"Antarktika buzullarındaki azalmanın geri dönüşü kolay ve hızlı olmayacak"

"Daha da kötüleşecek"

"Antarktika buzullarındaki azalmanın geri dönüşü kolay ve hızlı olmayacak"


"Antarktika buzullarındaki azalmanın geri dönüşü kolay ve hızlı olmayacak"

Küresel ısınmanın sonucu olarak Antarktika bölgesinde deniz buzulları bu yıl rekor düzeyde azaldı. Bilim adamlarına göre bu kısa vadede geri dönüşü kolay olmayan bir durum.

Frontiers in Environmental Science (Çevre Biliminin Sınırları) dergisinde yayınlanan bir çalışma, Antarktika'da geçen yıl ilk kez 1978'de bölgenin uydudan takip edilmeye başlanmasından bu yana 2 milyon kilometre karenin altına düşen yaz mevsimindeki buz oranının Şubat ayında daha da düştüğünü ortaya koydu.

Çalışmanın mimarlarından Leeds Üniversitesi profesörü Anna Hogg, bu durumun düzelmesinin yüzyıllar almasa da onlarca yıl alacağı uyarısında bulundu.

Çalışmaya göre Antarktika'da bu yılın minimum buz miktarı son 40 yıldaki ortalamanın yüzde 20 altına düştü. Yeni Zelanda Victoria Üniversitesi'nden Atlantik Araştırma Merkezi başkanı Tim Naish'e göre deniz buzu kaybı Yeni Zelanda'nın 10 katı büyüklükte bir alanı kaplayacak ölçülerde.

Naish, bazı yerlerde kritik eşiğe yaklaşıldığını ve bu eşik bir kez aşıldıktan sonra artık gelecek nesiller için sonuçları durdurulamaz, geri dönüşü olmayan değişikliklerin meydana geleceğini söyledi.

"Daha da kötüleşecek"

Çalışmada fosil yakıtların tüketilmesiyle tetiklenen küresel ısınmanın Antarktika'yı aşırı hava olaylarına ve bunların etkisine daha açık bıraktığı ve bu etkinin daha da kötüleşeceği uyarısı yapıldı.

Çalışmada, okyanus, atmosfer, kriyosfer ve biyosfer çalışmalarının verilerine dayanarak iklim değişikliğinin sıcak hava dalgalarının boyutunu ve yoğunluğunu arttıracağı, buzul kütlelerinin çökeceği ve denizdeki buz oranının azalacağı belirtildi.

İklim değişikliğinin Antarktika ve onu çevreleyen okyanustaki etkileri belirsizliğini koruyor, bilimadamları küresel ısınmanın Antarktika'daki buzulların kalınlığını ne kadar etkilediğini ölçmekte zorlanıyor.

Araştırmanın yazarlarından Exeter Üniversitesi buzul bilimcisi Martin Siegert, "Ancak deniz buzullarındaki hızlı azalma gibi olaylara bakınca küresel sıcaklıkların artması nedeniyle aşırı hava olaylarının yoğunlaşacağını söylemek bilimsel olarak makul" diye konuştu.

Aşırı sıcak hava dalgalarının oluşmasında tek suçlu küresel ısınma mı?

Öte yandan bilimadamları küresel ısınma ve El Nino'nun bu yaz yaşanan rekor düzeydeki sıcaklara etkisini araştırıyor.

Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi, Temmuz ayının kayıtlardaki en sıcak yaz olduğunu açıklamıştı.

Geçen aya kadar Temmuz ayında rekor sıcaklık artışı 2019’da yaşanmış ve 16,63 santigrat derecelik artışla rekor ortalama sıcaklığa ulaşılmıştı. Geçen ay ise bu rekor sıcaklıktan 0,33 santigrat derece daha yüksekti.

Bu özellikle okyanuslarda ve Kuzey Atlas Okyanusu'nda o kadar yakın tarihli ve büyük bir sıcaklık artışına işaret ediyor ki bilim adamları iklim değişikliğinden başka bir faktörün bunda etkisi olup olmayacağı konusunda bölünmüş durumda.

