Bozdağ, Osman Kavala’nın durumuyla ilgili yöneltilen bir soruya verdiği ve bir hayli hazırlıklı olduğu anlaşılan uzun yanıtta, Türkiye’nin mahkeme kararlarını uygulama taahhüdünü yerine getirdiğini istatistiki veriler üzerinden göstermeye çalıştı.
Bakan, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bugüne dek mahkemeden Türkiye ile ilgili 4 bin 256 dosya gittiğini, Komite’nin de bu toplamdan 3 bin 745 dosyanın “AİHM kararlarına uygun şekilde infaz edildiğini kabul ettiğini” söyledi.
Bu rakam, AİHM’ye bireysel başvuru hakkını 1987 yılında kabul etmesinden sonra geçen 35 yıl içinde mahkemeden Türkiye hakkında çıkan ve ihlal kararı içeren 4 bin 256 dosyanın yüzde 87.99’unun uygulamaya konduğu anlamına geliyor.
TÜRKİYE’NİN UYGULAMASI GEREKEN 511 AİHM KARARI VAR
Peki, ya uygulamayı bekleyen, yani mahkemenin ihlale hükmedip Türkiye’nin hâlâ gereğini yerine getirmediği, yani infaz etmediği kararlar?
Bozdağ, “Geriye kalan 511 dosyanın şu anda denetleme süreci devam ediyor” diye konuşuyor.
Bakan, Bakanlar Komitesi’nin bu kararları infaz edildiği yolunda tescil etmesi gerektiğini belirterek, “Bu tescil süreci devam ediyor” diye ekliyor.
AİHM kararlarının uygulamasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nde Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin temsilcileri bir araya geliyor. Bakanlar Komitesi tarafından geçen hafta açıklanan AİHM kararlarının uygulamasıyla ilgili yıllık değerlendirme raporunda, Türkiye’nin 2021 sonu itibarıyla uygulaması beklenen dosya sayısı 510 olarak gösteriliyor. Bakan’ın 511 rakamını vermesi muhtemelen mahkemeden sonradan yeni bir ihlal kararının çıkmış olmasının sonucudur.
Bu ihlal kararlarının türüne bakıldığında, 371’i “tekrarlayan dava” kategorisinde. Yani her seferinde aynı ihlal kalıbının kendisini tekrarladığı, aynı fiilden dolayı devamlı ihlal çıkan dosyalar bunlar.
Toplam içinde 139 başlık ise “öne çıkan davalar” diye nitelendirilen, genellikle içeriği itibarıyla farklılık gösteren, bu çerçevede Bakanlar Komitesi’nin daha yakından odaklandığı dosyalar olarak beliriyor.
RUSYA, UKRAYNA VE TÜRKİYE ÜÇLÜSÜ
Uygulama bekleyen AİHM kararlarının sıralamasında 1.942 dosya yükü ile Rusya birinci. Ukrayna’yı işgali nedeniyle Avrupa Konseyi’nden çıkartılması kararlaştırılan Rusya’nın hakkında verilen ihlal kararlarının çoğunluğunu uygulamadığı anlaşılıyor. Rusya’yı 638 dosya ile Ukrayna izliyor. Ardından üçüncü sırada Türkiye (511) geliyor.
Bazı Batı Avrupa ülkelerinde ise uygulanmayan AİHM kararları neredeyse yok denecek kadar az. Örneğin, Almanya için bu sayı 16. İsveç’in henüz uygulamadığı yalnızca 2 ihlal kararı var. Fransa’da rakam 32’ye çıkıyor.
ERDOĞAN BAKANLAR KOMİTESİ’NE SERT ÇIKMIŞTI
Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıklamaları, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala ile ilgili “ihlal prosedürü”nü işletme yönündeki kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Komite ve AİHM hakkında yaptığı sert çıkışların yol açtığı soru işaretlerinden bir süre sonra gelmiştir.
Hatırlanacaktır, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Aralık tarihinde Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala ile ilgili ön kararı ve Selahattin Demirtaş ile ilgili alması muhtemel kararı konu alan bir soru üzerine şöyle demişti:
“Avrupa Birliği’nin şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir... Bizim yargımızın verdiği kararların üzerinde biz Avrupa Birliği kararları tanımıyoruz.”
Erdoğan, daha sonra 3 Şubat’taki açıklamasında aynı çizgiyi tekrarlayarak şöyle konuşmuştu:
“Bizim mahkemelerimizi tanımayanları biz tanımayız. Şu anda bizim mahkemelerimizin de bu konuda vermiş olduğu bir karar var. Bu konuda AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi ne demiş, bu da bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz, bu saygıyı duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır.”
