Antalya turizm endüstrisinin finansal borçları
“Antalya‘nın finansal borçluluğu“
Turizm endüstrisinde Antalya ve Muğla bölgeleri kitle turizm kapasitesinin neredeyse tamamını gerçekleştirmektedir. Antalya bölgesinin potansiyeli ve misafir sayısı ülkemizde gerçekleşen yabancı turistik seyahatlerin neredeyse yüzde 35’ini oluşturmaktadır. Dolayısıyla da turizm endüstrisinde gözler devamlı olarak Antalya resort bölgesi üzerindedir.
Bölgenin yarattığı makro ekonomik büyüklükler mali ve finansal piyasaların her zaman ilgisi çekmektedir. Gerek fonlama (borçlanma) gerekse nakit girişi (döviz girişi olarak daha anlamlı olur kanaatimce) açısından da önemli potansiyeli içeren bir turizm destinasyonudur.
Bugün siz sevgili Turizm Güncel okurları ile son günlerde gündem olan “dünya borç sorunu“ ve yansımaları konularını yerele indirgeyerek geçmiş yıllarda da üzerinde durmuş olduğum makalelerimdeki “Antalya‘nın finansal borçluluğu“ konusunu bu ayki makalemde küresel gündem konusu olduğu için yine yerel yansımaları bazlı olarak ele almak istedim.
2015 yılı sonbaharından itibaren başlayan dönemlerde sektör, jeopolitik / içsel risklerle dolu dört faaliyet yılı geçirmiştir. Ayrıca bu dönemler sosyo-ekonomik olarak birçok ilkleri yaşamamıza neden olmuştur. Her şeyin normal gitmeyeceği yeni dönemler olarak ajandalarımıza yerleşmiş durumdadır. Birçok hesap yeniden yapılmak durumunda kalmış, turizmin geleceği tekrar mercek altına alınmıştır. Yapısal döviz açığı bulunan ülkemizde turizm sektörü dinamikleri nihayet görülmüş, kamusal bazı destekler ve bilinç daha görünür olmaya başlamıştır.
Ana konumuza gelirsek turizm sektörü genç bir sektördür. Dolayısıyla büyümeye ve yatırımlara ihtiyacı vardır. Ülkemiz koşullarında sektörün yarattığı gelir ve istihdam küçümsemeyecek düzeydedir. Ancak bölgedeki benzer ülkelere baktığımız zaman yüzde 100 büyüme potansiyelinin önemli bir fırsat içerdiği de bir gerçektir.. Büyüme ve yatırım kaynak gerektirmektedir. Bu kaynaklarda yatırımcıda kıt olduğundan dolayı devreye finansal kurumlar girmektedir. Finansal kurumlar son 15 yılda turizm sektörünü müthiş bir şekilde desteklemiştir. Bunun ana nedeni ise küresel fon akımlarının 2013 yılına kadar güçlü seyretmesi ve bankalarımızın uluslararası fon piyasalarından kolaylıkla borçlanabilmesidir. Ancak son üç dört yıldır Küresel rüzgârların sert esmesi, bölgesel gerginlikler, küresel büyüme, yeni ticaret algısı, negatif küresel mali pozisyonlar, ülkelerin ve kurumların yüksek / yönetilemeyen borçları gündem olmuş ve risk algısı bir anda değişmiştir.
Antalya ekonomisini mesleği itibarıyla yakından izleyen birisi olarak ilin lokomotif sektörü turizm endüstrisinde borçlanma yapısı, büyüklüğü ve sürdürülebilirliği hep dikkatle izlediğim konu olmuştur. Antalya turizm ekonomisi büyük fırsatları içerdiği gibi tehditlerle de karşı karşıyadır. Finansal yüksek borçluluk hala önemli bir tehdit aracıdır. Son yıllarda satış hacmi /doluluk kayıpları, kur farkları (olumlu ve olumsuz etkileri) ve yüksek seyreden sektörel enflasyonun gider artışlarındaki baskısı, özellikle alt sektör konaklama sektöründe borç yönetiminde yüksek olumsuzluklara neden olmaktadır. Ancak sadece makro değerlerin bozulması borçlanmada etken değildir. Finansal borçların kurumsal yönetimi zafiyeti de çok önemli bir ana konudur. Yüksek borçlanma alışkanlığı devam etmektedir. Hala finansal yükümlükler kurumların üst yönetimlerinde sorun olmaya devam etmektedir. Ana faaliyet konusunda stratejik konular ve geleceğin konusu hala ikinci plandadır. Günlük nakit akışı ana gündemdir. Sektör duygusallıktan uzaklaşıp rasyonel bir yönetim felsefi benimsemelidir.
