araması üzerine bulunduğu yere gelen kolluk görevlilerine teslim edilerek bu kolluk görevlilerince gözaltına alındığını dile getirmiştir. "
Emniyette 4 gün gözaltında tutulan Önder A, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Sincan 2 No'lu Cezaevi'ne konuldu.
Taksi şoförü olayı doğruladı
Önder A.'nın kaçırıldığını iddia ettiği tarihten iki gün sonra ise eşi F.A.'nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na eşinden iki üç haftadır haber alamadığı ve hayatından endişe ettiği gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtilen kararda, savcılığın soruşturma başlattığı ve taksi şoförünün de ifadesinde kaçırılma olayını doğruladığı kaydedildi. Ancak 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' iddiasıyla şüphelinin 'meçhul' olarak belirtildiği soruşturma kapsamında 'daimi arama kararı verildiği' ve daha sonra soruşturma kapsamında hiçbir işlem yapılmadığı anlaşıldı.
Önder A. gözaltına alındıktan sonra kaçırılma ve kötü muamele iddialarını gündeme getirmesine rağmen şikâyetinin kolluk görevlilerince etraflıca araştırılmadığını, bu nedenle etkili başvuru hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini öne sürdü. Önder A.'nın şikayetiyle ilgili ise başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği ifade edildi. Karara itirazının ise reddedildiği bildirildi.
Bakanlık: Kaçırılması olayına karışan kişi veya kişilerin kamu görevlisi olduğunu ortaya koyan bir delil tespit edilemedi
Anayasa Mahkemesi kararında bakanlık görşüne de yer verildi. Kararda, "Bakanlık görüşünde, başvurucunun eşinin yaptığı suç duyurusu neticesinde yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun olay günü bazı kişiler tarafından bir araca bindirildiğinin tespit edildiği, soruşturma makamının kamera görüntülerini incelediği, kamera görüntülerinde şüphelilerin tespiti açısından yeterli veri olmaması sebebiyle olay yerindeki işyerlerinden tanık araştırması yapıldığı, buna karşılık başvurucunun kaçırılması olayına karışan kişi veya kişilerin kamu görevlisi olduğunu ortaya koyan bir delilin tespit edilemediği, ayrıca başvurucunun Başsavcılık ifadesinde ve Hâkimlik sorgusunda kaçırıldığından bahsetmediği belirtilmiş; diğer taraftan usul yükümlüğünün gereğinin özenle yerine getirildiği ifade edilmiştir" denildi.
"Gözaltına alındıktan sonra araştırma yapılmadı"
Anayasa Mahkemesi heyetinin oybirliğiyle verdiği kararda, şunlar kaydedildi:
"Başvurucunun kaybolması ile ilgili şikâyet alındıktan sonra kamu makamlarınca derhâl harekete geçildiği, başvurucunun nerede olduğunun araştırıldığı sırada başvurucunun kolluk birimlerini arayarak ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Kırk günden daha az bir sürede başvurucunun kaçırılma iddiasıyla ilgili bazı delillere ulaşıldığı ve soruşturmada ilerleme kaydedildiği ortadadır. Ancak başvurucunun ortaya çıktıktan/gözaltına alındıktan sonraki süreçte soruşturmada yeni bir delile ulaşılamadığı, herhangi bir araştırma yapılmadığı neticede faillerin kimliklerinin belirlenemediği görülmüştür.
Hâlen ilgili soruşturmaların daimî arama şeklinde açık olduğu ve daimî aramaya alındıktan sonra da herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır. Başvurunun inceleme tarihi itibarıyla yaklaşık altı yıldır devam eden soruşturmaya rağmen Ankara'nın merkezinde gündüz saatlerinde bir taksiyle seyir hâlinde iken zorla alıkonulma iddiasının faillerinin tespit edilememesi makul süratle ve özenle soruşturma yapılması ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutuyla ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
60 bin lira tazminat ödenecek
AYM, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutuyla ihlal edildiğine ve başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.