Ayasofya'da Özal’dan prense: ‘Atsana bir imza’

Turgut Özal ile Suudi Veliaht Prensi arasındaki diyaloğu da esprili bir şekilde anlatıyor.

Ayasofya'da Özal’dan prense: ‘Atsana bir imza’


İki ayrı dönemde Ayasofya Müzesi’nin müdürlüğünü yapan Yücel’in anıları kitap oldu. Ünlü isimlere yer veren Yücel, kitapta dönemin başbakanı merhum Turgut Özal ile Suudi Veliaht Prensi arasındaki diyaloğu da esprili bir şekilde anlatıyor.

‘Özal dinliyor, karışmıyordu’

“Arabistan I. Yardımcısı ve Veliaht Prens Abdullah Abdülaziz, Başbakan Turgut Özal ile gelmiş ve kendilerini her zaman yaptığım gibi Ayasofya girişindeki kapıda karşılamıştım. Turgut Özal ilk defa Başbakan olarak Ayasofya’ya geliyordu. Veliahta, İngilizce olarak Ayasofya’yı gezdirirken Turgut Özal, Kralsöylediklerimi dinliyor ve konuya hiç karışmıyordu. Ayasofya’da bir saat kadar uzun süre kaldılar; Ayasofya’yı daha çok İslam ağırlıklı olarak anlatmıştım. Nihayet çıkış kapısına geldiğimizde müze personeli her zamanki gibi üzerinde müze anı defteri ve bir de kalem olan masayı hazırlamışlardı. Veliahta ‘İzlenimlerinizi yazarsanız bize onur verirsiniz’ gibisinden bir söz söylediğimde, Özal birden Türkçe olarak ‘Atsana şuraya bir imza’ demez mi? Bana bir saate yakın İngilizce anlattırmışlardı. Oysa Veliaht Türkçe biliyordu. Diplomasi kuralları bir anda bozulmuş, kendimizi tutamayarak gülmüştük. Sonradan öğrendim ki, Özal ile Veliaht İTÜ’de birlikte okumuşlar.”

‘Sanki 40 yıllık dost gibi’

“Ayasofya’ya gelen ve benim karşıladığım krallar arasında Ürdün Kralı Hüseyin, İspanya Kralı Juan Carlos, Malezya Kralı, Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem de yakın davranışlarıyla hafızamda yer etmiş kişilerdi. Alman Başbakanı Helmut Kohl’ün Ayasofya ziyareti belirli dakikalar içerisinde gerçekleşecekti. Oysa Ayasofya’dan etkilenmiş, teklifim üzerine multivizyonu izledikten sonra programını bir yana iterek Ayasofya’nın kafeteryasında uzun süre oturmuş, çay içmiş, sohbet etmiştik. 40 yıllık dost gibiydik.”

Kral George, Prenses Margaret

“Ayasofya’yı ziyaret eden yabancı devletlerin önde gelen kişilerinin yanı sıra bazı ünlü kadınlar da vardır. Bunların başında da İngiltere Kralı VI. George ile Kraliçe Elizabeth’in kızı, Kraliçe II. Elizabeth’in küçük kardeşi Prenses Margaret gelmektedir.”


“Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın İstanbul’a ne zaman geleceğini öğrendikten sonra kendisini arayarak; ‘Sayın Bakanım, Ayasofya’nın Osmanlı döneminde yapılmış mimari ve sanat tarihi yönünden en önemli bölümünü oluşturan türbelerin onarım ve düzenlenmesi tamamlandı, görmenizi isterim’ dedim. Bakanın özel kalem müdürü birkaç gün sonra beni arayarak Fikri Sağlar’ın geleceği gün ve saati bana bildirmişti. O gün açılış için ne gerekirse hazırladım, basına ve televizyona da el altından haber uçurarak, Bakan’ın Ayasofya türbelerini ziyarete açacağını duyurdum.

Bakan dediği saatte Ayasofya’ya geldiğinde beklemediği bir olayla karşılaşmıştı; karşısında büyük bir kalabalık ve basın vardı. Kendisine ‘Sayın Bakanım sizin Ayasofya’ya her nasılsa geleceğinizi öğrenmişler; hazır gelmişken türbeler bölümünü bir kez daha sizin elinizle ziyarete açalım.’ Bakan bir an düşündü; anladığım kadarıyla hükümetin programında türbe açmak diye bir şey yoktu. O anda konuya girerek ‘Türbeler bölümü tarihi yönü dışında mimari ve sanat tarihi olarak da çok değerlidir. Bakın bu konudaki bilgileri size yazılı olarak hazırlamıştım’ deyince Bakan güzel bir konuşma ile Türbeler bölümünü ziyarete açtı.

Gerçekten çok güzel bir açılış yaşamıştık; bütün televizyon kanalları ve basın bu açılıştan söz etmiş ve Bakanımız da bunlardan çok memnun kalmıştı. Ne var ki, her güzel şeyin ardından bir takım karşı düşünceli kişilerin çıkması doğaldır. Gazetelerden biri tenkit edecek bir şey bulamayınca şöyle bir başlık atmıştı; ‘Türbeleri ziyarete açan Bakan ve Müze müdürünün abdesti var mıydı?”

MİLLİYET