BAKAN: ‘TÜRK MAHKEMELERİ AİHM KARARLARINA UYUYOR’
Adalet Bakanı’nın verdiği mesajlar, Avrupa’ya Türkiye’nin AİHM ve Bakanlar Komitesi ile köprüleri atma gibi bir niyetinin olmadığı yolunda bir çıkış olarak değerlendirilebilir.
Bozdağ’ın mahkemelerin verilen ihlal kararlarına uymadığı yolundaki tartışmalar hatırlatıldığında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda “AİHM kararlarının davanın yenileme sebebi sayıldığını” vurgulaması da önemlidir. Bozdağ, (AİHM’den) ihlal kararının gelmesinden sonra mahkemenin telafi edilebilir konularda yargılamaları yenilediğini, bunun mahkemelerin yargı yetkisini kaldırmadığını söylüyor.
Adalet Bakanı, “Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu” vurgulayarak “Bireysel başvuru kararlarına da AİHM kararlarına da Türk mahkemeleri uymaktadır“ diye konuşuyor.
İşte Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile Türkiye arasında son dönemdeki en büyük anlaşmazlık da tam bu noktada çıkıyor. Çünkü Strasbourg’daki Bakanlar Komitesi, İstanbul’daki mahkemeler AİHM’nin Osman Kavala’nın tahliye edilmesi yolundaki kararını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye hakkında “ihlal prosedürü”nü devreye sokmuştur.
Komite, bu çerçevede Kavala dosyasını AİHM’ye göndererek, Türkiye’nin bu kararın uygulanması yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine bakmasını istemiştir. AİHM’den Kavala kararı uygulanmadığı gerekçesiyle yeni bir ihlal kararı çıkması halinde Bakanlar Komitesi’nde Türkiye’ye bu kez yaptırımlar uygulanması gündeme gelecektir.
ANKARA İLE KOMİTE KARŞISINDA SON SÖZ AİHM’DE
Buna karşılık Bozdağ, gazetecilerin soruları karşısında Kavala dosyasında “Türkiye’nin AİHM’nin verdiği ihlal kararına uyduğunu, ihlal verilen dosyada tahliyeye hükmedildiğini” belirtmiştir. Bakan, Kavala’nın başka dosyalardan yargılanmasına devam edildiğini, tutuklamanın da bu dosyalar yönünden sürdüğünü söylüyor.
Bozdağ’ın ifadeleri Ankara’nın Bakanlar Komitesi karşısındaki bilinen tezini tekrarlıyor. İstanbul’daki 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 2020 yılı şubat ayında Kavala hakkında Gezi olayları bağlamında “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan (TCK 312) beraat kararı vermişti. Bu karar sonradan istinaftan dönmüştür.
Kavala, aynı zamanda “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya (darbe) teşebbüs” suçu (TCK 309) ve “Siyasi ve askeri casusluk” suç iddiasıyla (TCK 328) da yargılanmaktadır. Daha doğrusu, gelinen en son aşamada her üç suç iddiasından (TCK 309, 312, 328) topluca yargılanıyor.
Burada önemli bir nokta, kendisi hakkında TCK 312’den tahliye kararı çıkmış olsa da Kavala’nın halen TCK 328’den (casusluk suçlaması) verilen bir başka tutuklama kararı nedeniyle cezaevinde bulunmasıdır. Bu durum, Adalet Bakanlığı’nın “Biz AİHM kararını uyguladık, kendisi başka suçtan tutuklu” savunmasının dayanağını oluşturuyor.
Buna karşılık AİHM’den 2020 Mayıs ayında çıkan kesinleşmiş Kavala kararının şu unsuruna dikkat çekmek gerekiyor: AİHM, Kavala başvurusunda TCK 312’den öne sürülen delillerin yanı sıra, dosyada bulunan ve sonradan kendisinin casusluk iddiasından (TCK 328) tutuklanmasında kullanılan diğer delilleri de değerlendirmişti.
Mahkeme, bu bölümde öne sürülen delillerin Henri Barkey ile “yoğun temas şüphesini haklı çıkarmak için yeterli olmadığını” kayda geçirmişti. Bakanlar Komitesi, Kavala’nın tahliye edilmesini talep ederken büyük ölçüde AİHM kararındaki bu değerlendirmeyi de esas almaktadır.
