Avrupa Komisyonu, AB'deki derin ayrılıklara nasıl çözüm bulacak? Margaritis Schinas yanıtladı
İkiye bölünen AB, krediye mi, hibeye mi odaklanacak?
Peki, bu “yeni normallerimiz” neye benzeyecek?
Avrupalı yaşam tarzının teşvikinden sorumlu Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas, euronews'in Küresel Tartışmalar programına konuk oldu.
Efi Koutsokosta, euronews: Üye ülkelerin kademeli olarak sınırlarını açtığını ve kısıtlayıcı önlemleri kaldırdığını görüyoruz. Avrupa Komisyonu’nun bazı kesin önerilerde bulunduğunu biliyoruz ancak bunları nasıl uygulayacaklarına karar vermek üye ülkelere kalmış durumda. Burada çok fazla boşluk var. Bu dönemde, ekonomiyi normalleştirmek, Schengen sınırlarını açmak ve tabii ki turizm sezonunu başlatmak ne kadar güvenli?
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas: "Turizm ve seyahat önerilerimizi bir reçeteye bağlamadığımızı söylemekte haklısınız. Brüksel’den herkese uyacak bir tarihte, herkese uygun bir yaklaşım dikte etmenin Komisyon’un görevi olduğunu düşünmüyoruz. Turizm, seyahat ve konaklama bölgelerinin açılmasına gelince, alınacak her önlemin bizim yönergelerimize dayanması ve ayrımcı nitelikte olmaması gerektiğine ilişkin önerilerimizde oldukça açıktık.
Kendi iç sınırlarımızdaki mevcut kısıtlamalardan Schengen normaline dönmek yerine, tek pazarımızı bölen ve katılımcı olmayan üye devletlere karşı ayrımcılık yapan bir tür bölgesel mini-Schengenler oluşturmanın imkanı yok. Bu mümkün değil. Aksine, Komisyon tarafından da önerildiği üzere, benzer verilere sahip ülke ve bölgelerin, iç sınırlara yönelik kısıtlamaları, düzenli ve ayrımcı olmayan, her şeyden önce turistler ve seyahat edenler için güvenli bir şekilde kaldırırken bu ara yüzü kullanmaları mümkün."
İkiye bölünen AB, krediye mi, hibeye mi odaklanacak?
euronews: Bununla birlikte bu kriz kıtayı eşit bir şekilde vurmadı. Yani, şu an Kurtarma Fonu söz konusu olduğunda, kuzeyin en zengin ülkeleri kredilere odaklanmak isterken, küresel salgının daha ağır vurduğu güneyin en yoksul ülkeleri, hibelere odaklanmak istiyor. Zengin ülkelerin kredilerde ısrarcı olduğu bir durumda, nasıl bir dayanışmadan bahsediyoruz?
Margaritis Schinas: "Şu an Komisyon’un, bu denge eksikliğine hitap etmek için en iyi yol olduğunu düşündüğümüz, kurtarma girişimini önümüzdeki 10 gün içinde sonuçlandıracağı, çok önemli bir aşamadayız. Ve kurtarma girişimi, sizin de bahsettiğiniz bu kullanım eksikliklerini gidermek için kesin bir biçimde tasarlanmış bazı özelliklere sahip olacak. İlk olarak, boyutu. Büyük olması gerekecek. Sonra, bu üye devletleri ve ekonominin en çok acı çeken sektörlerini hedeflemeli. Birçok amaca yönelik para harcamak için doğru bir zamanda değiliz. Ve üçüncüsü, özellikle Güney ülkelerini borçlarını artırmak zorunda bırakmak tamamen haksızlık olacağı için, doğru bir hibe – kredi karışımına sahip olmalı."
'Masa Covid-19 girişimlerinden temizlendiğinde, göç anlaşması konuşulacak'
euronews: Başka bir büyük önceliğe geçelim, en azından daha önce öyleydi, göçten bahsediyorum. Şu an gündemde üst sıralarda değilmiş gibi gözüküyor ancak biliyoruz ki yeni bir göç anlaşması hazırlıyorsunuz. Ne zamana hazır olmasını beklemeliyiz?
