Atlantik Konseyi'nden Türkiye analizi: Taraf seçmek zorunda kalacak mı?

"ÖNCE PUTİN, SONRA ZELENSKİ İLE BİR ARAYA GELDİ"

Atlantik Konseyi'nden Türkiye analizi: Taraf seçmek zorunda kalacak mı?




Atlantik Konseyi'nden Türkiye analizi: Taraf seçmek zorunda kalacak mı?

Washington, DC merkezli Amerikan düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin kıdemli araştırmacıları Rich Outzen ve Yevgeniya Gaber, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşındaki rolüne ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana, savaşan her iki taraf ile ilişkilerini dikkatle dengeleyen itidalli bir portre çizdi. Türk savunma sanayii şirketleri tarafından Ukrayna ordusuna sağlanan, aralarında SİHA'ların da olduğu savaş araç ve ekipmanları, Kiev yönetiminin Rus ordusuna karşı yürüttüğü direnişte önemli bir rol oynadı.

Öte yandan, Türkiye'nin Rusya ile başta ticaret olmak üzere pek çok alanda ikili ilişkileri kesintisiz bir biçimde devam ettirmesi, devamında iki ülke arasındaki barış müzakerelerine ev sahipliği yapması ve Rusya'ya yönelik uluslararası yaptırımlara katılmaması, "tarihi denge politikasının" birer yansıması olarak yorumlandı.

"ÖNCE PUTİN, SONRA ZELENSKİ İLE BİR ARAYA GELDİ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son olarak Ukraynalı mevkidaşı Volodomir Zelenski ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Ukrayna'nın batısındaki Lviv'de bir araya geldi. Erdoğan, görüşme sonrası yapılan basın toplantısında, Türkiye'nin, ülkenin yeniden imarı için gereken desteği vermeye hazır olduğunu belirtti ve Ukrayna'nın savaş nedeniyle tahrip olan altyapısının yeniden inşası amacıyla iki ülke arasında anlaşma imzalandığını duyurdu. Erdoğan iki hafta önce de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de bir araya gelmiş ve işbirliğini artırma sözü vermişti.

Washington, DC merkezli Amerikan düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin kıdemli araştırmacıları Rich Outzen ve Yevgeniya Gaber konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

"İYİ BİR PERFORMANS GÖSTERDİ"

Ankara'nın, Rusya-Ukrayna gerilimindeki diplomatik manevralarını değerlendirmeleri istenen uzmanlardan Rich Outzen'e göre, Türkiye'nin denge politikası üç boyutta ölçülebilir: 

- Ukrayna'nın yenilgiden kaçınmasına yardım etmek

- Batı ile dayanışma sergilerken Rusya ile açık bir çatışmadan kaçınmak

- Ankara'nın bölgesel diplomatik ağırlığını artırmak

Türkiye'nin her üç alanda da iyi performans gösterdiğini savunan Outzen sözlerine şöyle devam etti: 

"Askeri yardımın, özellikle de silahlı insansız hava araçlarının erken sağlanması, Rusların Kiev'e yönelik saldırısını köreltmeye yardımcı oldu. Erdoğan'ın ticaret ve Suriye konusunda Rusya ile devam eden koordinasyonu bazı gözlemcilere yakışıksız geliyor, ancak Türkiye'nin ekonomik ve bölgesel kaygıları düşünüldüğünde, bu ihtiyatlı bir tutum. Tahıl koridoru anlaşmasının da gösterdiği gibi, Türkiye'nin bu savaştaki karmaşık da olsa etkili rolü, barış arayışlarında da etkili bir rol oynamasını muhtemel kılıyor."

Öte yandan, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Türkiye'nin, Rusya ile Ukrayna (ve Batı) arasındaki zayıf konumunu diplomatik kazanımlara dönüştürmeyi başardığını savunan Yevgeniya Gaber, Ankara'nın, önce arabuluculuk hizmetleri sunarak, ardından da çatışmadaki yapıcı rolünü kullanarak Batı'da “bağışıklık” elde ettiğini vurguladı. Gaber'e göre, Türkiye bu şekilde, "Batı'nın, Ankara'ya yönelik silah ambargosunu yeniden müzakere etmesi için de ek bir koz verdi."

"MOSKOVA'DAN 'YEŞİL IŞIK' BEKLENİYOR"

Gaber ayrıca, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde konuşlu terör örgütü PKK/PYD unsurlarına yönelik olası bir operasyon ve ülkedeki Suriyeli mültecilerin bir kısmının Suriye'deki güvenli bölgelere yerleştirilmesi için Moskova'dan yeşil ışık alması gerektiğini savundu.

Gaber ile benzer görüşleri savunan Rich ise Beşar Esad karşıtı muhalefeti koruyan Türkiye için Ukrayna'daki savaşın, Suriye'deki savaşla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu, zira şu anda Türkiye'de bulunan dört milyon Suriyeli mültecinin bir kısmının Suriye'deki güvenli bölgelere yerleştirilmesi için Moskova'nın onayına ihtiyacı olduğunu belirtti.

ANKARA, TARAF SEÇMEK ZORUNDA KALIR MI?

Ankara'nın taraf seçmekten kaçınacağını vurgulayan Rich Outzen'e göre, "Ukrayna'nın yenilgisi ve parçalanması Türkiye için tam bir felaket olur, ancak mağlup edilmiş ve potansiyel olarak istikrarsız bir Rusya, Türkiye'nin Suriye ve Kafkasya'daki çıkarlarının yanı sıra ekonomisini de olumsuz etkiler. Ukrayna'yı askeri ve siyasi olarak desteklemek, fakat ekonomik ve diplomatik olarak Rusya ile ilişki içinde kalmak etkili bir önlem ve [şu an için] Ankara'yı farklı bir pozisyona zorlayacak hiçbir dinamik yok."

Rich'e göre, "Savaşın bölünmüş bir kararla sonuçlanması Türkiye'nin çıkarınadır, bu sayede Ukrayna hayatta kalır ve Rusya geri çekilir, ancak kendisi zayıf düşmez."

Benzer şekilde, Ankara'nın tüm taraflarla ilişkilerini farklı düzeylerde sürdürmeye çalışacağını vurgulayan Yevgeniya Gaber'e göre Türkiye, Rusya ile ticaret, ekonomi, enerji ve turizm alanlarında işbirliğini ekonomik çıkarlar ve iç istikrar açısından anahtar olarak görülüyor.

CUMHURİYET