Her halükârda, Bakanlar Komitesi ile Ankara arasında bu konudaki görüş ayrılığında son sözü yine AİHM söyleyecektir.
Ankara’dan Avrupa Konseyi’ne ‘AİHM kararlarını uyguluyoruz’ mesajları | Sedat ERGİN | Köşe Yazıları (hurriyet.com.tr)
SEDAT ERGİN / HÜRRİYET
Ankara’dan Avrupa Konseyi’ne ‘AİHM kararlarını uyguluyoruz’ mesajları
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın geçen cuma günü düzenlediği basın toplantısının önemli noktalarından biri, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyma taahhüdünü kuvvetli ifadelerle kayda geçirmesiydi.
Bakan, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bugüne dek mahkemeden Türkiye ile ilgili 4 bin 256 dosya gittiğini, Komite’nin de bu toplamdan 3 bin 745 dosyanın “AİHM kararlarına uygun şekilde infaz edildiğini kabul ettiğini” söyledi.
Bu rakam, AİHM’ye bireysel başvuru hakkını 1987 yılında kabul etmesinden sonra geçen 35 yıl içinde mahkemeden Türkiye hakkında çıkan ve ihlal kararı içeren 4 bin 256 dosyanın yüzde 87.99’unun uygulamaya konduğu anlamına geliyor.
TÜRKİYE’NİN UYGULAMASI GEREKEN 511 AİHM KARARI VAR
Peki, ya uygulamayı bekleyen, yani mahkemenin ihlale hükmedip Türkiye’nin hâlâ gereğini yerine getirmediği, yani infaz etmediği kararlar?
Bozdağ, “Geriye kalan 511 dosyanın şu anda denetleme süreci devam ediyor” diye konuşuyor.
Bakan, Bakanlar Komitesi’nin bu kararları infaz edildiği yolunda tescil etmesi gerektiğini belirterek, “Bu tescil süreci devam ediyor” diye ekliyor.
AİHM kararlarının uygulamasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nde Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin temsilcileri bir araya geliyor. Bakanlar Komitesi tarafından geçen hafta açıklanan AİHM kararlarının uygulamasıyla ilgili yıllık değerlendirme raporunda, Türkiye’nin 2021 sonu itibarıyla uygulaması beklenen dosya sayısı 510 olarak gösteriliyor. Bakan’ın 511 rakamını vermesi muhtemelen mahkemeden sonradan yeni bir ihlal kararının çıkmış olmasının sonucudur.
Bu ihlal kararlarının türüne bakıldığında, 371’i “tekrarlayan dava” kategorisinde. Yani her seferinde aynı ihlal kalıbının kendisini tekrarladığı, aynı fiilden dolayı devamlı ihlal çıkan dosyalar bunlar.
Toplam içinde 139 başlık ise “öne çıkan davalar” diye nitelendirilen, genellikle içeriği itibarıyla farklılık gösteren, bu çerçevede Bakanlar Komitesi’nin daha yakından odaklandığı dosyalar olarak beliriyor.
Uygulama bekleyen AİHM kararlarının sıralamasında 1.942 dosya yükü ile Rusya birinci. Ukrayna’yı işgali nedeniyle Avrupa Konseyi’nden çıkartılması kararlaştırılan Rusya’nın hakkında verilen ihlal kararlarının çoğunluğunu uygulamadığı anlaşılıyor. Rusya’yı 638 dosya ile Ukrayna izliyor. Ardından üçüncü sırada Türkiye (511) geliyor.
Bazı Batı Avrupa ülkelerinde ise uygulanmayan AİHM kararları neredeyse yok denecek kadar az. Örneğin, Almanya için bu sayı 16. İsveç’in henüz uygulamadığı yalnızca 2 ihlal kararı var. Fransa’da rakam 32’ye çıkıyor.
ERDOĞAN BAKANLAR KOMİTESİ’NE SERT ÇIKMIŞTI
Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıklamaları, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala ile ilgili “ihlal prosedürü”nü işletme yönündeki kararının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Komite ve AİHM hakkında yaptığı sert çıkışların yol açtığı soru işaretlerinden bir süre sonra gelmiştir.
“Avrupa Birliği’nin şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir... Bizim yargımızın verdiği kararların üzerinde biz Avrupa Birliği kararları tanımıyoruz.”
