Askerlerin sivil mahkemede yargılanma kararı nasıl alındı?

Haftanın tartışmasının arka planı

Askerlerin sivil mahkemede yargılanma kararı nasıl alındı?


Haftanın tartışmasının arka planı: Askerlerin sivil mahkemede yargılanma kararı nasıl alındı?

İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı

İsmail Hakkı Pekin Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral 

Tarih 26 Haziran 2009, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yazılı ve görsel medya temsilcileri ile ikinci iletişim toplantısını yapacak.  

Öğleden sonra saat 14.00'da başlayan toplantı için karargah başkanları ve daire başkanları büyük salonda yerini almışlar.

Gazete ve TV temsilcileri “U’’ masanın etrafında yerini almış, Genelkurmay Başkanının yapacağı açıklamaları bekliyor.

Genelkurmay Başkanının salona gelmesi ve nezaket ifadelerinden sonra bilgilendirme başlıyor. Bilgilendirmeyi bizzat Genelkurmay Başkanı yapıyor.

Sıra AKP ve FETÖ’yü bitirme planına geliyor. Genelkurmay Başkanı eline söz konusu kağıtları alarak, 'bunun kağıt parçası dışında bir şey ifade etmediğini, hiçbir resmi yönü bulunmadığını' ifade ediyor.

Sonra 'bu kağıt parçasının gerçek olması halinde buna işlem yapacak olanın askeri yargı olduğunu' ifade ediyor.

Çünkü söz konusu suç (!) askeri şahıs tarafından ve askeri mahalde işlenmiş bir suç olacağından bu konudaki yargılama askeri yargıya aittir.

Genelkurmay Başkanı bunu söylediği anda gazetecilerden biri "söz konusu yasada bugün, gece yarısından sonra iki değişiklik yapıldığını ve TBMM'de kabul edildiğini" açıkladı.

Bir anda salon buz kesti. Haber doğruydu; ama Genelkurmay Başkanı ve karagahının yeni haberi oluyordu.

Değişiklik; askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanmasını içeriyordu.

Diğer bir değişiklik ise sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasını kaldırıyordu. 

Yapılan bu değişiklikler, daha sonra özel yetkili mahkemeler vasıtasıyla TSK’daki çok sayıda general/amiral ve subayın kumpas davalarla tutuklanmasını, uzun yıllar cezaevlerinde kalmasını ve tasfiyesinin önünü açtı. 


2007 Temmuz ayında Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak atandım.

2007-2008 dönemi içinde Ergenekon kumpas davası kapsamında gözaltı ve tutuklamalar başladı.

Bu arada tutuklananlar arasında emekli generaller ve subaylar, astsubaylar da bulunuyordu.

Bu arada bana gönderilen çok sayıda doküman, mektup, bilgi vb. materyali inceleyerek bir analiz yaptım ve ortaya çıkan sonuç ya da ulaştığım nokta, söz konusu kumpas davaların silahlı kuvvetlerin sadece emeklilerini değil muvazzaf personelini de kaplayacağı idi.

Amaç bu davalar ile geniş çaplı bir tasfiye yapmaktı. 2008 Temmuz ayında yaptığım analizi, vardığım sonuçları, önerilerimi ve bana gelen materyalleri yanıma alarak Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu ile birlikte Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a gittim ve arz ettim.

Önerim şuydu;

Kumpas davalarla (başlangıçta Ergenekon davası) şu anda emekli askerleri tutukluyorlar, aldığım duyumlar ve yaptığım analize göre bu davaların TSK’daki muvazzaf general/amiral, subay ve astsubayları kapsayacağı ve tasfiye yapılacağı, bunu önlemek için söz konusu davalara askeri yargının bakması için hazırlık yapılmasını arz ettim.

Yaşar Büyükanıt bana, kendisinin önümüzdeki ay emekli olacağını, kendisinin yerine gelecek olan İlker Başbuğ ile görüşmemi ve onun vereceği emre göre hareket etmemizi söyledi. 

Bunun üzenine Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral İlker Başbuğ’dan randevu aldım ve Hıfzı Çubuklu ile birlikte İlker Başbuğ’un yanına gittim.

Makamında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Istihbarat Başkanı ve KK Adli Müşaviri vardı.

Ben yanımda götürdüğüm dokümanlardan da faydalanarak konuyu İlker Başbuğ’a arz ettim. Yaşar Büyükanıt’a arz ettiğim öneriyi aynen ifade ettim. 

Kumpas davaların önümüzdeki aylarda silahlı kuvvetlerdeki muvazzaf general/amiral, subay ve astsubaylara uzanacağını ve TSK’da büyük tasfiyeler yapılacağını bunun için askeri yargının hazırlık yapmasını, ortaya çıkarılacak olan kumpas davalara askeri yargının bakmasının uygun olacağını, personelin özel yetkili personelin insafına bırakılmamasını arz ettim.

İlker Başbuğ sorular sordu ve bunun uygun olmayacağını ifade etti. Israrım üzerine, "O zaman oylama yapalım" dedi. 

Oylamada ben ve Hıfzı Çubuklu önerimin lehine oy kullandık; yani askeri yargının askeri personel ile ilgili çıkacak kumpas davalara bakmasından yana oy kullandık.

İlker Başbuğ, KK İsth. Bşk. ve Adli Müşaviri askeri yargının bu konularda hazırlık yapmasının ve çıkacak kumpas davalara bakmaması yönünde oy kullandı.

İlker Başbuğ davalar ortaya çıktıkça durum değerlendirmesi yaparız ve karar veririz vb. bir açıklamada bulundu.

Genelkurmay Başkanına arz ettim ve konu kapandı.

18 Eylül 2008 ayında teğmenlerden başlayan gözaltı ve tutuklama furyası başladı.

Sadece baktık.


Söz konusu kumpas davaların nasıl göz göre göre geldiğini bir anekdotla anlatarak yazımı bitirmek istiyorum.

2009 yılı Nisan ayında makamımdayım. Telefon çaldı arayan Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ergun Saygun’du.

Bana şifreli hattan aramamı söyledi. Aradım. Bana kendisine ulaşan bir subayın, bizlerin emekli olmasını beklediklerini ve emekli olduktan sonra hakkımızda dava açacaklarını ve tutuklayacaklarını, her şeyin mahkemeler, emniyet, suç duyurularının vb. hazır olduğu şeklinde konuştuğunu söyleyerek bu konuyu araştırmamı söyledi.

Ben de bana verdiği isimleri bunlarla ilintili olanları araştırdım. Ancak bir sonuca varamadım. Konuyu İlker Başbuğ ve ikinci başkan Hasan Iğsız’a arz ettim.


Şimdi herkes konuşuyor. Herkes kahraman, herkes görevini başarıyla yapmış, sorumluların hatası yok.

Peki, olanları ne ile izah edeceğiz?

Yani her şey göz göre göre gelmiş; ama bizim görmeye niyetimiz ya da takatimiz yokmuş!!!

Ne diyelim gökten üç elma düştü; belki de kaya düştü; hepsi de halkın üstüne.

The Independentturkish

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.