Arif Kızılyalın yazdı: "Korktuk, çekindik"
Arif Kızılyalın, Türkiye'nin İtalya'ya 3-0 mağlup olduğu maçı değerlendirdi.
Arif Kızılyalın yazdı: "Korktuk, çekindik"
Cumhuriyet Gazetesi Spor Yazarı Arif Kızılyalın, Türkiye'nin İtalya'ya 3-0 mağlup olduğu maçı değerlendirdi.
Zordur ilk maçlar...
Hele dev bir organizasyonun açılışına denk gelmişse bu 90 dakika daha zordur; düşünsenize, 1.5 yıldır boş kalan tribünlerde yarı yarıya da olsa seyirci, ekranları başında 3 milyara yakın insan...
Ev sahibi İtalya için de zor bir randevuydu, 'bizim çocuklar' için de...
Kim ne derse desin, çok önemliydi İtalya maçı.
Sonucunu kast etmiyorum. Ama Fransa'nın bulunduğu gruptan alnının akı ile çıkıp, direkt final biletini almak, sonra da Azzuri ile Roma Arena'sında kapışmak...
Kapıştık da, daha doğrusu rakibin boyundan posundan, galibiyet serisinden etkilenip sahayı, oyunu İtalyanlara bıraktık.
İkinci yarıda adeta dağıldık!
Aslında yenilginin kokusu, 0-0 biten ilk yarıda duyulmuştu.
Biz çekildik, 27 maçtır yenilmeyen 11 maç üst üste kazanma rekorunu elinde bulunduran İtalyanlar, bastırdı da bastırdı.
Bazen kaleci dahil. 10 kişi ile çekildik geri, bazen orta alandaki 4'lü duvarı 6'ya çıkardık.
Yusuf etkisiz kaldı, Hakan Çalhanoğlu solda kayboldu.
Sadece Ozan-Okay ikilisi ayakta tutmaya çalıştı göbeği.
Hücum ise hiç işlemedi, ama işlemediden ziyade, işletemedik! Burak'a uzun top açmazsanız, sadece ölü toplarda etkili olur. Bonucci-Chiellini tandemine de Roma'da gol atmak biraz zor!
Uğurcan eğer standart üstü bir gününde olmasa ilk yarıda yıkılırdı Türk duvarı.
İşin kötüsü ilk yarıdaki bu, "Aman gol yemeyelim.." taktiği sürünce, İtalyanlar faturayı kesti.
En bilindik kuraldır; futbol kuralı da değildir; korkunun ecele faydası yok diye!
Korktuk, çekindik, yine de golleri yedik.
Juventuslu Merih Demiral'ın kendi kalesine, hem de İtalya'da gol atması dramatik. Ama o pozisyonda sert kenar ortaya vücudunu siper etmese, arkadaki İtalyan zaten golü atacaktı.
Burada Merih'ten çok sol bek Umut eleştirilebilir. Zaten İtalyanlar sürekli o kanattan gelmişti. Berardi, Insigne, Barela oraları sıkça kullandılar.
1-0 sonra Şenol Güneş, klasik değişikliklere gitti. İrfan Can ve Kaan girerken, Ozan ve Okay çıkıyordu ki, bu iki ön libero ilk yarıda yıkılmayan Türk duvarının önemli taşıyıcılarıydı. çıktılar, 2. golü yedik.
İtalya'ya kendi 18'inin civarında cirit attırırsan golü yersin!
Net!
Roma'da 1 değil 2 de yersin, 3'ü de yersin bu da bir diğer Net!
Aslında çok daha farklı da bitebilirdi maç. Özellikle ilk yarıda Uğurcan onca topu kurtarmasa, hakem de 45. dakikada Zeki'nin eliyle buluşan topa penaltıyı verse, bütün havamız sönerdi. 5'lik olurduk. Çünkü ilk gole kadar istatistiklere baktım, 60 organize atak yapmış İtalyanlar. Daha doğrusu oyun şablonlarından hiç ödün vermediler. Bir ara 0-0'a kitlenen düğümü çözmek için hem stoperi, hem liberoyu ileri gönderdiler, ama o anlarda da savunmaları 'hilal' gibi kurdular.
Evet dünyanın sonu değil İtalya yenilgisi.
Hele bu takım açılışın ev sahibiyse.
Ama buradan ders çıkarıp, Bakü'de, yani Türk milletinin ikinci vatanı Azerbaycan'da oynayacağı Galler-İsviçre maçlarına bakmalıyız.
Bu iki maçtan 4 puan almak yeter, ama 3 puan ve bu averajla zor. O yüzden Galler'e yenilme, İsviçre'yi yen, yoluna devam et.
Yoksa mı?
Çok yazık olur, bunca coşkuya, beklentiye, hatta makarnaya 'ton balığı' koyayım derken çam deviren firmalarımıza çok yazık olur.
CUMHURİYET