Aslan: Avrupa'daki muhalefeti susturmaya yönelik bir adım

"Türk casusların Avusturya’da yeri yok"

Aslan: Avrupa'daki muhalefeti susturmaya yönelik bir adım




Aslan: Avrupa'daki muhalefeti susturmaya yönelik bir adım

MİT'in kendisine yönelik suikast talimatı verdiği iddiaları hakkında konuştuğumuz Berivan Aslan: "Türkiye'dekileri bitirdiler, şimdi yurtdışındaki muhalifleri bitirmeye çalışıyorlar."

Avusturya'da dün ortaya çıkan bir gelisme kamuoyunda büyük endise yarattı ve Türk istihbaratının ülkedeki gizli faaliyetlerine yönelik tartışmaları daha da alevlendirdi.

Feyyaz Ö. adlı bir kişinin, 15 Eylül Salı günü yerel saatle 13.30'da Schottenring 7 Viyana adresine gittiği ve eyalet istihbarat teşkilatının merkezinin de bulunduğu adrestekilere, MİT'in kendisini eski Yeşiller partisi milletvekili, akademisyen Berivan Aslan'a suikast düzenlemekle görevlendirdiğini iddia ettiği haber verildi.

Viyana Eyaleti Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Teşkilatı (LVT) görevlilerince ifadesi alındığı bildirilen Samsun doğumlu, 53 yaşındaki kişinin beraberinde iki İtalya numaralı cep telefonu ile MİT ajanları ile yazışmalarının yer aldığı bir flash bellek bulunduğu bildirildi. Söz konusu kişinin 21 Eylül'deki ikinci ifadesinde ise Berivan Aslan dışında başka Avusturyalı politikacıların da listede yer aldığını söylediği kaydedildi. Konuyla ilgili açıklamalar ve Feyyaz Ö.'nün ifadesinden alıntıların yer aldığı belgeler, MİT'in hedefinde olduğu belirtilen politikacılardan, eski federal vekil Peter Pilz'in haber sitesi Zackzack'da yayınlandı. İddiaları Berivan Aslan ile konuştuk.

"Türk casusların Avusturya’da yeri yok"

DW Türkçe: ne zaman ve nasıl haberiniz oldu bu olaydan?

Berivan Aslan: 15 Eylül Salı akşamı Viyana istihbaratı tarafından telefonla bilgilendirildim, işte bir kişi bize geldi, bunları bunları anlattı diye. Ertesi gün o kişinin ifadesini görmek istediğimi söyledim. İfadesini okuduğumda ise şoke oldum ve kendime bir insan neden başkalarına neden böyle kötülük yapmak ister diye sordum, anlamaya çalıştım. Feyyaz Ö. hakkında biraz daha araştırma yapınca anladık ki yalan söylememiş, en azından verdiği bilgilerde hiç yalan yok. Kendine ait bilgileri, pasaport ve kimliğine ait bilgiler doğru mesela. İtalyan vatandaşı, pasaportu sahte değil ve Rimini'de ikameti var. Daha da araştırdığımızda gelip Avusturya birimlerine teslim olması makul bir çerçeveye oturdu kafamızda.

Nedir size makul gelen?

Feyyaz Ö.diyor ki, "Ben ilk etapta kendimi kurtarmak istedim ve ben bu suikastı düzenlemiş olsaydım MİT bana sahip çıkmayacaktı, beni suçlu, kriminal olarak damgalayacaklardı. Bana karşı bir süredir kanıt biriktiyorlar, ellerinde bir şeyler var. Ben ailem için kaygılanıyorum, kendim için kaygılanıyorum ve Avusturya polisinden beni korumaya almasını istiyorum." Zaten emekli bir MİT'çi, buna belli ki kirli işlerini yaptırıyorlar, kendisinin anlattığına göre ailesinin de kendisinin de bütün banka hesaplarına falan da el konmuş, kapatılmış.

Avusturya istihbarat çalışanlarını düşünüyorum... Kapı açılıyor, içeri biri girip bunları anlatıyor. Ben olsam akıl sağlığı yerinde mi diye düşünürdüm

İfadesini alan memurlara onu da sordum. Akıl ve ruh sağlığı yerindeydi, ne istediğini bilen, özgüvenli biri diye tarif ettiler. İngilizcesi çok iyiymiş.

Avusturya savcılığının Feyyaz Ö. hakkında komplo düzenleme zannıyla soruşturma başlattığı açıklandı. Peki siyasi adım atılacak mı?

Avusturya'nın elinde bilgiler olsa da Türk tarafı bunları kabul etmeyecek, alakam yok diyecek. Zaten dünden beri Viyana'daki Büyükelçi'nin açıklaması da bu yönde, iddiaların inandırıcı olmadığını, çirkin yalanlar olduğunu söylüyor. Ama kendi gelip itiraflarda bulunan bir adam var, bütün bilgilerini kendisi ortaya koyan bir adam var, irtibata geçtiği bütün kişilerin bilgilerini açıkça ortaya koyan bir adam var, telefon numaralarını, isimleri ortaya döküyor, bazı isimlerin kod isimleri olabileceğini söylüyor, MİT'te eğitim aldığını ve bütün MİT geçmişini istenirse anlatabileceğini de söylüyor.

