Arap dünyasında geçen hafta: Libya’daki en son raundu Erdoğan kazandı

Cezayir, Tunus, Mısır ve Sudan gibi ülkelere bir tehdit oluşturduğunu yazdı.

Arap dünyasında geçen hafta: Libya’daki en son raundu Erdoğan kazandı


Vatiyye üssünün el değiştirmesi birçok Arap gazetesinde Türkiye’nin zaferi olarak görülürken, Rai Al Youm gazetesi, “Libya’daki en son raundu Erdoğan kazandı” yorumunda bulundu. Ancak gazete, Rusya’nın son günlerde Hafter’e hava desteğini arttırdığını vurgulayarak Libya semalarında “Türk-Rus savaşı” ihtimalini gündeme getirdi. BAE El Arab gazetesi ise Türkiye’nin Kuzey Afrika’da stratejik nüfuz alanları kazandığını ve Cezayir, Tunus, Mısır ve Sudan gibi ülkelere bir tehdit oluşturduğunu yazdı.

DUVAR – Türkiye’nin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) ülkenin doğusunu kontrol eden Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri General Halife Hafter’in elindeki stratejik noktalardan Vatiyye hava üssünü ele geçirmesi Arap dünyasında geçtiğimiz hafta en önemli gelişmelerden biriydi.

Vatiyye üssünün el değiştirmesi birçok Arap gazetesinde Türkiye’nin zaferi olarak görülürken, Rai Al Youm gazetesi, “Libya’daki en son raundu Erdoğan kazandı” yorumunda bulundu. Ancak gazete, Rusya’nın son günlerde Hafter’e hava desteğini arttırdığını vurgulayarak Libya semalarında “Türk-Rus savaşı” ihtimalini gündeme getirdi.

Geçtiğimiz hafta bir başka dikkat çekici gelişme ise Filistin’den geldi. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail hükümetleriyle yapılan bütün anlaşmalardan tek taraflı olarak çekildiklerini açıkladı. Ancak birçok yazar, Filistin yönetimine bu konuda filli adımlar atılması ve sözde kalınmaması çağrısı yaptı. Filistin El Kuds gazetesi, sözde kalan ve daha sonra herkes tarafından açıklamaların İsrail ve ABD tarafından dikkate alınmadığını ve etkili adımlar atılması gerektiğini vurguladı.

Suriye gündemini son iki haftadır meşgul eden Rami Mahluf konusu ise, Suriye hükümetinin Rami Mahluf’un ve ailesinin mal varlıklarına ihtiyati tedbir konma kararı almasıyla sonuçlandı. Önce Mahluf’un kardeşi İyhab Mahluf tartışmalara konu olan Syriatel şirketinden istifa etti ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a bağlılığını açıkladı, ardından Mahluf’un fonladığı El Bustan hayır kuruluşu, yayınladığı bayram mesajında Beşar Esad’a bağlılığını vurguladı.

Arap dünyasında İsrail ile normalleşme sürecinin mimarlarından olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin İsrail üzerinden Filistin’e tıbbi yardım göndermek istemesi Filistin yönetimince reddedildi. Bazı Arap gazeteleri, BAE’nin bu “insani yardım” adımlarının altında yine İsrail ile ilişkileri normalleştirme hedefi olduğunu yazdı.

LİBYA’DA TÜRK-RUS VEKÂLET SAVAŞI MI?’

“Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabak Hükümeti’nin doğrudan Vatiyye hava üssünü ele geçirmesi ve Türkiye’nin ‘Bayraktar’ insansız hava uçaklarının üssü koruyan Rus Pantsir savunma sistemlerini imha etmesi, Rus yöneticiler arasında bir şok etkisi yarattı. Çünkü bu durum Rus silah savunma sanayi açısından büyük bir darbe niteliğinde. Zira bu darbe bu savunma sistemlerinin zayıflığını göstererek onun yarıştan çekilmesine vesile oldu.

Rusya’nın General Hafter’e yönelik hava desteği, Suriye’deki Hımeymim üssü üzerinden başladı. Buradan kalkan uçakların birinci görevi, Libya semalarında dolaylı Türkiye-Rusya savaşına katılmak olacak.

Libya’daki savaş yen bir döneme giriyor. Bu dönemin adı da Libya’nın Suriyelileştirilmesi. İdlib’te olduğu gibi Libya’daki durum Türkiye ve Rusya arasında vekâlet savaşına dönüşüyor.” (Rai Al Youm gazetesi / başyazı)

TÜRKİYE KUZEY AFRİKA’DAKİ DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ’

“Türkiye’nin Fayiz El Serrac hükümetiyle yaptığı ve ona Libya’da askeri müdahalenin kapılarını açan anlaşmanın üzerinden 6 ay geçmeden, Türkiye taktiksel olarak Hafter’e karşı dengeleri değiştirdi. Daha da tehlikelisi, Cezayir ve Mısır’ın şaşkınlığı karşısında Kuzey Afrika’daki stratejik oyunu da değiştirmiş oldu. Bu durum, her iki ülkenin yeni komşuları Türkiye’den duydukları rahatsızlıkları göstermek için –herhangi bir şekilde- harekete geçmelerine neden olabilir.