Erdoğan, daha sonra 3 Şubat’taki açıklamasında aynı çizgiyi tekrarlayarak şöyle konuşmuştu:
“Bizim mahkemelerimizi tanımayanları biz tanımayız. Şu anda bizim mahkemelerimizin de bu konuda vermiş olduğu bir karar var. Bu konuda AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi ne demiş, bu da bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz, bu saygıyı duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır.”
Adalet Bakanı’nın verdiği mesajlar, Avrupa’ya Türkiye’nin AİHM ve Bakanlar Komitesi ile köprüleri atma gibi bir niyetinin olmadığı yolunda bir çıkış olarak değerlendirilebilir.
Bozdağ’ın mahkemelerin verilen ihlal kararlarına uymadığı yolundaki tartışmalar hatırlatıldığında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda “AİHM kararlarının davanın yenileme sebebi sayıldığını” vurgulaması da önemlidir. Bozdağ, (AİHM’den) ihlal kararının gelmesinden sonra mahkemenin telafi edilebilir konularda yargılamaları yenilediğini, bunun mahkemelerin yargı yetkisini kaldırmadığını söylüyor.
Adalet Bakanı, “Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu” vurgulayarak “Bireysel başvuru kararlarına da AİHM kararlarına da Türk mahkemeleri uymaktadır“ diye konuşuyor.
Komite, bu çerçevede Kavala dosyasını AİHM’ye göndererek, Türkiye’nin bu kararın uygulanması yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine bakmasını istemiştir. AİHM’den Kavala kararı uygulanmadığı gerekçesiyle yeni bir ihlal kararı çıkması halinde Bakanlar Komitesi’nde Türkiye’ye bu kez yaptırımlar uygulanması gündeme gelecektir.
ANKARA İLE KOMİTE KARŞISINDA SON SÖZ AİHM’DE
Buna karşılık Bozdağ, gazetecilerin soruları karşısında Kavala dosyasında “Türkiye’nin AİHM’nin verdiği ihlal kararına uyduğunu, ihlal verilen dosyada tahliyeye hükmedildiğini” belirtmiştir. Bakan, Kavala’nın başka dosyalardan yargılanmasına devam edildiğini, tutuklamanın da bu dosyalar yönünden sürdüğünü söylüyor.
Bozdağ’ın ifadeleri Ankara’nın Bakanlar Komitesi karşısındaki bilinen tezini tekrarlıyor. İstanbul’daki 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 2020 yılı şubat ayında Kavala hakkında Gezi olayları bağlamında “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan (TCK 312) beraat kararı vermişti. Bu karar sonradan istinaftan dönmüştür.
Kavala, aynı zamanda “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya (darbe) teşebbüs” suçu (TCK 309) ve “Siyasi ve askeri casusluk” suç iddiasıyla (TCK 328) da yargılanmaktadır. Daha doğrusu, gelinen en son aşamada her üç suç iddiasından (TCK 309, 312, 328) topluca yargılanıyor.
Burada önemli bir nokta, kendisi hakkında TCK 312’den tahliye kararı çıkmış olsa da Kavala’nın halen TCK 328’den (casusluk suçlaması) verilen bir başka tutuklama kararı nedeniyle cezaevinde bulunmasıdır. Bu durum, Adalet Bakanlığı’nın “Biz AİHM kararını uyguladık, kendisi başka suçtan tutuklu” savunmasının dayanağını oluşturuyor.
Buna karşılık AİHM’den 2020 Mayıs ayında çıkan kesinleşmiş Kavala kararının şu unsuruna dikkat çekmek gerekiyor: AİHM, Kavala başvurusunda TCK 312’den öne sürülen delillerin yanı sıra, dosyada bulunan ve sonradan kendisinin casusluk iddiasından (TCK 328) tutuklanmasında kullanılan diğer delilleri de değerlendirmişti.
Mahkeme, bu bölümde öne sürülen delillerin Henri Barkey ile “yoğun temas şüphesini haklı çıkarmak için yeterli olmadığını” kayda geçirmişti. Bakanlar Komitesi, Kavala’nın tahliye edilmesini talep ederken büyük ölçüde AİHM kararındaki bu değerlendirmeyi de esas almaktadır.
Her halükârda, Bakanlar Komitesi ile Ankara arasında bu konudaki görüş ayrılığında son sözü yine AİHM söyleyecektir.
Ankara’dan Avrupa Konseyi’ne ‘AİHM kararlarını uyguluyoruz’ mesajları | Sedat ERGİN | Köşe Yazıları (hurriyet.com.tr)
SEDAT ERGİN / HÜRRİYET