Söylediklerinin doğru olduğunu nereden biliyorsunuz, belki uydurma?

Ben ilk başta şey düşündüm, belki yine bir gözdağıdır dedim kendi kendime, çünkü 2016 senesinde de buna benzer bir olay yaşadım. Üç tetikçinin Avusturya'ya gönderildiğini, listelerinin başında da benim bulunduğum söylendi. Ben göz korkutma olduğunu düşünüp, konuyu kamuoyuna duyurmadım o zamanlar. Bir de kadın ve mağdur olarak görünmeyi de istemedim, o da işin tabi diğer tarafı. Ama iş şimdi bu noktaya varınca, şimdiki tehditler biraz daha somutlaştı benim için.

Ne hissetiniz?

Durumun kendisi çok ürkütücü, düşünsenize, Türkiye'dekileri bitirdiler, şimdi yurtdışındaki muhalifleri bitirmeye çalışıyorlar. Ve tamamen barbarca, mafya yöntemleriyle. Bu beni ürküttü doğrusu. Beni tanımıyor, adımı ilk kez İstanbul'da bir savcıdan duymuş 2018 yılında. Sonra Ağustos 2020'de Belgrad'da bir restorana ısmarlanmış, orada da bana yönelik saldırı talimatını almış. O buluştuğu kişi, "Berivan Aslan'a suikast düzenleyeceksin" diyince bu Feyyaz Ö. sormuş, "Nasıl yani öldüreyim mi, yaralayayım mı, yoksa ayağına mı sıkayım?" diye. Anlattığına göre ona "Ölmesi ölmemesi mühim değil, önemli olan ona bu mesajın ulaşması" cevabı verilmiş.

Berivan Aslan

Berivan Aslan

Affedin, kaba olmak istemem ama bir Merkel değilsiniz, sizi neden hedef alsınlar?

Açıkçası ben de kendi kendime sordum, artık vekil de değilim, önemli biri de değilim, üniversitede öğretim üyesiyim sadece, ceza hukuku dersleri veriyorum, onlar için o kadar da önemli biri değilim. Bu boyutuyla da bu belki de bir ilk. Şimdiye kadar hedef alınan kişiler örgütleri temsil eden kişilerdi, Paris cinayetlerinde de öyleydi mesela. Diğer taraftan şunu farkettim, ben bir örgütü temsil etmiyorum, daha geniş bir yelpazeye aitim. İşte çevrecileri temsil ediyorum; Alevileri, Kürtleri, Kadınları, Müslümanları, liberalleri, solcuları, özetle kimin ne derdi varsa bana gelebiliyordu. Ben de herkes için buradaydım ve herkes için sesimi çıkartabiliyorum, hâlâ da elimden geleni yapıyorum. Bence bu sefer daha başka düşündüler, daha bağımsız biri olsun, Avrupa'ya gözdağı verelim diye düşündüler galiba.

Feyyaz Ö. silahlı mıydı?

Bu soru da ona soruluyor. "Bende silah yok, ama o zaten sorun değil, ben her türlü silahı kullanırım ve silah sağlamak da en son derttir" diye cevap veriyor. Ayrıca "Bana zaten silah vereceklerdi" diye anlatıyor.

Feyyaz Ö.'nün sizinle bağlantıya geçme girişimi oldu mu?

Yok, beni tanımıyor, yalnız ifadesinde söylediği ilginç bir detay var. Belgrad'da Berivan Aslan'a suikast talimatını almadan önce ben onun ismini ilk 2018'de İstanbul'da O.B. adlı bir savcıdan duydum suikast bağlamında diye iddia ediyor. O zamanlar bu Feyyaz Ö. adam yaralama ve silahlı tedhditten aranıyor...

Pardon, bir kara liste olduğunu mu söylemek istiyorsunuz?

Bir liste var, bu listelerin Erdoğan'ın lobi organizasyonları tarafından toplandığını, yollandığını biliyorduk ama bir suikast listesi olduğunu düşünmek... Bu bambaşka bir şey.

Daha birkaç hafta önce de Avusturya hükümeti Türkiye'nin casususluk faaliyeti yürüttüğüne dair açıklamaları olmuştu. Bu olayların birbiriyle bağlantısı var mı?

Yok, farklı olaylar. Ama biz 2016'dan sonra Türkiye'nin Avrupa'da çok güçlü istihbaratı olduğunu tahmin edebiliyoruz ve bu sayının daha da arttığını da görüyoruz. Yoğunluğun da daha çok Avrupa'da olduğunu görüyoruz. Benim gözlemim, Türkiye'deki muhalifleri kolayca tutuklayıp içeri atabiliyorlar ya da onları susturabiliyorlar, işsiz bırakabiliyorlar. Şimdi son yıllarda Avrupa'da da güçlü bir muhalefetin yükseldiğini görüyoruz. Bence bu operasyon ona karşı, Avrupa'daki muhalefeti susturmaya karşı bir adım. Artık Avrupa'daki muhalifleri de korkutmak, gözdağı vermek ki bunu zaten Türkiye'ye giriş-çıkış yasaklarıyla yapıyorlardı, bu suikast planları onu da bir adım öne götüren bir adım.

Elmas Topcu

 Deutsche Welle Türkçe