Avrupa Konseyi: "Türkiye ile Duvara Yaklaşıyoruz"

"Kavala kararı Türkiye düşmanlarını sevindirdi"

Avrupa Konseyi: "Türkiye ile Duvara Yaklaşıyoruz"


Avrupa Konseyi: "Türkiye ile Duvara Yaklaşıyoruz"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin üçüncü Gezi davasında, işadamı Osman Kavala ve yedi sanığı mahkum eden kararı, Avrupa Konseyi'nde yankı buldu.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric, "Osman Kavala kararından büyük üzüntü duydum. Maalesef Türkiye ile yavaş yavaş duvara yaklaşıyoruz" dedi. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç de, "Osman Kavala masumdur, muhalifleri susturmak isteyen bir hukuk sisteminin kurbanıdır ve derhal serbest bırakılmalıdır" diye konuştu. Fransız Dışişleri Bakanlığı da kararı kınayarak Kavala'nın "derhal serbest bırakılmasını" istedi.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric, "Osman Kavala kararından büyük üzüntü duydum. Maalesef Türkiye ile yavaş yavaş duvara yaklaşıyoruz" dedi. AK İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç de, "Osman Kavala masumdur, muhalifleri susturmak isteyen bir hukuk sisteminin kurbanıdır ve derhal serbest bırakılmalıdır" diye konuştu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen sekizinci duruşmasında tutuklu sanık Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'a ise 18'er yıl hapis cezası verilmesi, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde de (AKPM) gündeme geldi.

AKPM Genel Kurulu bahar toplantısında, oturumu yöneten AKPM Başkanı Tiny Kox, "İstanbul'da Osman Kavala hakkında dün alınan karardan dolayı büyük hayal kırıklığına uğradıklarını" belirtti.

Oturumun öğleden sonraki bölümünde AKPM milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Genel Sekreter Marija Pejcinovic Buric, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından başlatılan "ihlal prosedürü" çerçevesinde dosyanın AİHM gündeminde olduğunu belirtti. Avrupa Konseyi üyelerinin AİHM kararlarını uygulama zorunluluğunu hatırlatan Buric, "Osman Kavala 5 yıla yakındır içeride. Delil yok, mesnet yok. İtiraf edeyim, Osman Kavala'nın ömür boyu hapis cezası aldığını duyduğumda çok büyük bir hayal kırıklığı hşssettim. Türkiye'de mahkemeler 7'inci kez AİHM kararına saygı duyma şansını geri çevirdi. Kavala'nın serbest bırakılması yönündeki AİHM kararı kesinleştikten sonra, 2 kez Bakanlar Komitesi sert karar aldı ama sonuç vermedi. Bakanlar Komitesi Şubat ayında 'ihlal prosedürü' başlattı. Çünkü AİHM bu konuyu inceliyor. Bu konuda görüş belirtmedim. Bakanlar Komitesi AİHM'in yanıtını bekliyor. Bu kararı beklemeliyiz" dedi.

"Hala az da olsa umut var"

Genel Sekreter Buric, bu konuyu Türk yetkililerle her buluşmasında gündeme getirdiğini, en son Antalya'da Mart ayında Dışişleri yetkilleri ile de konuştuğunu ve "kararın uygulanması gerektiğini" söylediğini vurguladı. Buric, "AİHM'in ihlal prosedürüne ilişkin kararı henüz kesinleşmedi. Prosedürün devamını beklemek gerekiyor. Ancak bu sürecin sonunda maalesef yavaş yavaş Türkiye ile duvara yaklaşıyoruz. Tabi mahkeme kararını uygulamazlarsa. Hala az da olsa küçük bir umut var. Ama maalesef süreci beklememiz gerekiyor" diye konuştu.

"Osman Kavala masumdur"

Genel Kurul'da, 2021 İnsan Hakları raporunu sunan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç de, hükümetlerin, kendisiyle aynı görüşte olmayan kişilerin gösterilerine karşı, "giderek daha sabırsız ve sınırlayıcı davranma eğilimine girdiğini" belirten Mijatoviç, "Politik konularda kamuya açık görüş belirtmek giderek daha zor, daha sınırlı hale geliyor. Hükümetler bu görüşlere, sert polisiye tedbirlerle, yıldırma ile, suistimal edilen takip ve sorgu yöntemleriyle, yasaklarla, üstelik hukuk suistimal edilerek, yasalarla bu barışçı gösterileri yapanlara, insan hakları savunucularına, gazetecilere verilen cezaları arttırarak karşılık veriyor. Maalesef, Osman Kavala'nın durumu son derece üzücü bir şekilde bunu yansıtıyor" dedi.

Kavala'nın, "suç işlediğine dair hiçbir kanıt ya da dayanak olmadan, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını" kaydeden Mijatoviç, "Bu tavır, 2018 yılı Aralık ayında AİHM'in 'Kavala'nın serbest bırakılmasına' ilişkin kararına aykırı ve Bakanlar Komitesi'nin Kavala'nın serbest bırakılması çağrısını yanıtsız bırakan Türk yetkililerinin insan hakları ve hukuk devletini hiçe saydıklarının bir göstergesi.

Kavala masumdur, zaten 4 yıldır hapiste. Kavala ve diğerleri, insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler, yani asla cezaevinde olmaması gerekenleri susturmak isteyen bir hukuk siteminin kurbanıdır ve derhal serbest bırakılmalıdır" diye konuştu.

