Artık hangi istihbaratçının eli hangi liderin ekranında belli değil…!

Korona günlerinde video konferans tehlikesinin farkında mıyız?

Artık hangi istihbaratçının eli hangi liderin ekranında belli değil…!




Cansu Çamlıbel yazdı.

Korona günlerinde video konferans tehlikesinin farkında mıyız?

Bugün tüm karar vericiler hazır korona karantinasında video konferans sistemiyle çalışırken istihbarat servislerinin iş yükü de katlanmıştır muhtemelen. Artık hangi istihbaratçının eli hangi liderin ekranında belli değil…!

Korana virüsünden önce de hayatımızı ziyadesiyle ele geçirmiş olan akıllı telefonlar ve onlara can veren türlü uygulamalar geçirmekte olduğumuz belirsizliklerle dolu bu yeni süreçte doğaldır ki dışarıyla temasın kilit unsurları. Pek çoğumuz işyerimizi eve taşıdık. Fikir işçiliği üzerinden geçim sağlayanların evinde hatırı sayılır rakamlar ödedikleri internet paketleri yoksa ekmek teknesini yürütmelerinin mümkünü yok. Şişkin internet faturalarını göze almak da yetmiyor, bir de bizi sosyal ağlarda tutacak platformlara para akıtmamız gerekiyor.

Daha fenası çoğu kez bedava sanarak yüklediğimiz uygulamalar için bir süre sonra akıllı telefonlarımızın hafızasında bulunan kredi kartı bilgileri kullanılarak belli ücretler kesilmeye başlanıyor. Nitekim ders anlatmak için Zoom adlı video-konferans programını kullanan Türkiye’deki pek çok öğretmen hesaplarından 58.5 ABD doları kesildiğini fark etti. Meğer bazı okullar için Milli Eğitim’in resmi canlı sınıf uygulaması EBA yetmemiş, öğretmenler Zoom kullanmak zorunda bırakılmış. İşin açığa çıkmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı’ndan hezeyanı dindirmeye dönük bir açıklama geldi. Öğretmenlerin maddi anlamda mağdur edilmeyeceği söylenmeye çalışıldı. Elbette orası da önemi. Ancak bakanlık aslında satır aralarında video-konferans yöntemlerinin eğitimde kullanılmasının milyonlarca öğrenci- ve aileleri- için neden olduğu daha büyük riski itiraf etmiş oldu.

“EBA dışındaki platformlar üzerinden sanal sınıf uygulamaları yapılması halinde, bu platformlara kullanıcıların kendi sosyal medya hesapları aracılığıyla giriş yapılmamalı, öğrencilerimizin kameraları zorunlu olmadıkça kapalı olmalı, sadece zorunlu hallerde kamera açılmalı ve bu işlemi yapmaya sadece öğretmen yetkili olmalı, öğretmenler ve öğrenciler tarafından ders esnasında hiçbir şekilde kişisel veriler kaydedilmemeli ve hiçbir platformda paylaşılmamalıdır.”

 

Öğrencilerin sahiden zorunlu hallerde mi kamerayı açtığının ya da kimin neyi kaydedip kaydetmediğinin nasıl denetleneceğine ilişkin bir bölüm tabii ki yok açıklamada. Zira orası gri alan. Ve o gri alan sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın değil, birey olarak hepimizin karşı karşıya olduğu en büyük tehlike şu günlerde.

Eğitim alanı ile başladık oradan devam edelim. Türkiye’de öğretmenlerin Zoom’a kaptırdıkları para meselesi gündeme gelmeden sadece birkaç gün önce New York Eğitim Dairesi Başkanı Richard Carranza (bizdeki il milli eğitim müdürünün muadili) aynı uygulamanın okullar tarafından kullanımını yasakladıklarını ilan etti. Amerikan Eğitim Bakanlığı da bugünkü koşullarda Microsoft Teams’in daha güvenli olduğu yönünde bir bilgi notu gönderdi okullara.

New York Savcısı Leitia James ise yine geçtiğimiz hafta içinde Zoom yönetiminden kullanıcıların özel hayatlarına dair güvenlik açığı yaratmamak adına hangi tedbirleri aldıklarını savcılığa resmen bildirmelerini talep etti.

Analitik veri şirketi App Annie’nin çıkarttığı rakamlara göre Zoom şubat ve mart aylarında küresel pazardaki video konferans uygulamaları arasında liderliğini korumuş. 15-21 Mart haftasında Zoom ABD’de 2019 senesi üzerinden alınan ortalama haftalık rakamın “14 katı” indirilmiş. Oranlar Covid-19’un Amerika’dan daha önce vurduğu Avrupa’da çok daha yüksek. Aynı tarihlerde Zoom İtalya’da haftalık ülke averajının “55 katı”, İspanya’da “27 katı”, Britanya’da “20 katı” kez indirilmiş.

