Atatürk’ün sırdaşı Cevat Paşa kimdi, ölmeden önce son sözü ne oldu?
Atatürk’ün sırdaşı: Cevat Paşa
Atatürk’ün sırdaşı Cevat Paşa kimdi, ölmeden önce son sözü ne oldu?
Çanakkale Savaşları’nda başta Atatürk olmak üzere binlerce kahraman vatan evladı vardı. Onlardan biri de Cevat Çobanlı Paşa idi. Atatürk’ün saygı duyduğu komutanlardan biri olan Cevat Paşa kimdi, Atatürk ile arası nasıldı?
Atatürk’ün sırdaşı: Cevat Paşa
Galatasaray Lisesi’nden mezun odu. 1892’de Harp Akademisi’ne girdi.
1894-1900 arasında “Padişah Yaveri” sıfatıyla Maiyet-i Şer’iye Erkan-ı Harbiyesi’nde görev aldı.
1909- 1910’da Harp Akademisi Komutanı oldu.
1911 ve 1912’de 1. Ordu Kurmay Başkanı oldu, Birinci Dünya Savaşı’nın farklı cephelerinde görev aldı. O cephelerden biri Çanakkale’ydi.
Savaştan önce Atatürk’le tanışmıştı. Çanakkale Deniz Savaşları’nda, Tuğgeneraldi. Atatürk’ün Çanakkale’deki komutanıydı.
Cevat Paşa, 18 Mart günü Maydos’ta (Eceabat) bulunan 19. Tümen’e, Çanakkale Komutanı Mustafa Kemal’i ziyareti ve Kirte (Alçıtepe) tarafında bulunan birlikleri teftişe gitti, düşmanı gözetlediler. O sırada İlk taarruz mermisi başlarının üzerinden geçerek Alçıtepe’ye saplandı. Hemen Maydos’a (Eceabat) hareketle ederek Çanakkale’ye görevinin başına döndü…
Kan gövdeyi götürüyordu. Seyit Onbaşı yükledi sırtına, verdi topun ağzına, kapattı kamayı, ateşledi. Koca bir İngiliz zırhlısı sulara gömüldü. Cevat Paşa komutanıydı. Gidip Seyit Onbaşı’yı alnından öptü…
Kahramanlıkları Atatürk ile birlikte gazetelere manşet oldu.
O gün yıllarca kutlanacak Çanakkale Deniz Zaferlerinin ilk gecesiydi.
Cevat Paşa 18 Mart gecesini yıllar sonra “O gün güneşin son ışıklarıyla Boğaz’dan perişan halde çıkmakta olan düşman filosunun görünüşü savaşın en kıymetli anıydı.” diye anlatacaktı.
Savaş kazanıldı ancak Düşman cephede kazanamadığını masada kazandı. Ellerini kollarını sallayarak İstanbul’a kadar geldiler…
Atatürk 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadelenin fişeğini ateşlerken Samsun’a gidişinden beş gün önce çok gizlediği planlarını Cevat Paşa’ya anlatmıştı. Atatürk’ün sırdaşı oldu…
Düşman İstanbul’a girdiğinde 16 Mart 1920 günü tutuklandı, Bekirağa Bölüğü’nde bir hafta hapis yattıktan sonra bir savaş gemisiyle Malta'ya nakledildi ve 2773 no'lu sürgün olarak kaydedildi.
Atatürk Cevat Paşa’yı hiç unutmayacaktı.
23 Ekim 1921 tarihinde TBMM ve İngiltere Hükûmeti arasında imzalanan takas anlaşması ile 15 Ocak 1922 tarihinde Cevat Paşa’yı Türkiye'ye geri getirtti.
Paşa, Ankara’ya geldi, 9 Şubat 1922 tarihinde karargâhı Diyarbakır'da olan El-Cezire Bölgesi Komutanlığı görevine atandı.
Orgeneraldi. 21 Ekim 1922 tarihinde yeniden oluşturulan 3. Ordu Müfettişi oldu. 31 Ekim 1922 tarihinde bu görevinden istifa ederek Elaziz mebusu oldu.
