Avrupa'ya da gösterelim
“Üyelik pazarlıkla değil özgürlükler ve hukuktaki gerilemeye son verilmesiyle gerçekleşecek”
Avrupa'ya da gösterelim
AP’nin Türkiye raporunda ‘demokratik gerileme artarak sürüyor’ denildi. AB’ye üyelik sürecinin devam edemeyeceği belirtildi. Rapora Ankara sert tepki gösterdi. Adalet Bakanı ‘Yaptığımız reformlar, insan hakları ve hukuktaki gelişmeler görmezden geliniyor’ dedi. Bakanın sözleri üzerine ‘Öyleyse bu reformları önce kamuoyuna sonra Avrupa’ya anlatın’ çağrıları yapıldı.
Avrupa Parlamentosu, 2022 Türkiye raporunu 18 ret, 152 çekimser oya karşı 264 ‘Evet’le kabul etti. Raporda ‘Türkiye’deki demokratik gerileme artarak devam ediyor’ denildi. ‘Hükümet tarafından köklü bir rota değişikliği yapılmadığı takdirde Türkiye’nin AB’ye katılım süreci devam edemez’ ifadesi kullanıldı. Raporu hazırlayan İspanyol raportör Nacho Sanchez Amor da “Üyelik pazarlıkla değil özgürlükler ve hukuktaki gerilemeye son verilmesiyle gerçekleşecek” dedi.
DIŞİŞLERİ: AVRUPALI PARLAMENTERLER POPÜLİZMİN ESİRİ OLDU
Ankara’nın sert tepkisi Dışişleri üzerinden geldi. ‘Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı rapor, AP’nin popülizmin esiri olduğunu gösteriyor’ denildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da “Türkiye’deki güncel reform çalışmaları, insan hakları ile hukukun üstünlüğündeki gelişmeler görmezden geliyor” dedi. Bu ifadeler hangi reformların yapıldığına ilişkin soru işaretlerine yol açtı. Avrupa’ya en iyi cevabın bu reformların masaya konmasıyla verilebileceği belirtildi.
Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye hakkında hazırlanan 2022 yılı raporunu kabul etti. Buna göre, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin “mevcut koşullar içinde” yeniden başlatılamayacağı belirtilirken AB’ye üyelik yerine daha “gerçekçi” bir çerçeve bulmaya yönelik sürecin başlatılması tavsiye edildi. AP’nin Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor’un hazırladığı 2022 Türkiye Raporu, AP Genel Kurulunda yapılan oylamada 18’e karşı 434 oyla kabul edildi. 152 milletvekili çekimser oy kullandı. Temel haklar, hukukun üstünlüğü gibi konularda eleştirilere yer verilen raporda, Türkiye’nin üyelik sürecine ilişkin perspektif ise işbirliği odaklı aktarıldı.
Türkiye ile üyelik müzakerelerini sonlandırmayı içeren değişiklik önergesi ise 460 oyla reddedildi, raporda yer almadı. 6 Şubat depremlerinden duyulan üzüntünün yinelendiği raporda, Avrupa Birliği’nin insani ihtiyaçların karşılanması ve yeniden yapılanma çabalarına destek vermeye devam etmesi gerektiğini belirtildi. Raporda Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşı kınaması ve Ukrayna’nın egemenliği ile toprak bütünlüğüne bağlılığından memnuniyetle söz edilirken, AB’nin Rusya’ya yönelik politikasıyla yüzde yüz uyum gösterme çağrısı yapıldı.
Raporda, “Türkiye’nin bağlılığı, eşzamanlı kararların yüzde 7’si gibi rekor düşük bir oranla tüm aday ülkeler arasında açık ara en düşük seviyeye ulaştı” denildi. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, “Türkiye’nin AB üyeliği, jeopolitik pazarlıklar sonucu değil, Türk yetkilileri ülkedeki temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğündeki gerilemeye son verilmesi için gerçek bir çaba içine girdiğinde gerçekleşecektir” diye konuştu.
Türkiye’deki demokratik gerilemenin geçen yıl boyunca devam ettiğine işaret edilen raporda, olumsuz gidişatın durmaktan ya da tersine çevrilmekten çok uzak olduğu vurgulandı. Raporda “Türkiye’de yargının bağımsız olmaması ve yargı sisteminin siyasete alet edilmesi” kınanarak “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tüm kararlarını tam olarak uygulaması” istendi.
Raporda, Türk toplumunun çoğunluğunun demokratik ve Avrupa yanlısı isteklerinin takdirle karşılandığı dile getirildi, bu kapsamda Türkiye’nin bağımsız sivil toplumuna yönelik desteğin sürdürülmesi ve artırılması taahhüdünde bulunuldu.
Türkiye’yi, İsveç’in NATO üyeliğini daha fazla gecikmeden onaylamaya çağıran raporda “Bir ülkenin NATO’ya katılım süreci, hiçbir şekilde başka bir ülkenin AB’ye katılım süreciyle ilişkilendirilemez” görüşüne yer verildi. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler çerçevesi dışındaki Rusya’ya yönelik yaptırımları desteklememesinin üzüntü verici olduğu kaydedildi. Türkiye’nin yaklaşık 4 milyon kişiyle, dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam etme çabalarından övgüyle söz edildi. Avrupa Parlementosu’nun, AB’nin Türkiye’deki mültecilere ve ev sahibi topluluklara finansman sağlamaya devam etmesini desteklemeye kararlı olduğunun altı çizildi.
Dışişleri Bakanlığı rapora “Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP’nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek AB’nin geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının bir yansımasıdır” ifadeleriyle tepki gösterdi. Bakanlık’tan yapılan açıklama “Bu rapor, maalesef AP üyelerinin gündelik popülist siyasetin esiri olduklarını, hem AB’ye hem bölgemize yönelik doğru stratejik yaklaşım geliştirmekten ne kadar uzak kaldıklarını da göstermektedir” sözleriyle devam etti. Bakanlığın açıklamasında Türkiye ile katılım müzakereleri yerine başka arayışlara girilmesinin “akıl dışı” bulunduğu kaydedildi ve açıklama şöyle devam etti: “Ayrıca AP’nin rapora dahil ettiği Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında belirli çevrelerin tek taraflı görüşlerini yansıtan, tarihi ve hukuki gerçekliklerden kopuk iddialarının, bizim için hiçbir hükmü bulunmamaktadır.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da AP’nin Türkiye raporunu “bir takım marjinal grupların propagandasını ihtiva eden” bir metin olarak tanımladı. Bakan Tunç, “Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı anlamındaki eleştirileri kabul etmemiz mümkün değil. Bu raporun bizde bir değeri yoktur” dedi. Tunç, şöyle konuştu: “2022 Türkiye raporundaki ifadeler, gerçekten Türkiye’nin hak etmediği sözler. Bu raporun bizce bir değeri yoktur. Biz milletimiz için, insanımızın refahı ve huzuru için, hukukun üstünlüğü doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz. Yargımız bağımsız bir şekilde süreçleri devam ettirecek. Dolayısıyla bizim için önemli olan milletimizin huzuru, milletimizin güvenliği, milletimizin yaşam hakkı. Hukukun üstünlüğüne inanan, hukuk devletini daha da tahkim eden reformlara devam edeceğiz. Onlar ne derse desin.”
AB’nin yürütme organı Avrupa Birliği Komisyonu’na tavsiye niteliğindeki Türkiye raporunun bağlayıcılığı bulunmuyor. Avrupa Parlamentosu’na göre “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokrasinin gerilemesi nedeniyle ”AB’ye katılım müzakereleri 2018’den bu yana fiilen durma noktasına geldi.
KARAR