“Geçmiş başarılarımız bizi geleceğe taşımıyor artık.”
Şirketlerin artık kredi ağırlıklı değil, sermaye ağırlıklı bir yapıya sahip olması bir çok fırsatı getireceği gibi sektörün orta gelir tuzağından ayrışmasına da katkı sağlayacak en önemli kaldıraç olacaktır. Bu arada gündemden hareketle Antalya turizm sektörü kredilerinin son dört yılını inceleyerek tespitlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
2015 – 2018 yılları arasındaki yıl sonu finansal veri gelişmelerini (Nakit krediler bazlı) Antalya ve Turizm sektörü bazlı rakamsal olarak inceledim. (BDDK verileridir)
ANTALYA İLİ FİNANSAL BORÇLARI (000) |
2015 |
2016 |
2017 |
2018 |
Toplam Krediler |
51.654.012 |
56.955.194 |
73.485.149 |
83.443.168 |
Turizm kredileri TL |
12.765.176 |
14.695.194 |
19.948.062 |
28.570.644 |
Turizm Kredileri USD * |
4.374.482 |
4.175.720 |
5.288.598 |
5.410.082 |
* TCMB Dönem Sonu Döviz Alış kuru ile değerlendirilmiş olup,finansal rakamlar BDDK rakamlarıdır |
Antalya ili genelinde turizm kredileri anapara stokunun 31.12.2018 itibarıyla 5.4 milyar Amerikan dolarına dayandığı görülmektedir. Bilanço pasiflerinde yabancı kaynak ve krediler hala önemli yer almakta ve baskı oluşturmaktadır. Turizm sektöründe Kaynak – Kullanım dengesi/yapısı, borçlar / öz kaynaklar dengesinde öz kaynaklar aleyhine bozulmalar devam etmektedir. Son iki yılda kredi anaparaları 2016 yılına göre yüzde 30 artış göstermiştir. Bu kredi büyümesinin önemli bir kısmı 2015 – 2017 yılları arasında gerek kredi büyümesi ve gerekse kriz ortamı ile oluşan önemli faaliyet zararların karşılanmasında kullanılan zorunlu fonlardır. Bu konjonktürel ortamda ve yapıda ağırlaşmaya başlayan bilançoların pasif yapılarına/yönetimlerine dikkat etmek gerekiyor. Finansman olanaklarının değişim gösterdiği, fon sağlayıcı otoritelerin borç verme olanağı ve/veya iştahının değiştiği, kaynak bulmanın zor / maliyetinin yüksek olduğu bu dönemde şirketler bir anda finansal krizlerle karşı karşıya kalabilirler.
Borçlanmalar kontrollü ve öz kaynak dengeli olarak kurgulanmaya başlanmalı ve ortak akıl yönetimlere hakim olmalıdır. Artık borç yiğidin kamçısı değildir. Ayrıca “borcum var ama karşılında malım var“ düşüncesi de en büyük yanılgıdır. Etrafımıza ve geçmişte yaşanan olaylara baktığımızda kriz anında varlığın nakde dönüşemediği veya dönüşme değerinin hiç de beklenildiği gibi olmadığı gerçekliği vardır. Kararlarınız ve seçimleriniz geleceğinizi şekilleridir.
“Seçimleriniz kaderinizdir“
Feti Kuyucu / TURİZM GÜNCEL