17 Kasım 1924 tarihinde mem ordudaki görevlerini sürdüren hem de Meclis'te bulunan yüksek rütbeli subaylara birini tercih etmeleri istenmesi üzerine 25 Aralık 1924 tarihinde mebusluktan istifa etti ve aynı gün Askeri Şura Üyeliği'ne atandı.
Mısır Sorunu ve Irak Sınırı Sorunu sırasında Milletler Cemiyetine Mümessil olarak gönderildi. 1932 yılında Cenevre Silahları Sınırlandırma Konferansı'na delege olarak katıldı.
14 Eylül 1935 tarihinde Orgeneral rütbesinde Askeri Şûra Üyesi olarak görev yaparken yaş haddinden emekli oldu.
Atatürk’ün komutanıydı dostluğunu kazanmıştı, sırdaşı olmuştu, Atatürk Cevat Paşa’nın adını her dost meclisinde andı.
18 Mart 1936
Çanakkale Zaferi’nin 21’nci yıldönümüydü. Atatürk, akşamüzeri İsmet İnönü’yle beraber Gazi Orman Çiftliği’ne gitti. Sofra kuruldu. Sofrada İnönü’nün dışında Fahrettin Altay ve Cevat Çobanlı Paşa da vardı.
Atatürk, kağıt kalem istedi. Mektup yazacaktı. Mektubun adresi yurtdışında bulunan manevi kızı tarihçi-sosyolog Afet İnan’dı. Şunları yazdı:
“Bu gece Cevat Paşa ile beraberiz. Senin ‘Belleten’ de çıkacak, Gerilla makaleni beraber okuduk. Memnun ve mütehassis oldular. Sofrada hemşire ile beraber, Orgeneral Altay da vardır. Sevgi ve selam.
K. Atatürk...”
Mektupta Cevat Çobanlı “Samimi teşekkürleriyle ve gözyaşlarıyla” notunu düşerken, Fahrettin Altay da “Yüksek saygılar” ifadesini kullandı.
Çanakkale Kahramanı Cevat Çobanlı Paşa,13 Mart 1938 günü Kadıköy’deki evinde sabah saat 10.00’da her fani gibi hayata gözlerini yumdu. 68 yaşındaydı.
Vefatının ardından, 14 Mart 1938’de yapılan asker cenaze törenine binlerce insanın katılması Türk halkının kendisine olan vefasının da bir nişanesi oldu. Zira Çanakkale’den Filistin’e, Kurtuluş Mücadelesi’nin kahramanlarını Anadolu’ya intikalindeki gayret ve çabaların Türk halkını gönlündeki karşılığı buydu.
Atatürk, rahatsızlığı nedeniyle cenazeye katılamadı.
Resmi törenin yanında binlerce vatandaşın gözyaşları içerisinde Erenköy’deki Sahrayıcedid Mezarlığı’na getirildi. Kendisinden 5 yıl önce 23 Mayıs 1933 tarihinde vefat eden eşi Hadiye Hanımın ayakucunda ve damadı İkinci Kolordu Komutanı General Basri Saran’ın yanında defnedildi.
Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ve Atatürk'ün silah arkadaşları için Atatürk Orman Çiftliği arazisinde oluşturulan Devlet Mezarlığı'na (26 Eylül 1988 yılında yapılan devlet töreniyle) kemikleri törenle nakledildi.
Şanlı adı, Çanakkale’de bir mahalleye verildi.
En büyük arzusu ıstırap çekmeden ölmekti. Ölmeden bir gün önce son sözü, “Aman, ağlaşmayın… Komşuları rahatsız etmeyelim!” oldu.
KAYNAKÇA
Ahmet Yurttakal, 18 Mart Kahramanı Cevat Paşa
Yedigün Dergisi – 22 Mart 1938.
Cumhuriyet Gazetesi – 14/15 Mart 1938
Tan Gazetesi – 14/15 Mart 1938,
Akşam Gazetesi – 14/15 Mart 1938,
Ulus Gazetesi – 15 Mart 1938.
YENİ ÇAĞ