Ankesör havuzunda "hata" mı var
Her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ...
Ankesör ve kontörlü telefondan aramalar, özellikle TSK'daki “FETÖ yapılanmasının” ortaya çıkarılmasında neredeyse en önemli delil haline geldi.
Nitekim Yargıtay 16. Ceza Dairesi de geçtiğimiz haftalarda ankesör/kontörlü aramaların delil sayılabilmesi için 8 kriter belirledikten sonra, “Bir asker şahsın sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağından kuşku yoktur” dedi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararındaki, “Her türlü şüpheden uzak, somut olgu, teknik verilerle tespit ve mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması” ifadelerinin altını çizip, bu konuda yaşanan karmaşaya ilişkin yeni gelişmeleri aktaralım.
Hatırlanacaktır, Temmuz ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ankesör soruşturmalarına dayanak yapılan 217 sabit hattın veri havuzundan çıkarılması için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne talimat verdiği ortaya çıktı.
Sebebi şuydu; Bu 217 hattın kamuya açık yerlerde değil, askeri birlik ve kışlalar içinde kullanılan ankesörlü telefonlar olduğu anlaşılmıştı.
MAHKEMELER DE ŞAŞIRDI
İşte bu gelişme karmaşayı daha da arttırdı.
Ankara'da ankesörden yargılanan bir sanık, arandığı iddia edilen telefonların havuzdan çıkarılıp, çıkarılmadığının sorulmasını istedi.
Mahkeme de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak, bilgi istedi.
Emniyet Müdürlüğü, 19 Temmuz'da şu cevabı verdi:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 3 Aralık 2018 tarih ve ...... talimat yazısı ile TEM Başkanlığı veri havuzundan çıkartılması istenilen sabit hat numaralarının ilimizce yürütülen soruşturmalar ile bir ilgisinin bulunmadığı, Müdürlüğümüzce sadece ilimizdeki sabit hatlar ve ankesörlü hatlara (1 Ocak 2011 tarihinden 31 Aralık 2017 tarihine kadar (471) hattın HTS kayıtları) yönelik çalışmaların öncelikli olarak yürütüldüğü... Sanık .... ..... isimli şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ..... sayılı soruşturma dosyası kapsamında Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin ....... tarih ve ..... sayılı kararı ile BTK'dan alınan sabit ve ankesörlü hatlara ait HTS verisi üzerinden HTS analiz işlemlerinin yapıldığı, sanığın arandığı belirtilen sabit hatların halen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının .... sayılı soruşturma dosyası kapsamında ilimizdeki çalışmaları devam eden sabit hatlar ve ankesörlü hatlara ait olduğu anlaşılmış olup...”
HATA MI VAR FARKLI UYGULAMALAR MI?
Karmaşa ve belirsizlik, Mahkeme ile Ankara Emniyet Müdürlüğü arasında sınırlı kalmadı, konu Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'na intikal etti. TEM'den, bir kısım hatların veri havuzundan çıkarılmasıyla ilgili olarak bilgi ve belge istendi.
