Avrupa Parlamentosu Türkiye raporunu kabul etti
Yargı bağımsızlığı konusundaki endişeler
Avrupa Parlamentosu Türkiye raporunu kabul etti
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunda AB'ye Bozkurtların "terör örgütleri" listesine alınması olasılığının incelenmesi çağrısında bulunulurken, Ankara'dan "Ermeni soykırımını" kabul etmesi istendi.
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) tavsiye kararı niteliğinde olan 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu, AP Genel Kurulu'nda 64'e karşı 480 üyenin oyuyla kabul edildi.
Raporda Avrupa Birliği'nden "Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya alması" istenirken, Ankara'ya da "Ermeni soykırımını" tanıması çağrısı yapıldı. Ayrıca, Bozkurtlar olarak adlandırılan Ülkücü hareketin Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeyasaklanmasının incelenmesi istendi.
AP'de kabul edilen Türkiye raporuna, Liberal grubun verdiği bir değişiklik önergesiyle "Ermeni soykırımını tanıma çağrısı" eklendi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisine mensup parlamenterlerin çoğunluğu oluşturduğu Liberal grubun önergesi, 193'e karşı 453 oyla kabul edildi.
Önerge ile rapora eklenen maddede, Avrupa Parlamentosu'nun 15 Nisan 2015 tarihli "soykırım" kararı hatırlatılıp, Ankara'dan, "Türk ve Ermeni halkları arasında gerçek anlamda barışmanın yolunu açacak şekilde Ermeni soykırımını tanıması" isteniyor. Türkiye, "Ermeni karşıtı nefret söylemi ve propagandadan kaçınmaya ve Ermeni kültürel mirasını koruma konusundaki yükümlülüklerine tam olarak saygı duymaya davet ediliyor."
"Ülkücü dernekler yasaklansın"
Avrupa Parlamentosu raporunda Ankara ile polemiğe neden olabilecek bir madde de yer aldı. Raporda, ilk kez Bozkurtlar olarak adlandırılan Ülkücü harekete ait derneklerin yasaklanmasının incelenmesi istendi.
"Irkçı ve aşırı sağcı" olarak tanımlanan Ülkücü hareketin "Sadece Türkiye değil aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde de kaygı verici şekilde ilerlediği" görüşü savunuldu. MHP ile yakınlığına vurgu yapılan hareketin "AB terör örgütleri listesine eklenmesi" ve AB içindeki örgütlenmesinin yasaklanması için inceleme başlatılması istendi. Konuyla ilgili paragrafta Ülkücü hareketin "özellikle Kürt, Ermeni veya Yunan kökenliler ve muhalif olarak gördükleri her şahıs için tehdit oluşturduğu" belirtilerek, etkilerine karşı konulması çağrısı yer alıyor.
Müzakerelerin askıya alınması çağrısı
Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda gerileme kaydettiği belirtilen raporda, Ankara'nın dış politikası "çatışmacı ve düşmanca" olarak tanımlandı.
Son yıllarda, Türk hükümetinin AB değerlerinden ve standartlarından giderek daha fazla uzaklaştığına işaret edilen raporda, ilişkilerin tarihsel olarak en düşük seviyeye indiğine dikkat çekilerek, özellikle hukukun üstünlüğü ilkesi ve temel haklara saygı konusunda duyulan endişe dile getirildi.
Raporda, Türkiye'nin mevcut olumsuz eğilimi tersine çevirmemesi durumunda Avrupa Komisyonu'nun katılım müzakerelerinin resmi olarak askıya alınmasını önermesi gerektiği ifade edildi.
Yargı bağımsızlığı konusundaki endişeler
Raporda AP milletvekillerinin Türkiye'deki kurumsal reformlardan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin "otoriter yapısından" endişe duydukları belirtildi. Yargı bağımsızlığının giderek zayıflamasından ve Cumhurbaşkanlığının giderek yoğun şekilde tüm iktidar gücünü elinde tutmasından duyulan kaygı dile getirildi.
AP milletvekillerinin ayrıca Ankara'yı tutuklu insan hakları savunucuları, gazetecileri, avukatları, akademisyenleri ve "hükümet tarafından asılsız suçlamalarla tutuklanan diğerlerini" serbest bırakmaya çağırdıkları kaydedildi.
Parlamenterlerin ayrıca Türkiye'nin Yunanistan ve Kıbrıs'a karşı "düşmanca dış politikasından" da şikayetçi oldukları belirtilen raporda, AB'nin öncelikleriyle sürekli çatışan Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ'la ilişkilerin de endişe verici boyutlarda olduğuna dikkat çekildi.
Sığınmacılara desteğe "evet"
Türkiye raporunda, AP üyesi parlamenterlerin Türkiye'nin bölgesinde istikrar için önemli bir ortak olduğu inancını yineledikleri ve AB'nin Türkiye ile gerçek ve etkili bir diyalog için devam eden diplomatik çabalarını takdir ettiklerine işaret edildi.
Raporda Türkiye'nin yaklaşık 3,6 milyonu Suriyeli, 4 milyon civarında sığınmacıya ev sahipliği yapmada önemli bir rol oynadığı ve Covid-19 pandemisinin bu krizi daha da zorlaştırdığı belirtildi.
Türkiye'nin bu yöndeki çabalarının övüldüğü raporda, AB'nin Suriyeli mültecilere ve Türkiye'de onları kabul edenlere gerekli desteğin sağlanmaya devam edilmesi istendi. Ancak, göçmenlerin ve sığınmacıların siyasi baskı ve şantaj için bir araç olarak kullanılmasının kabul edilemeyeceğine de vurgu yapıldı.
Son olarak raporda Türkiye'de hükümetin kontrolü dışında kalan az sayıda çoğulcu ve angaje sivil toplum kuruluşu bulunduğu belirtilerek, Komisyondan Türk sivil toplum örgütlerine mali destek sağlamaya devam etmesi istendi.
Ankara'dan rapora tepki geldi
AP'de kabul edilen Türkiye raporuna Ankara tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Raporu'nun "Kabul edilemez" olduğu vurgulandı.
Açıklamada, "Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkilerin, AB'ye üyelik perspektifi temelinde olumlu bir gündem çerçevesinde yeniden canlandırılmasına yönelik çaba harcandığı bir dönemde, tek taraflı ve nesnellikten uzak olan söz konusu tavsiye kararının kabul edilmesi mümkün değildir" denildi.
Dışişleri Bakanlığı raporda, insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, yönetim yapısı ve siyasi partilere ilişkin "gerçek dışı iddialara yer verildiğini" belirterek, "ülkemizin etkin, çözüm odaklı, insani ve girişimci dış politikasını tehdit olarak gören, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında tamamen haksız, yanlı Yunan ve Rum tezlerini yansıtan ve 1915 olaylarına ilişkin tek taraflı tutarsız Ermeni anlatılarına dayanan önyargılı bu yazımı reddediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, AB üyeliğinin Türkiye için stratejik bir hedef olduğuna da vurgu yapıldı. Ayrıca, Türkiye ile AB arasındaki mülteci mutabakatı kapsamında AB tarafının Türkiye'ye yönelik taahhütleri yerine getirmediği ifade edildi.
Deutsche Welle Türkçe