"Devam edeceğiz"

AKPM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin "Bu konuda ne yapacaksınız, biz nasıl katkı sunabiliriz?" sorularına ise Mijatoviç, 21. yüzyılda Avrupa'nın ortasında yaşananların üzücü olduğunu belirterek, "Elbette vazgeçmeyeceğiz. Kavala, Demirtaş, bunların hepsinin özgür kalabilmesi için çabalarımızı sürdüreceğiz. Ama bir sonra yapılması planlanan toplantıyı iptal ettik" yanıtını verdi.
Kavala konusunda Türk yetkililerle son derece yakın çalıştıklarını, defalarca Türkiye'ye gittiğini, Kavala'nın ailesi ve avukatlarıyla görüştüğünü, Konsey'in elindeki tüm yetkileri kullanarak AİHM kararının uygulanması yönünde çaba harcağını anlatan Dunja Mijatoviç, "Elimden gelen herşeyi yaptım. Ama başka çare yok, devam etmeliyiz. Kavala ve aynı durumda pek çok kişinin serbest bırakılması ve bu konudaki mantalitenin değişmesi için Türk yetkililerle çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Borrell: "AİHM kararı görmezden geliniyor"

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de, mahkeme kararı hakkında Twitter hesabından paylaştığı mesajda, "Osman Kavala'ya verilen müebbet hapis cezası ile diğer sanıklar için verilen ağır hapis cezaları aşırı sert bir tutumu gösteriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını görmezden geliyorlar. Temel hak ve özgürlüklere saygı göstermek, bugün her zamankinden daha önemli" dedi.

Fransa: "Derinden kınıyoruz"

Kararın ardından Fransa Dışişleri Bakanlığı da yazılı bir açıklama yaparak, "Osman Kavala hakkındaki kararı derinden kınadıklarını" bildirdi. Dışişleri Bakanlığı, açıklamada, Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal ederek dört buçuk yıldan fazla süredir Kavala'yı gözaltında tuttuğunu belirterek, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 10 Aralık 2019 tarihli kararı uyarınca Sayın Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması ve aleyhindeki tüm suçlamaların düşürülmesi için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine tam olarak uymasını bekliyoruz. Özellikle İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'ne uymasını talep ediyoruz. Fransa, insan haklarına, temel özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesine bağlılığını yineler" denildi.

İhlal prosedürü işlemde

VOA Türkçe'nin görüştüğü Konsey yetkilileri, Bakanlar Komitesi tarafından başlatılan "ihlal prosedürü" çerçevesinde, Kavala dosyasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sevkedildiğini, bu nedenle konuya ilişkin yorum yapılamayacağını, ancak "gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini" belirtti. AİHM'in Kavala dosyasını en erken Eylül ayında gündeme alması bekleniyor.

Dosyayı yakından izleyen Strazburg Üniversitesi öğretim görevlisi tarihçi-sosyolog Samim Akgönül ise, Kavala dosyasının "adeta bir inatlaşmaya" dönüştüğüne dikkat çekerek, "Karar çok çok üzücü. İnatlaşma tavrı, köklü bir devletin göstereceği bir tavır değil. Köklü bir devlete yakışmıyor. Emirlere itaat eden bir yargının kararı olduğu artık herkesçe biliniyor" dedi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, "teknik ve politik" olarak harekete geçerek ihlal vs. gibi ağır sonuçlardan çok "temsiliyetten mahrum bırakmak" gibi bir ara formül gündeme getirme şansına sahip olduğunu belirten Akgönül, "AİHM kararına rağmen alınan bu kararlar resmen bir restleşme anlamına geliyor. Ancak burası son derece hantal bir yapıda ve yavaş ilerliyor. Zaman çok değerli, fakat buranın da bir işleyişi var. Kavala hakkında iki ayrı dosya var. Birisi AİHM'e ihlal prosedürü çerçevesinde geri gönderildi biliyorsunuz. Oradan gelinen karar beklenir. Ancak bu arada tabii her an politik bir karar da alma şansları var. Ama mesela 'temsiliyetten mahrum bırakmak' gibi ayrıca bir karar alınabilir. Bu siyasi bir karar, yarın istesinler, böyle bir karar alabilirler. Ama böyle bir karar alınırsa, işe yarar mı, bunların etkisi olur mu, o başka bir konu" diye konuştu.

"Kavala kararı Türkiye düşmanlarını sevindirdi"

Türkiye-Fransa ve Türkiye-AB ilişkileri üzerine uzmanlaşan Institut du Bosphore Başkanı Bahadır Kaleağası, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşının ardından Avrupa'da yeni bir döneme girilirken, Türkiye'den gelen Osman Kavala ve Gezi kararlarının "olabilecek en olumsuz sinyali verdiğini" söyledi. Kaleağası, "Türkiye'nin ait olduğu Avrupa Konseyi ailesinden dışlanmasına kadar gidebilecek, Avrupa kamu hukuku ve özgürlükler hukuku alanında biraraya gelen, kendisinin kurucusu olduğu bir
kurumdan dışlanmasına, Türkiye'nin geri kalmasına gidecek kadar önemli bir konu. Dünyanın her yerinde, Türkiye'nin karşıtı, Türkiye'nin düşmanı, Türkiye'nin rakibi çevreler çok mutlu oldular. Umarız bir an önce bu yanlış düzelir" diye konuştu.

ARZU ÇAKIR / VOA