'Ankara bütün yumurtaları Trump'ın sepetine koyarak, ABD'de Türkiye'yi kollayan kanadı yitirdi'

Türkiye-ABD ilişkilerinde gelinen yeri uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. İlhan Uzgel ile konuştuk.

'Ankara bütün yumurtaları Trump'ın sepetine koyarak, ABD'de Türkiye'yi kollayan kanadı yitirdi'




Prof. Uzgel'e göre, Ankara 'tüm yumurtaları Trump'ın sepetine' koyarak ABD'de Türkiye'yi kollayanları yitirdi. 'Trump'ın generali' Kobani'ye övgülere yaptırımlar eklenince 13 Kasım'da ABD'ye gidilmemesi gerektiğini belirten Uzgel, "Ama Erdoğan Trumpsız yapamıyor" diye ekledi.


Türkiye'nin tüm dünyada tepki çeken Barış Pınarı Harekatı, Rusya ile yapılan mutabakatın ardından durdurulurken, sahada ABD'nin Deyr ez Zor bölgesindeki petrol sahalarına yerleşeceğini ilan etmesiyle yeni bir denklem kuruluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 Kasım'da ABD'ye giderek Başkan Donald Trump ile görüşmesi beklenirken, Türk-Amerikan ilişkileri de Suriye'den S-400'lere uzanan bir dizi başlıkta yeniden gerildi.

ABD Temsilciler Meclisi, ezici bir çoğunlukla hem Türkiye'nin Suriye harekatı nedeniyle cezalandırılmasını içeren hem de 1915 olaylarını 'Ermeni soykırımı' olarak tanıyan iki tasarıyı onayladı. Yaptırım tasarısında sadece Suriye harekatı değil S-400'lere karşı askeri teçhizatlarla ilgili sınırlamalardan Erdoğan ve ailesinin mal varlıklarına uzanan bir dizi detay yer aldı. Ankara'nın bu tasarılara tepkisi sert oldu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan hala 13 Kasım'da Washington'a gitmekten vazgeçmiş görünmüyor.

Türkiye-ABD ilişkilerinde gelinen yeri uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. İlhan Uzgel ile konuştuk.

 

'ABD'de Türkiye'yi kollayan bir kanat hep olurdu, bu kanat kaybedildi'


Prof. İlhan Uzgel'e göre, Türk-Amerikan ilişkilerinde bugüne kadar ABD tarafında Türkiye’yi koruyan bir taraf bulunurdu ancak Ankara artık bu kanadı da kaybetti. Ankara'nın 'çoklu saldırı' diye anılabilcek bir hamle ile karşı karşıya olduğunu belirten Uzgel, Amerikan sisteminin toplu fatura çıkartmaya soyunduğunu dile getirdi. Uzgel, meselenin biraz da Amerikan sistemi içerisinde Trump'a Erdoğan üzerinden yüklenme motifi taşıdığının altını çizdi. Gelişmelerde Erdoğan yönetiminin bütün yumurtalarını 'Trump'la temsil edilen 'tek sepete' koyduğunu söyleyen Uzgel, bütün bunların kurumları zayıflatıp meseleleri 'liderden-lidere' halletmeye kalkışmaktan kaynaklandığını vurguladı. Uzgel, ABD ile ilişkiler için "Bundan sonrası zor geçecek" dedi:


Poklonskaya: ABD Temsilciler Meclisi'nin Türkiye'ye yaptırımlar öngören tasarıyı kabul etmesi şantaj ve tehdit
“Bir çoklu saldırı diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıya Türkiye. İki boyutu var. Bir birikmiş sorunlar var. Amerika’nın sistemi muhtemelen toplu bir fatura etme çabasına girmiş gibi görünüyor. Bunun sonucunda çok büyük yaptırımlar çıkmasa bile biraz daha Türkiye’yi sıkıştıracak elinde biraz fazla malzeme birikti Amerika’nın. Bu iyi bir şey değil Türkiye açısından. İkincisi de bizim Türkçe deyimde olduğu gibi biraz Trump’a Erdoğan üzerinden de yüklenme çabası var. Çok fazla vurguladı. Trump, Erdoğan’ın fazla koruyucusu, kollayıcısı gibi görünmeye başladı Amerikan sisteminde. Trump’ı sıkıştırmak için biraz da Türkiye-Erdoğan üzerinden hareket ediyor Amerikan Kongresi. Bu süreç bize şeyi gösterdi: Türkiye çok boşladı. Erdoğan iktidarı bütün yumurtayı tek bir sepete koydu. Bunun iyi bir şey olmadığını defalarca söylemiştik. Trump’ın işi Beyaz Saray’a oynamak. Uzun vadede zararlı olabilirdi. Hem Demokrat hem Cumhuriyetçi kesimleri Kongre’de medyada çok Türkiye ve Erdoğan karşıtı bir hava oluşmuştu. Tarihi yüksek bir oy oranı var mesele Türkiye olduğundan. Böyle bir şey olmadı hiç. Sonuçta Türkiye’yi kollayan bir kanat olurdu hep. Bu kanadı kaybetti Türkiye. Medyada da yok, entelektüeller arasında yok, Kongre’de yok, Pentagon’da tepki var. burada bir tuhaflık var. Biz Amerikan emperyalizmine karşıyız. Ama şu anda reel siyaset yapıyorsanız, çok iç içe girmişsiniz, ekonominiz bağımlı, savunma sisteminde Amerika ile çok derin bir bağ var. Buradan kopamıyor Türkiye. O zaman da bunun için hareket edersiniz. Oyunu kurallarıyla oynaması gerekiyordu. Böyle yapmak yerine bu yeni dönemin siyaseti; kurumları zayıflatalım, kurumları aşalım, doğrudan ve yalnızca başkanla işi bitirelim. Liderden lidere bu işi hallederiz gibi bir siyasete yöneldi. Onun da bir yerde tıkanması muhtemeldi, şimdi biz o tıkanıklık sürecine doğru gidiyoruz. Bundan sonrası zor geçecek.”