Karantina koşullarında daha çok profesyonel yaşamın idamesi için kullanılan Zoom kadar popüler olan bir diğer uygulama 2016 yılında Z kuşağının sosyalleşme platformlarından biri olarak San Francisco merkezli bir şirket tarafından geliştirilen Houseparty. Bu uygulamayı kullanmaya niyetiniz varsa sizin çevrimiçi olduğunuzu gören ancak o sırada konuşmayı aklınızdan dahi geçirmediğiniz kişilerin teklifsiz muhabbete dahil olma çabalarını bertaraf etmeye de hazır olun. Evinizdeki partiye herkesi davet etmek zorunda değilsiniz ancak kapının dışında tuttuklarınızdan bu durumu gizleyebilme ihtimaliniz yok!

Teknoloji devleri korona virüsü salgınından önce 20’likler dışında pek kimsenin adını bilmediği Houseparty’nin son aylarda yaptığı sıçramaya gözlerini dikmiş atmaca gibi bekliyor. 15-21 Mart haftasında tüm dünyada 2 milyon kez indirilen Houseparty, o tarihten sadece bir ay önce (Şubat 2020) tüm dünyada sadece 130 bin kez indirilen bir uygulamaydı.

The Guardian’a göre Britanya hükümetinin en az dört bakanı Houseparty kullanıyor. Covid-19 pozitif tanısıyla evinde izolasyonda olan Sağlık Bakanı Matt Hancock da bu isimlerden biri. Virüse yakalananlardan Prens Charles’ın eşi Cornwall Düşesi Camilla Parker Bowles da Houseparty’yi çocukları ve torunlarıyla özlem gidermek için uygulamayı sık sık kullandığını doğrulamış sözcüsü kanalıyla.

Birkaç gün önce durumu ağırlaştığı için hastaneye kaldırılan Britanya Başbakanı Boris Johnson’ın evde izolasyonda olduğu dönemde kabine toplantıları için Zoom kullanması İngiliz basınında günlerce tartışıldı. Keza Amerikan basını Savunma Bakanlığı Pentagon’da Zoom kullanılmasının ülke çıkarlarına ilişkin hassas bilgilere dair güvenlik açığına neden olup olmadığını sorguluyor.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın geçen sene İstanbul’daki konsolosluk içinde hunharca katledilmesinin görüntülü olmasa bile sesli olarak Türk istihbaratı tarafından kaydedilmiş olması devletler arası espiyonaj savaşının yeni normalleri konusunda bir fikir verecek nitelikteydi. O dönemde konuştuğum pek çok diplomat “Herkes herkesi dinliyor ve kaydediyor. Hepimiz de bunu bilerek yaşıyoruz” demişti. Korona öncesi dünyada durum zaten buydu. Bugün tüm karar vericiler hazır korona karantinasında video konferans sistemiyle çalışırken istihbarat servislerinin iş yükü de katlanmıştır muhtemelen.

Artık hangi istihbaratçının eli hangi liderin ekranında belli değil…!

Geçen gün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı görüntülü toplantılarla ilgili servis edilen fotoğraflar gözüme takıldı. Danışmanlarına sordum. İmamoğlu İBB içi toplantıları Microsoft Teams ile, dış toplantıları ise Zoom ile yapıyormuş. Acaba Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kabine toplantılarını, kişisel görüşmelerini hangi video konferans uygulamasıyla yapıyor?

Liderlerin yurttaşlardan aldığı yetkiyle yönettikleri o kurumların karantina şartlarında hangi yöntemlerle işine devam ettiğini sorgulamak da yurttaş olmanın gereğidir pekala…da şu noktada asıl derdimiz bireysel özgürlük alanlarımız olmalı. Kullandığımız teknolojilerle o alanı gönüllü olarak daraltıp en mahrem bilgilerimizi ulus ötesi şirketlerle neoliberal-popülist-otoriter rejimlerin eline bizzat teslim ettiğimizin farkında mıyız?

 


Cansu Çamlıbel kimdir?

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezundur. Yüksek lisansını Britanya’daki Cardiff Üniversitesi’nde Uluslararası Gazetecilik bölümünde yaptı. 2002 tarihli master tezi ‘Türk medyası ve oto-sansür sorunsalı’ başlığını taşıyor. NTV’de diplomasi muhabirliği ve 2005-2008 yılları arasında Brüksel muhabirliği yaptı. 2008 yılından 2019 Şubat’ına kadar Hürriyet ve Hürriyet Daily News gazetelerinde muhabirlik, haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü, köşe yazarlığı gibi pek çok farklı görevde bulundu. Yaklaşık beş sene boyunca ‘Yüz Yüze Pazartesi’ köşesinde Hürriyet’in haftalık siyasi röportajları ona emanetti. Son olarak Nisan 2017-Şubat 2019 döneminde Hürriyet’in Washington Temsilcisi olarak görev yaptı. 2015-2016 döneminde ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin prestijli Nieman Bursu’nu kazandı.

 

duvar