Türkiye’nin stratejik açıdan önemli bir konumda olan Vatiyye hava üssünü kontrol altına almasına sadece Türkiye’nin insansız hava uçaklarının kullanıldığı bir istihbarat operasyonu şeklinde bakmak doğru değil. Gerçek bundan daha büyük. Olan biten, Türkiye’nin Kuzey Afrika’da stratejik nüfuz alanları kazanmasıdır. Ve bu da, ona Cezayir, Tunus, Mısır ve Sudan gibi ülkelerin güvenliği açısından bir tehdit oluşturmasına yarayacaktır.

Şu ana kadar Vatiyye hava üssünün düşmesinden sonra Mısır’ın tepkisi, Abdülfettah Sisi’nin savunma bakanı Muhammed Zeki ile olağanüstü toplantı yaptığının açıklanması ve Mısır ordusunun teyakkuz halinin devam edeceğinin vurgulanmasından ibaret oldu.

El Arab gazetesinin Mısır’daki farklı kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Mısır şu an için savaş seçeneğini düşünmüyor ve Mısır sonucu belli olmayan bir savaşa girmeyecek.” (BAE El Arab gazetesi)

BAE’NİN ‘İNSANİ YARDIM’ DİPLOMASİSİ

“Geçtiğimiz birkaç günü Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgedeki skandallarının günleri olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Geçtiğimiz günlerde İsrail medyası, bir BAE kargo uçağının Ben Gorion Havaalanı’na indiğini duyurdu. Bu seferin farkı, bu sefer aleni bir şekilde gerçekleşmesi oldu. Söz konusu uçak seferi, korona virüsü salgınına karşı Filistinlilere insani yardım malzemeleri götürme adı altında gerçekleştirildi.

Söz konusu ‘insani’ adımın en önemli farkı aleni olmasının yanı sıra, korona salgınının gerekçe olarak kullanılması daha önce BAE’nin Fas yönetimine yardım taşıyan uçak olayında da görülmüştü. Ancak bu uçak seferi, Fas’ta mahsur kalan İsrailli yolcuların geri İsrail’e taşınması hususunda Fas yönetimiyle bir anlaşmazlık yaratmıştı.

Bu gelişmeler, Libya’da Vatiyye hava üssünün meşru hükümetin eline geçmesi ve General Halife Hafter’in birçok bölgede hezimete uğramasıyla BAE’nin imparatorlukvari stratejisinin gerilemeye başladığı bir zamana denk geldi. Libya’da bu gelişmeler üzerine bir ateşkes talep eden BAE yönetiminin Yemen’deki milisleri ise kaos, yıkım ve öldürme eylemlerine devam ediyor.

‘İnsani yardım’ yalanında en çok göze batan noktalardan bir diğeri de, İsraillilerin yeni kurulan hükümetin öncelikleri arasına Batı Şeria’nın da ilhak edilmesini de koymalarıyla gerginliğin tırmandığı bir döneme denk gelmesi oldu.” (Kuds El Arabi gazetesi / Başyazı)

YENİ BİR İNTİFADA GEREKİYOR’

“Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın tam anlamıyla ve net bir şekilde Oslo Anlaşması’ndan çekildiğini ve topraklarımızın yüzde 78’ini işgal eden İsrail’i devlet olarak tanımadığını açıklamasını beklerdik. Hem de bunu canlı yayında bütün Filistin halkı onun konuşmasını dinlerken terörist Netenyahu’nun yüzüne vurarak yapmasını beklerdik.

Devlet başkanı Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Devleti’nin Amerikan ve İsrail hükümetleriyle ile varılan bütün anlaşmalardan tek taraflı olarak çekildiklerini açıkladı. Güvenlik de dahil olmak üzere bütün alanlardaki işbirliğinin de durdurulduğunu belirtti.

Üst düzey Filistinli yöneticiler, İsrail ile anlaşmalardan çekilme adımının Filistin mücadelesi açısından önemli bir fırsat ve tarihi bir olay olduğunun altını çizdi.

Yine aynı şekilde FKÖ ve bütün siyasi gruplardaki üst düzey yöneticiler, bu adımın fiiliyattaki tercümesinin İsrail yerleşimlerini durdurmak için Birinci İntifada gibi yeni bir intifada başlatılmasını gerektirdiğini belirtiyor. Bu da, Filistin halkının arasındaki bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak ve birliği sağlamanın tek yoludur.” (Reşid Hasan / Ürdün El Destur gazetesi)