'Erdoğan, Trumpsız yapamıyor'


Uzgel, ABD Başkanı'nın açıklamaları nedeniyle artık 'Trump'ın generali' diye anılan Mazlum Kobani'yi meşrulaştırıcı tutum ve son olarak da Temsilciler Meclisi'nin yaptırım tasarılarının ardından artık Erdoğan'ın 13 Kasım’da ABD’ye gitmemesi gerektiği görüşünde. "Erdoğan Trumpsız yapamıyor" diyen Uzgel, Cumhurbaşkanı'nın 'meseleleri' Trump ile halletme beklentisi bulunduğunu ancak artık ilişkilerde 'fatura ödeme dönemine gidildiğini' belirtti:

“Normalde Erdoğan’ın gitmemesi lazım. Şimdi Senato’ya gelecek. Bu süreçte normalde hele hele Mazlum’un kabul edilmesinden sonra Türkiye’nin bir tavır göstermesini beklerdik. Fakat Erdoğan neredeyse Trump’sız yapamıyor. Biraz pragmatik bir boyutu da var, her ortamda işleri Trump ile hallederim beklentisi var. Dolayısıyla gitmemesi gerekir, ama gitmesi yüksek ihtimal. Bundan sonra biraz fatura ödeme dönemine doğru gidiyoruz Türk-Amerikan ilişkilerinde. Aynı anda çok fazla şeyi zorladı Türkiye.”


'Artık yeni kazanım ve genişleme bitti, Erdoğan'ın esas derdi kendisinin ve ailesinin hedef alınmasını önlemek olacak'
Türkiye'nin bugüne kadar Suriye sahasında ABD ile Rusya'yı dengelediği ve Suriye sahasında hala genişlemeyi hedeflediğini belirten Uzgel, ancak artık bu dönemin geride kaldığını söylerken, "Bundan sonra genişleme ve yeni kazanım değil tamirat dönemi olacak" dedi. Cumhurbaşkanı'nın ABD tarafından ilk kez ailesiyle ve yakınlarıyla birlikte mali olarak hedef alınmasına dikkat çeken Uzgel'e göre, Erdoğan'ın artık esas derdi bunları önlemek olacak:


“Kontrol ettiği 120 km’ye 30 km’lik alanı genişletmek istiyor. Ama bu bir tek Washington’ın elinde olmaktan çıktı. Çünkü orada Suriye ordusu ve Rusya da var. Dolayısıyla ikisini birden ikna etmesi gerekiyor. Yani bu 30’a 120 km’lik alanı nasıl ikisiyle hallettiyse, bundan sonraki genişlemeyi de ikisiyle birlikte yapmak istiyor. Fakat bunun dönemi geçti artık. Bundan sonra genişleme ve yeni kazanım değil tamirat dönemi olacak. Orada hassas şeyler de var, kişisel ilk defa Türk-Amerikan ilişkilerinde bazı isimlere yönelik yaptırımlar söz konusu, gelirleri, mal varlıkları vs. bunlar çok hassas konular. Erdoğan’ın artık bence esas derdi artık bunları önlemeye yönelik olacak. İşin kritik kısmı buraya doğru gitti. Bir şey elde etmek değil de bir şeyleri önlemeye yönelik bir çaba olacak. siyaset iç geçirme işi değil, ‘ah orasını da alsaydık’ değil. Şu an Türkiye’nin elinden gelen bu oldu ve bundan daha fazlasını vermezlerdi Türkiye’ye zaten. Buna yönelik tepki bile biraz sert geldi. Dünyada Türkiye’yi bu operasyondan dolayı eleştirmeyen kalmadı; İran’dan başlayarak Rusya, Çin, Avrupa, Amerika’ya. Dolayısıyla da şimdilik Türkiye elindekini tutsa bu biraz bir kazanç sayılır. Stratejik olarak ben o hatta gireceğim dedi, girdi, orayı aldı ama bundan sonra tutması biraz daha problemli hale gelebilir.”

'ABD, petrol üzerinden özerklik peşinde'


Uzgel, ABD'nin Suriye'deki varlığına son vermesini beklemezken, petrol bölgesini Kürtler için özerklik pazarlığına çevireceği görüşünde. Uzgel, 'müzakere masasında kimin eli güçlüyse istediğini bastıracağını' vurguladı:

“Pazarlık diyelim. Anayasa yapım süreci bitmeden tamamen oradan çıkmasını beklemiyordum. Çünkü en güçlü dayanağı o Amerika’nın Suriye’de. Başka bir kazanımı yok. Dolayısıyla Suriye’deki Kürtlere bir içeriğin müzakereye tabi olan bir özerklik. Bu ana dilde eğitim hakkı da olabilir, kültürel özerklik de olabilir, idari özerklik de olabilir, federasyon da olabilir. Biz bunu bilemiyoruz, kimse bilmiyor bunu. Bu yapılacak görüşme müzakere masasında kimin eli güçlüyse istediğini bastıracak. Amerika, Deyri Zor bölgesindeki petrol rezervlerini kontrol ederek ya da o geniş coğrafyayı kontrol ederek PYD aracılığıyla bunu pazarlık unsuru olarak kullanıyor. Bu çok açık bir şey. Dolayısıyla biraz petrolü paylaşalım siz de özerklik verin. Bundan sonraki pazarlık böyle işleyecek Amerika açısından. Suriye’de fark ettiyseniz kimse Amerikan birliklerine bulaşmak istemiyor.”

 

Ceyda Karan / SPUTNIK