Margaritis Schinas: "Masayı kurtarma planı gibi küresel salgına ilişkin girişimlerden temizlediğimizde, AB için en önemli konu AB Göç ve Sığınma Sözleşmesi olacaktır. Bu, Alman dönem başkanlığının çalışmaya mümkün olduğunda erken başlamasına izin verecek."
euronews: Bunu, Alman başkanlığından önce Haziran’da beklememiz mümkün mü?
Margaritis Schinas: "Gerçekten de bunun mantıklı bir beklenti olduğunu düşünüyorum çünkü söylediğiniz gibi Alman başkanlığı göreve Temmuz’da başlıyor ve bu teklifi erken bir aşamada masasında bulmasını çok isterim."
euronews: Bu teklif neleri içerecek?
Margaritis Schinas: "Bu anlaşmayı, üç katlı bir bina olarak hayal ediyoruz.
Buna göre, birinci katı, Avrupa’nın göçmen akışını yönetmek için önemli olan menşe ve transit ülkelerle sağlam ilişkiler kurulmasını sağlayacak, çok güçlü bir dış boyut olarak düşünüyoruz. Bu ülkelerin, vatandaşlarını orada tutmak ya da hayatlarını Akdeniz’de insan kaçakçılarının insafına bırakmaya zorlamak yerine, onlara fırsatlar sunması için koşullar yaratmalıyız.
İkinci kat, en son Evros’ta gördüğümüz gibi, dış sınırlarımızın ortak ve güçlü bir şekilde yönetilmesine odaklanacak. Avrupalılar ve Frontex’in, özellikle kriz zamanlarında, dış sınırlarımızı korumaya yardımcı olmak için çok hızlı bir şekilde harekete geçme imkanı var. Ve bunun sözleşmenin merkezi bir özelliği olacağını ümit ediyoruz.
Son olarak üçüncü ve muhtemelen en önemli kat elbette dayanışma ve yük paylaşımı olacaktır. Bunu yeni Dublin olarak adlandırabiliriz."
'Üye devletleri mülteci yükünü paylaşmaya ikna edeceğiz'
euronews: Peki, gelen mültecileri almayı ve yükü paylaşmayı daha önce reddeden üye devletleri buna nasıl zorlayacaksınız? Bu sefer onları nasıl ikna edebileceksiniz?
Margaritis Schinas: "Öncelikle, 'zorunda bırakma' kelimesini kullanmamama izin verin. Yıllardır Avrupa siyasetinin içindeyim ve her zaman 'mecbur bırakmak' yerine 'ikna etmek' ifadesini tercih ettim. Şimdi, haklısınız. Bu, 2016 yılında denendiğinde Avrupa başarılı olamadı. Bu sefer, muhtemelen daha iyi bir şansımız olduğunu düşünüyorum çünkü binanın birinci ve ikinci katları daha gelişmiş durumda. Sorumluluk unsurunun orada olduğuna, yani daha güçlü bir dış boyutunuz olduğuna ve sınırlarınızın kontrolünüz altında olduğuna ikna edebilirseniz, dayanışma talep edebilirsiniz. Böylece dayanışma isteme hakkına sahipsiniz. 2016’da ilk iki katın tam olarak geliştirilmemiş olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak, Avrupa bu kadar önemli bir konuda iki kez başarısız olamaz."
euronews: Avrupa Birliği bütçesi veya uyum fonlarını, şimdiye kadar bunu yapmayı reddeden üye ülkeleri ikna etmek için kullanacak mısınız?
Margaritis Schinas: "Bu ayrı bir tartışma. Deneyimlerimden yola çıkarak, bu zor dosyaların çapraz döllenmesinin yardımcı olacağını düşünmüyorum. Tekrar söylüyorum, bu kez daha iyi hazırlandık. Kolay olmayacak ama bence bu sefer iyimserlik için daha fazla sebep var."
Efi Koutsokosta / EURO NEWS