TEM, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sordu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 3 Eylül 2019 tarihli cevabi yazısında, şu açıklamaları yaptı:
“Asker şahısların tayine tabi kamu görevlilerinden olup, terör örgütüne mensup olanların her görev yerinde ayrı bir sivil unsura, örgütsel tabirle 'devredilmeleri' ve benzer irtibat yöntemine tabi olmaları olgusu karşısında delillerin bir bütün olarak değerlendirilebilmesi ve kuvvetlendirilmesi amacıyla 28 Şubat 2018 tarihli talimatımıza istinaden EGM TEM Dairesi Başkanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında yürütülen koordineli çalışma sonucunda ülke genelinde benzer şekilde kurulu sabit hatların, il kolluk birimleri vasıtasıyla tespit edilerek, il Cumhuriyet Başsavcılıklarının soruşturma yöntemi konusunda farklı uygulamaları bulunduğundan (Tespit tarihi aralığı, baz alınacak sabit hattın niteliği gibi- örneğin bazı illerin uygulamalarında sabit hattın 2010 yılından günümüze kadar HTS içeriği alınmakta iken, bazı iller 2012 yılından 2018 yılı arası dönemi baz almaktadır), tespit edilen hatlardan Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yürütülen soruşturma kapsamında oluşturulan havuza dahil olacak hatların niteliği ve baz alınacak tarih aralığı için tarafımızca belirlenen ilkeler doğrultusunda çalışmanın özüyle uyumlu olup olmadıkları yönünde hazırlanan matbu teyid tutanaklarıyla birlikte oluşturulacak veri havuzuna eklenmesi amacıyla bildirilmesi sağlanmış, süreç sonunda halihazırda il birimlerince bildirilen hatlardan çalışmanın özüyle uyumlu (3970) sabit hat tespit edilmiş (Hatların tespit edilerek arttırılması işlemlerine devam edilmektedir), tarafımızca belirlenen ilkelere uygun olduğu yönünde yeteri kadar tespit bulunmayan hatlar veri havuzundan çıkartılmış, hatların HTS içerikleri İstanbul Sulh Ceza Hakimlikleri kararlarına istinaden Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan celp edilerek veri havuzu oluşturulmuş, 9 Mayıs 2019 tarihli talimatımıza istinaden oluşturulan veri havuzunun içeriği 14 Haziran 2019 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Başkanlığınca ülke genelinde il emniyet müdürlükleri terörle mücadele şube müdürlükleri sorgusuna açılmıştır. Veri havuzuna dahil edilmeyerek, il birimlerinin sorgusuna açılmayan hatlar belirtildiği gibi hatalı hatlar olmayıp, yeknesaklığın sağlanması açısından tarafımızca belirlenen ilkelere uygun olmayan ya da istenen kriterlere göre bilgi ve belge eksikliğinden dolayı kendi soruşturmamızda o dönem için değerlendirilmeyen hatlardır. Ayrıca il birimlerinin sorgusuna, teyid çalışmaları devam eden veya teyidi henüz yapılmamış bir hattın içeriği açılmamıştır. Tarafımızca yürütülen soruşturmalarda kullanılan veri havuzuna dahil edilecek hatlara ilişkin ilkeler yine tarafımızca belirlenmiş olup, ilgili il birimlerinin faydalanmak istemesi halinde sorgularına açılmıştır. Bu doğrultuda veri havuzuna dahil edilmeyen hatların, sadece bu nedenle soruşturma tekniği açısından 'hatalı' olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle soruşturma makamlarının uygulama farklılıkları nedeniyle soruşturma/kovuşturmaya konu şüpheli/sanığın irtibatı tespit edilen sabit hattın niteliği, yeri ve kullanım şekli, hangi gerekçelerle işlem yapıldığı hususunun ilgili yerel kolluk birimi veya Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasının maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması açısından isabetli olacağı değerlendirilmektedir.”
Bundan çıkan sonuçlar ne?
Birincisi; Soruşturmanın kapsam tarihlerinde karmaşa var. Kimi iller 2010, kimisi 2011'den başlatırken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2012'yi esas alıyor. Keza Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün yazısında görüldüğü gibi, bitim tarihi için 2017 öngörülürken, İstanbul “2018” diyor.
İkincisi; Veri havuzundaki değişikliğin neden yapıldığı açıklanmadığı için bunun “Hata”dan kaynaklanıp kaynaklanmadığı anlaşılamıyor. “Bir şey olduğu”, ama bunun “Hata” olarak değerlendirilemeyeceği bildiriliyor.
Üçüncüsü; Havuz var, ama bu sadece isteyen ilgili birimlerin sorgusuna açılıyor. Yani bazı emniyet müdürlükleri havuzdan yararlanmadan, sadece kendilerinin belirlediği ankesör-kontörlü telefon hatlar üzerinde çalışma yürütüyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yazısından çıkan yegane kesin sonuç şu: “Soruşturma makamlarının uygulamaları arasında farklılıklar var”.
İyi de başlı başına bu tespit bile en önemli delilin üzerine gölge düşürmüyor mu?
Müyesser Yıldız
Odatv.com