Ankara’dan Osman Kavala çıkışı

"AİHM kararı dışında"

Ankara’dan Osman Kavala çıkışı




Ankara’dan Osman Kavala çıkışı

Kayhan Karaca
Türkiye, Avrupa Konseyi’ne resmen başvuruda bulunarak Osman Kavala hakkında başlatılan ihlal prosedürüne son verilmesini istedi.

AİHM’nin Osman Kavala hakkında 10 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı kararın, tutukluluk koşullarıyla ilgili olduğunu belirten hükümet, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi Davası’nda 25 Nisan 2022 tarihinde açıkladığı kararla birlikte Kavala’nın "hükümlü" statüsüne geçtiğini ve bu durumun AİHM kararı kapsamına girmediğini savundu. Ankara ayrıca, Kavala’nın 9 Mart 2020 tarihinden bu yana AİHM kararına temel oluşturmayan suçlamalar kapsamında tutuklu olduğu görüşünü ileri sürdü.

"AİHM kararı dışında"

Ankara, 10 Aralık 2019 tarihli AİHM kararının yerine getirildiği görüşünü savunup,  Osman Kavala hakkında mahkumiyet kararı sonrası başlayan tutukluluk sürecinin ihlal prosedürü kapsamına giremeyeceğini, zira bu mahkumiyet kararının AİHM tarafından ele alınmadığı tezini öne sürüyor.

Bu konuda karar verme yetkisinin yargı organlarına ait olduğunu belirten Ankara, Türkiye’de iç hukuk yolları tamamlandıktan sonra Osman Kavala’nın AİHM’ye ek bir başvuruda bulunabileceğini söylüyor.

Bakanlar Komitesi’ne çağrı

Ankara, bu gerekçeleri öne sürerek Bakanlar Komitesi'nden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) AİHM kararlarının bağlayıcılığı ve infazıyla ilgili 46’ncı maddesi temelinde başlattığı ihlal sürecine son vermesini istiyor. Bu sürecin devam ettirilmesinin, Kavala hakkındaki mahkumiyet kararı sonrası tutukluluk döneminin "mahkeme kararı olmaksızın hukuka aykırı bulunduğu anlamına geleceğini" savunuyor. Bakanlar Komitesi'ne "kendisini Mahkeme yerine koymaması" çağrısında bulunan Ankara, Osman Kavala’nın mevcut tutukluluk halinin "başka bir başvuruya konu olabileceği" görüşünü de dile getirmekte.

Kavala'nın avukatlarından itiraz

Osman Kavala’nın avukatları ise hükümetin tezlerini reddediyor. Avukatlar, Bakanlar Komitesi'ne gönderdikleri belgede, Kavala’nın 10 Aralık 2019 tarihli AİHM kararından bu yana "keyfi ve kötü niyetli" biçimde hapiste tutulduğunu belirterek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Nisan 2022 tarihli ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararının AİHM’nin daha önce inceleyip ihlal bulmadığı temele dayandığına işaret etti.

Türkei Osman Kavala Menschenrechtspreis
Osman KavalaFotoğraf: Kerem Uzel/dpa/picture alliance

AİHM, Kavala’nın "suç teşkil eden bir faaliyet içerisine girdiğini ortaya koyacak olgular, bilgi ya da kanıt olmaksızın, cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunu işlediği yönünde makul bir şüphe doğamayacağı" ve Kavala’ya atfedilen eylemlerin, "cebir ve şiddet kullanarak hükümet karşıtı bir ayaklanmayı organize ettiği ya da finanse ettiği yönünde şüphe oluşturacak yeterlilikte olmadığı" sonucuna varmıştı. Mahkeme, bu tespitler temelinde AİHS’nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin ihlaline hükmetmişti.

Avukatlar, ihlal prosedürü kapsamında AİHM’nin, "Kavala hakkında, suç işlediği yönünde makul bir şüphenin olmadığı bir ortamda mahkumiyet kararı verilmesi" konusunda da görüş belirtmesini istiyor.

AİHS ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesi temelinde AİHM kararlarının Türk mahkemeleri için "bağlayıcı" olduğunu hatırlatan avukatlar, AİHM’nin Kavala kararının uygulatılması için Bakanlar Komitesi’ne "elindeki tüm yetkileri kullanması" çağrısında bulundu.

AİHM ihlal prosedürüyle ilgili görüşünü hangi tarihte açıklayacağı henüz bilinmiyor. AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli Kavala kararının Türkiye tarafından uygulanmadığı yönünde görüş belirtirse, alınacak önlem ya da yaptırımları değerlendirmesi için davayı Bakanlar Komitesi’ne gönderecek. Kararın uygulandığı yönünde görüş açıklaması halinde, dava, incelenmesine son verilmesi için Bakanlar Komitesi’ne iletilecek.

dw