“Avrupalı makine imalatçısının gözü Türkiye’de olacak”

Makine sektörü Covid-19 krizini yönetmeye odaklandı

“Avrupalı makine imalatçısının gözü Türkiye’de olacak”




Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve teknoloji geliştirme bölgelerini etki altına alan Covid-19 salgınının küresel üretim ve ticarette neden olduğu aksaklıklardan en hızlı etkilenecek sektörün makine imalat sanayii olduğunu açıkladı. Tedarik zincirlerinin zaaflarıyla yüzleşmekte olan global markaların Çin’deki üretim yatırımlarının geleceğini tartışmaya virüsten çok önce başladıklarını belirten Karavelioğlu; “Son iki yıldır keskinleşen korumacı politikaların meydana getirdiği belirsizlikler, salgın hastalıklar karşısındaki çaresizlikle daha da pekişecektir. Üretimin Batı'ya doğru çekilip makine geliştiren ülkeler arasında daha dengeli bir şekilde paylaştırılacağı bir geçiş dönemine hazır olmalıyız.” dedi.

“Makine alt gruplarında dış ticaretin değer bazında yüzde 5 daralma riski var"

Çin'in küreselleşmiş makine imalatçılarının ana üretim üssü olduğunu vurgulayan Karavelioğlu şunları ifade etti:

“Çin dünya makine üretiminin üçte birini, toplam makine ihracatının ise beşte birini tek başına yapıyor. Yıllık 430 milyar dolara ulaşan makine ihracatının yüzde 50’sini AB ve ABD’ye paylaştırıyor, yüzde 25’ini ise Japonya, Kore, Singapur üzerinden dünyaya dağıtıyor. Bu kadar güçlü ve vazgeçilmez hale gelmiş olan Çin’in yatırım çekme ve büyüme konularındaki agresif stratejileri, makine sektörünün diğer merkez bölgelerini tedbir almaya zorluyordu.Covid-19 salgını bu süreci hızlandırdı.”

Çin makine imalat sanayiinde yaşanacak bir sıkıntının bütün dünyayı etkileyeceğini belirten Karavelioğlu, “Komponent ve ara-malı akışı daralmaya başladı. Fason imalatta ortaya çıkacak sorunlar, makinelerin menşe kazandığı ülkenin marka değerine de bağlı olarak dış ticaret rakamlarını 2-3 kat düşürebilir. Tahmin yapmak kolay değil fakat kriz kontrol altına alınamaz ve tam karantina uygulanan eyaletler artarsa makine alt dallarında farklılaşan, bazı grupların ihracatında değer bazında yüzde 5'e, miktar bazında yüzde 10'a kadar daralmalarla karşılaşabileceğimizi öngörerek pozisyon almaya çalışıyoruz. Yaşanan riski yönetmek için, atıl kapasitelerimizin yetmeyebileceği alanlarda ölçek büyütmek gerekeceğine inanıyoruz” dedi.

“Küresel sektöre entegrasyonumuz AB ve ABD üzerinden”

Salgından dolayı komponent, yarı mamul ve hammadde ihtiyacını Çin’den karşılayamayan makine imalatçılarının ciddi sıkıntılar yaşayacağının altını çizen Karavelioğlu şunları söyledi:

“Bir an önce virüsün tedavisinin bulunmasını ve daha fazla can kaybı yaşanmamasını temenni ediyoruz fakat işlerin de bütün dünyada devam etmesi gerekiyor. Makine sektöründeki herhangi bir sorun bütün sanayi dallarının sorunudur. Türkiye’nin makinecilerinin küresel sisteme entegrasyonunun Almanya ve ABD üzerinden olduğunu görüyoruz. Bu ana iki pazarımızdan başlayarak, tüm imkânlarımızla makine kullanıcılarının ihtiyaçlarına cevap vermek istiyoruz. Bu süreçte ciddi sorunlarla karşılaşacak olan Avrupalı makine imalatçılarının gözlerini Türkiye'ye dikmesinin beklenen bir gelişme olduğunu düşünüyoruz.”

“Coğrafya değiştirecek yatırımların yeni adresi olmalıyız”

Salgın krizinin küresel markaların doğrudan yatırım planlamalarında takvimi öne çekebileceğini belirten Karavelioğlu, “Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı firmalar, global ihtiyaçlarını ilk etapta ölçek artışıyla karşılamaya çalışacaklardır. Makine üretim yatırımlarının bir seneden kısa sürelerde yapılamayacağını ve tevsi projelerinin ağırlık kazanacağını düşünerek teşvik ve destek mekanizmaları geliştirmeliyiz. Orta vadede de yeni adres arayacak yatırımları Türkiye’ye çekmek konusunda aktif, istekli ve ısrarcı olmalıyız” dedi.

Yabancı sermaye çekmenin ilk şartının makine imalatçısına güven veren bir yatırım ortamı sağlamak olduğunu vurgulayan Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Yatırım ortamının cazip hale getirilmesi için kayıt dışıyla mücadele ile piyasa denetimi ve gözetiminde tavizsiz bir tutum sergilemeliyiz. Ölçek zaafımızı ortadan kaldırmak ve Ar-Ge faaliyetlerimizi sürdürülebilir kılmak için de bu elzemdir. Üretim üslerinin coğrafya değiştireceği virüs tedarik zincirlerini vurmadan önce de belliydi, geçiş dönemini iyi değerlendirebilirsek yeniden sanayileşme çabamız için çok önemli kazanımlar elde ederiz.”