Avrupa Birliği yeni sığınma ve göç anlaşmasını kabul etti
Sığınma başvuruları daha hızlı incelenip sonuçlandırılacak
Avrupa Birliği yeni sığınma ve göç anlaşmasını kabul etti
Yusuf Özkan | Lahey
Avrupa Birliği (AB), Avrupa sınırlarının korunmasını ve sığınmacıların Batı Avrupa’ya seyahat etmesinin zorlaştırılmasını esas alan yeni sığınma ve göç anlaşmasını kabul etti.
AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler son iki gündür aralıksız sürdürülen müzakerelerin ardından, yeni kurallar üzerinde anlaşmaya vardı.
Avrupa Birliği, 2015 yılındaki sığınmacı krizinden bu yana kalıcı bir yasal düzenleme arayışı içindeydi.
Komisyon tarafından 2020 yılında hazırlanan yasal düzenleme, uzun tartışmaların ardından, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi kabul edilmiş oldu.
AB genelinde 2026 yılından itibaren hayata geçirilecek olan yeni sığınma ve göç yasası şu ana başlıkları kapsıyor:
Sığınmacılara ev sahipliği yapma veya mali katkıda bulunma seçeneği
Yeni yasa, sığınma ve göç baskısı altındaki üye ülkelerle dayanışmayı hedefliyor. AB üyesi ülkelere, İtalya ve Yunanistan gibi sığınmacı akınının yoğun olduğu ülkelerin yükünü hafifletmek için iki seçenek sunuluyor.
Üye ülkeler ya Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerdeki sığınmacıları kendi topraklarına kabul edecek, bunu yapmak istemezlerse de İtalya ve Yunanistan gibi varış ülkelerine, sığınmacı başına 20 bin euro ödeyecek.
Sığınma başvuruları daha hızlı incelenip sonuçlandırılacak
Avrupa dış sınırlarında sığınma başvurusu yapanlar arasında hızlı bir tarama yapılacak.
Pakistan, Bangladeş, Fas ve Cezayir gibi nispeten güvenli ülkelerden gelen sığınmacılar, hareket özgürlüğünün kısıtlı olduğu kapalı merkezlerde tutulacak.
Bu kişilerin sığınma başvuruları en geç 9 ay içinde sonuçlandırılacak. Sığınma başvurusu kabul edilmeyenler derhal geri gönderilecek.
Kriz durumlarının ele alınması ve göçmenlerin kullanılması
Yeni sığınma ve göç yasası, ulusal sığınma sisteminin çökmesine yol açacak olağanüstü bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya kalan üye ülkeleri destekleyecek önlemleri de kapsıyor.
Yasayla göçmenlerin üçüncü ülkeler veya düşman devlet dışı aktörler tarafından AB'yi istikrarsızlaştırmak için kullanılmasının önlenmesi de hedefleniyor.
AB kaynakları, buna örnek olarak 2021 yılında Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun, Avrupa yaptırımlarına misilleme olarak sığınmacıları Litvanya ve Polonya sınırlarına göndermesini gösteriyor.
Sığınma ve göç yasası kapsamında, bu tür gelişmeler karşısında üye ülkelerin kriz durumu ilan etmesine ve sığınma prosedürlerini geçici olarak askıya almasına izin veriliyor.
Çocuklar da dahil daha etkili yüz tanıma ve parmak izi
Yeni yasayla 6 yaşından büyük çocukları da kapsayacak şekilde, parmak izlerine yüz görüntüleri eklenerek, AB topraklarına gelenlerin daha etkili bir şekilde tanımlanması sağlanacak.
Yetkililer bir kişinin güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadığını, kişinin şiddete başvurduğunu veya yasa dışı şekilde silahlandığını kaydedebilecek.
Toplanan parmak izleri ve yüz görüntüleri AB veri tabanına işlenecek. Tüm üye ülkeler bu veri tabanına erişebilecek. Böylece bir kişinin birden fazla AB ülkesinde sığınma başvurusunda bulunup bulunmadığı kontrol edilebilecek.
Düzensiz göçmenlere zorunlu güvenlik ve sağlık kontrolü
AB'ye yasa dışı yollardan girenler, 7 güne kadar kimlik tespiti, biyometrik veri toplama, sağlık ve güvenlik kontrollerini de içeren zorunlu bir giriş öncesi tarama prosedürüne tabi tutulacak.
Çocukların özel ihtiyaçları dikkate alınacak ve her üye devlet, temel haklara saygı gösterilmesini sağlayacak bağımsız bir izleme mekanizmasına sahip olacak.
AB ülkelerine geçen yıl yaklaşık 1 milyon sığınma başvurusu yapıldı. 2016 yılında yaşanan sığınmacı krizindeki başvuru sayısı 1,2 milyon civarındaydı.
Anlaşmanın bütün AB üye ülkelerinin parlamentolarında onaylanması gerekiyor. Buna yeterli süre tanımak için anlaşmanın yürürlüğe girme tarihi 2026 olarak belirlendi.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen anlaşmanın, göç ve sığınma sorununa Avrupa'nın etkili bir tepki vermesini sağlayacağını söyledi.
Von der Leyen, “Bu, kimin AB'ye gelip kalabileceğine kaçakçıların değil Avrupalıların karar vereceği anlamına geliyor. Bu, ihtiyacı olanların korunması anlamına geliyor” dedi.
Anlaşma konusunda Brüksel’den olumlu mesajlar gelirken, Yunanistan, İtalya, Malta ve İspanya gibi geçiş ülkelerinin kamuoyunun tedirgin olduğu belirtiliyor.
Avrupa medyasına göre, bu ülkeler, sınırlarından giren sığınmacılarla daha fazla uğraşmak zorunda kalacakları ve daha fazla sorumluluk üstlenecekleri endişesini taşıyor.
İnsan hakları kuruluşları da, yeni sığınma ve göç yasasının "insanlık dışı bir sisteme yol açacağı” uyarısında bulunuyor.
BBC TÜRKÇE