“Avukatsız alınan ifadeyle hüküm kurulamaz”
“Dosya üzerinden inceleme yapılamaz”
Anayasa Mahkemesi (AYM) adil yargılanma hakkı çerçevesinde yapılan iki ayrı başvuruda, hak ihlalinin giderilmesi için yeniden yargılama kararı verdi.
2008 ve 2009 yıllarında ayrı davalardan mahkum edilen Ruşen Bayar ve Özgür Uyanık, polis merkezinde yanlarında avukat bulunmaksızın ve işkenceyle alınan ifadelerinin mahkumiyete gerekçe yapıldığı iddiasıyla itirazda bulunmuştu.
Bayar ve Uyanık’ın AYM’ye yaptıkları bireysel başvurularla ilgili gerekçeli kararlar bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı. Her iki başvuruda da hak ihlalinin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına hükmedildi. Ayrıca başvuruculara 20’şer bin lira manevi tazminat ödenecek.
Kendisini suçlamama ve susma hakları
Anayasa Mahkemesi Ruşen Bayar ile ilgili kararında, şüpheli veya sanığa sadece savunma hakkının tanınmasının yeterli olmadığını, bu hakkında Anayasa’nın 36. Maddesinde belirtildiği üzere avukat bulundurma hakkını da kapsadığını belirtti:
“Suç isnadı altındaki kişi, adil yargılanma hakkı kapsamında kendisini bizzat savunma veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma hakkına sahiptir.”
Özgür Uyanık kararında da bu hakkın ilke olarak, şüphelinin kolluk tarafından ilk kez sorgulanmasından itibaren sağlanması gerektiği ifade edildi:
“Şüpheliye kolluk tarafından ilk kez sorgulanmasından itibaren avukata erişim hakkı sağlanması, kendisini suçlamama ve susma hakları yanında genel olarak da adil yargılanma hakkının etkili bir koruma işlevi olması bakımından gereklidir. Çünkü bu aşamada elde edilen deliller, yargılama sırasında söz konusu suçun hangi çerçevede ele alınacağını belirlemektedir.”
AYM, şüphelilerin, ceza yargılamasının bu evresinde kendilerini savunmasız bir durumda bulabileceğinden hareketle, bu durumun ancak bir müdafinin hukuki yardımıyla gereği gibi telafi edilebileceğini belirtti.
“Dosya üzerinden inceleme yapılamaz”
Konuyla ilgili daha önceki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı dikkate alınmayarak dava, yeniden yargılama yapılmak yerine davanın dosya üzerinden karara bağlanmıştı.
AYM, bu usulün de hukuksuz olduğuna hükmetti:
“Başvurucunun soruşturma evresinde müdafii hazır bulunmaksızın elde edilen beyanları, mahkûmiyet hükmüne temel alınmıştır. Bu gibi durumlarda ilgili yargısal merciler, kabul edilen ihlalin özelliğini dikkate alarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket etmek zorundadır.
“Hâlbuki Mahkeme, dosya üzerinden bir inceleme yaparak yargılamanın yenilenmesi talebini reddetmiştir. Mahkeme, sanığın soruşturma evresindeki ikrarının karar gerekçesinden çıkarılmasına ve diğer delillerin atılı suçun sübut bulması için yeterli olduğuna karar vermiştir. Ancak AİHM tarafından verilen kayıttan düşme kararının yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde gereklerinin yerine getirilmesi için Mahkemece başvurucuya adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelere uygun bir biçimde savunma hakkı tanınarak yargılamanın yenilenmesi gerekir.”
Ne olmuştu?
Ruşen Bayar, kapatılan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 13 Şubat 2009 tarihli kararıyla “devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma” suçundan müebbet hapse mahkum edildi. Yargıtay kararı 27 Nisan 2010’da onadı.
Bayar onama kararının ardından AİHM’e başvurdu, “mahkemenin, mahkumiyet kararında müdafi olmaksızın polis tarafından alınan ifadelerinin kullanıldığını” belirtti.
AİHM, Rusen Bayer/Turkiye (B. No: 2525308, 19/2/2019) kararında, “başvurucunun kollukta müdafii hazır olmaksızın verdiği ifadelerin mahkumiyette delil olarak kullanılmasının yargılamanın adilliğini zedelediğine ve dolayısıyla Sözleşmenin 6. maddesinin (1) ve (3) numarali fıkralarının ihlal edildiğine karar verdi.
Ancak yerel mahkeme, Bayer’in bu karara dayanarak yaptığı yeniden yargılanma başvurusunu sadece dosya üzerinden inceleyerek aynı mahkumiyet kararına vardı. İtirazları reddedilen Bayer, AYM’ye bireysel başvuru yaptı.
Özgür Uyanık da kapatılan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 30 Nisan 2008 tarihli kararıyla “Anayasal düzeni zor yoluyla ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan müebbet hapis cezasına mahkum edildi. Karar, 6 Temmuz 2009’dki Yargıtay kararıyla kesinleşti.
Uyanık, AİHM’e başvurarak “ilk derece mahkemesi tarafından Sözleşmenin işkence yasağının düzenlendiği 3. Maddesine aykırı olarak alınan ifadelerinin mahkumiyetinde delil olarak kullanıldığını” iddia etti.
AİHM 28 Mayıs 2019 tarihli kararıyla “yeniden yargılama yapılmasının ihlalin giderimi için etkin bir çözüm için en uygun yol olacağına” hükmetti. Ancak bu davada da mahkeme yine dosya üzerinden yaptığı inceleme ile yine müebbet hapis kararını tekrarladı. Uyanık da yeniden yargılama yapılması için AYM’ye bireysel başvuru yaptı. (AS)
BİANET