Bilimadamları son dönemdeki aşırı ısınmanın nedeninin kömür, petrol ve doğalgaz tüketiminin tetiklediği iklim değişikliği olduğu konusunda hemfikir. Büyük Okyanus'un belli bölgelerindeki geçici ısınma yani El Nino etkisinin dünya genelindeki havayı değiştirmesi de bunda etkili oluyor. Ancak bazı uzmanlar başka faktörlerin de mevcut olduğu görüşünde.

Avrupa Birliği Kopernik İklim Değişikliği Servisi Başkanı Carlo Buontempo "Gördüğümüz şey sadece El Nino'nun iklim değişikliğinin üstüne eklenmesi değil" dedi.

Florida State Üniversitesi’nden iklim uzmanı Michael Diamond'a göre gemicilik bu faktörlerden biri olabilir.

Gemicilikte onlarca yıldır, güneş ışığını yansıtan partiküller saçan kirli yakıtlar kullanılıyordu. Bu da aslında iklimi soğutuyor ve küresel ısınmayı bir ölçüde maskeliyordu.

2020 yılında bu soğutma etkisi olan partikülleri yüzde 80 ölçüsünde azaltan yeni uluslararası gemicilik kuralları uygulanmaya başlandı. NASA bilimadamı ve Maryland Üniversitesi eğitmeni Tiane Yuan'a göre bunun sistem üstünde "şok etkisi" oldu.

Colorida Üniversitesi uzmanlarından Margot Clyne'e göre Ocak 2022'de Büyük Okyanus'un güneyinde deniz altındaki Hunga Tonga-Hunga Ha’apai volkanik sistemi patlamış ve 165 milyon ton su fırlatmış, bu su buharlaştığında önemli bir sera gazı oranı oluşturmuştu.

Patlama ayrıca atmosferin üst katmanına 500 bin metrik ton sülfür diyoksit salımına yol açmıştı.

Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi uzmanı Holger Vomel, atmosferdeki su buharının çok yukarıya çıktığı için henüz etkisinin gözle görülür olmadığını ancak daha sonra ortaya çıkabileceğini söyledi.

Bazı çalışmalar ve bilgisayar modellemeleri tüm bu su buharının bir ısınma etkisi yarattığını ortaya koyuyor. Henüz hakem incelemesinden geçmeyen bir çalışmaya göre bu ısınma 1,5 santigrat dereceye kadar çıkabilirken bazı yerlerde 1 santigrat dereceye kadar soğumaya neden olabilir.

Ancak NASA uzmanı Paul Newman ve eski NASA bilimadamı Mark Schoeberl bu iklim modellemelerinin sülfürün soğutma etkisini hesaba katmadığı görüşünde.

Büyük volkanik patlamalarda yayılan sülfür ve diğer partiküllerin güneş ışığını yansıttığı biliniyor. Ancak Hunga Tonga yanardağları beklenmedik ölçüde fazla suyun atmosfere çıkmasına yol açarken soğutucu sülfür salımı daha az miktarda olmuştu.

Atmosferdeki ani sıcaklık artışında sülfür gibi soğutma etkisi olan Afrika tozunun azalması, okyanus akıntılarında yavaşlama ve güneş fırtınalarının da etkili olabileceği sanılıyor. Ancak bunların etkisinin daha az olması bekleniyor.

Ancak bir grup bilimadamı El Nino etkisinin iklim değşikliğine eklenmesinin sıcak hava dalgalarının artmasındaki en önemli etmen olduğunu söyleyerek suçluyu uzakta aramamak gerektiğine dikkat çekiyor.

Pennsylvania Üniversitesi iklim uzmanı Michael Mann, son ısınmanın altıda beşinin fosil yakıt tüketiminden kaynaklandığını ve altıda birinin ise güçlü El Nino etkisinden kaynaklandığını söylüyor.

VOA