Aşı Olmayana Sosyal Hayat Kısıtlaması Yaygınlaşıyor

"Aşı yoksa özgürlük de yok"

Aşı Olmayana Sosyal Hayat Kısıtlaması Yaygınlaşıyor




Aşı Olmayana Sosyal Hayat Kısıtlaması Yaygınlaşıyor


BERLİN — Düşen vaka sayılarının Delta varyantına bağlı olarak yeniden artmaya başlaması nedeniyle birçok ülkede önlemler tekrar sıkılaştırılırken "aşıyı zorunlu hale getirme" tartışmaları, Fransa ve Yunanistan’da alınan kararlar sonrasında Almanya’da da yeni bir ivme kazandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ağustos ayından itibaren restoran, bar, kafe, sinema, hastane, alışveriş merkezi gibi kamuya açık mekanlara girişte aşı sertifikası zorunluluğu getiren bir dizi önlem açıklamış, ayrıca 15 Eylül'den sonra sağlık çalışanlarına aşının zorunlu hale geleceğini; bugüne kadar ücretsiz olan PCR ya da antijen testlerinin bedelinin sonbahardan itibaren devlet tarafından ödenmesine son verileceğini duyurmuştu.

Macron'dan Aşı Sertifikası Zorunluluğu Açıklaması

Gerek özel gerekse kamudaki sağlık çalışanlarına 1 Eylül'den itibaren mecburi aşılama getirileceğini belirten Yunanistan Başbakanı Miçotakis de tiyatrolar, spor salonları ve eğlence mekanları gibi kapalı yerlere 16 Temmuz'dan itibaren sadece aşılı kişilerin girişine izin verileceğini bildirdi. İki ülkede alınan bu kararlarla vatandaşların bir bakıma isteğe bağlı olarak aşı olmaları devri kapanırken, Almanya’da da Corona virüsü aşısı olmayanların özgürlüklerinin kısıtlanması talepleri dile getirilmeye başlandı.

"Aşı yoksa özgürlük de yok"

Bavyera Eyaleti Başbakanı ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU Başkanı Marcus Söder, kısıtlamaların hepsinin kaldırılması ve özgürlüklerin tamamen sağlanabilmesi için aşının şart olduğunu söyleyerek "Aşı yoksa özgürlük de yok. En azından bazılarının arzuladığı şekilde" diyerek bu konudaki tavrını açıkladı.

Ülkenin sağlık konusunda en önemli otoriterlerinden biri olan Sağlık Sigortaları Kurumu Başkanı Andreas Gassen, iki doz aşı olanlar için kısıtlamaların kaldırılmasını, aşı olmayı reddedenlerinse özgürlüklerinin kısıtlanmasını önerdi. "Aşı olanlarla olmayanlar aynı durumda değil. Aşı olanlar, neden maske taktıklarını, neden bazı olanaklardan yararlanamadıklarını haklı olarak sorguluyor" diyen Gassen, son haftalarda yavaşlayan aşı kampanyasının yeniden hız kazanması için aşıyla özgürlükler arasındaki bağlantının daha iyi açıklanması gerektiğini söyledi. Rheinland-Pfalz Eyaleti Hekimler Birliği Başkanı Peter Heinz, kısıtlamasız bir yaşam için herkesin aşı olması gerektiğini belirterek "Aşı olmayanlar toplum sağlığı için büyük tehdit unsuru. Aşı olmayanlar bu tavırlarının sonuçlarına katlanmak zorunda kalsın. Seyahate çıkamasınlar, maçlara, havuzlara gidemesinler ve devamlı maske taksınlar" sözleriyle radikal istemleri gündeme getirdi.

Bu arada Almanya’nın önde gelen turizm şirketlerinden Alltours da müşterilerine aşı şartı getirildiğini duyurdu. Şirketten yapılan açıklamada, 31 Ekim’den itibaren kendilerine ait Allsun Otelleri’nde tatil yapacakların ya aşı olmaları ya da Corona virüsü enfeksiyonunu atlatmış olmalarını kanıtlamaları gerektiği belirtildi.

Öte yandan tatil dönemi sonunda Delta varyantının etkisiyle dördüncü bir Corona virüsü dalgası geleceği endişesi taşıyan Alman hükümeti, bundan sonraki kısıtlamaları şimdiye dek olduğu gibi haftalık 100 bin kişideki vaka sayısına göre değil, hastane ve kliniklerde tedavi gören hasta sayılarını baz alarak belirleyecek.

Alman basınında çıkan haberlere göre, dördüncü dalgada ağır hasta ve ölüm sayısının daha az olacağından yola çıkan yetkililer, kısıtlamaları sağlık kurumlarındaki kapasiteye göre ayarlayacak. Yedi günlük ölçümlerde, 100 bin kişide tespit edilen yeni enfeksiyon sayısı anlamına gelen insidansın kıstas olarak kaldırılması durumunda, Almanya’nın başka ülkelere uyguladığı insidans listelerinin de tartışmaya açılması bekleniyor. Yedi günlük ölçümlerde, insidansın 100 bin kişide 50'yi aştığı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler, Almanya tarafından "risk bölgesi" listesine alınıyor. Bu ülkelere gidip gelenlerden güncel bir negatif test sonucu ya da tam aşılanmış olduklarına veya iyileştiklerine dair belge isteniyor. İnsidansın 200'ü aşması halinde söz konusu ülke "yüksek insidans bölgesi" olarak tanımlanıyor. Bu durumda da o ülkeden Almanya'ya gelen ve aşısını tam olmamış ya da hastalığı iyileşerek atlatmamış herkesin karantinaya girmesi zorunlu hale getiriliyor.

dw