Ayasofya’nın ibadete açılması gündemde

İstanbul’un fethinin yıldönümünde Ayasofya’da Fetih Suresi okundu.

Ayasofya’nın ibadete açılması gündemde


Ayasofya’nın ibadete açılması gündemde

İstanbul’un fethinin yıldönümünde Ayasofya’da Fetih Suresi okundu.

Geçen yıl da Peygamberimizin doğum günü vesilesiyle Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunmuştu.

İstanbul’un fethinden sonra Fatih tarafından camiye çevrilen Ayasofya, 500 yıl cami olarak hizmet vermişti. Fethin sembolü olarak görülen Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan bir kararname ile müzeye çevrilmişti. Atatürk’ün Ayasofya’yı müzeye çevrilen kararnamenin altındaki imzasının farklı olması ise tartışmalara neden olmuştu.

Ayasofya’nın ibadete açılması gündemde

Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunması Yunanistan’da rahatsızlığa yol açmış, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Yunanistan’ı sert bir dille uyarmıştı.

Ayasofya’nın eskiden olduğu gibi camiye çevrilmesi konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan AK Parti MYK toplantısında da gündeme geldi. Ayasofya’nın cami olarak hizmet vermesi konusunda Fatih Sultan Mehmet’in vasiyetinin de bulunduğu hatırlatıldı. Ayasofya’nın ibadete açılması konusu daha önce gündeme geldiğinde “Önce diğer camileri dolduralım” diye yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kez “Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması konusunda bir çalışma yapın, getirin” dediği öğrenildi.

Erdoğan’ın, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması konusuna sıcak yaklaşmasında birkaç nedenin etkili olduğu söyleniyor.

* İstanbul’un fethinin 567’nci yıldönümü nedeniyle Ayasofya’da Fetih Suresi’nin okutulmasının her siyasi partiden vatandaşlarımız tarafından desteklenmesi.

* Yunanistan’ın, Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunmasına gösterdiği tepkinin verdiği rahatsızlık.

* Ayasofya’nın Türkiye Cumhuriyeti topraklarında olması nedeniyle hükümranlık haklarımıza karşı sergilenen bir tutumun kabul edilemez olduğunun gösterilmek istenmesi.

Muhafazakâr kesimde büyük bir heyecana yol açan Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması konusu, böylece gündeme girmiş oldu. Hukukçular, Ayasofya’nın müzeye dönüştürüldüğü kararnamenin iptal edilmesinin sorunu çözüp çözmeyeceğini tartışıyor.

MECLİS'TE YAŞANANLAR

Koronavirüs sonrası çalışmalara başlayan Meclis sert bir tartışmaya sahne oldu. Haklarında verilen hükümlerin kesinleşmesi üzerine CHP milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP milletvekilleri Musa Farisoğulları ve Leyla Güven’in milletvekillikleri düşürüldü.

Fezlekelerin okunması sırasında CHP ve HDP milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak, slogan atmak suretiyle tepki gösterdi. Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Sadi Bilgiç oturuma yarım saat ara vermese, her an büyük bir kavga patlak verebilirdi.

HDP milletvekilleri PKK’dan, Enis Berberoğlu ise MİT TIR’ları davasından dolayı hapis cezası aldı. Berberoğlu’nu MİT TIR’larıyla ilgili görüntüyü aldığına dair açıklamalarıyla Can Dündar yaktı.

Milletvekilliklerinin düşmesi için Meclis’te herhangi bir oylama yapılmadı. Anayasa’nın 84. maddesine göre kesinleşen mahkeme kararı okunarak milletvekillikleri düşürüldü.

Belli ki siyaset gergin bir döneme girdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, içinde yaşadığımız 20 Temmuz sivil darbe sürecinin sonucudur” diye tweet attı.

SÜREÇ KILIÇDAROĞLU’NUN MEYDAN OKUMASIYLA BAŞLAMIŞTI

Kılıçdaroğlu’nun tepkisini anlıyorum. Ama şunu da hatırlatmak zorundayım: Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına dair süreç Kılıçdaroğlu’nun çağrısı üzerine başlamıştı. CHP Lideri, grup konuşmalarında “Kaldırın dokunulmazlıkları, herkes gitsin mahkemelerin önünde hesabını versin. Bizim bir şeyden korkumuz yok” diye meydan okuyordu. Sürecin başlamasına neden olan çağrıyı ise 7 Mart 2016 tarihinde Çorum Uğurludağ Köy Dernekleri Platformu temsilcileriyle CHP Genel Merkezi’ndeki görüşmesi sırasında, “Sayın Davutoğlu’na bir çağrı yapıyorum, ben dahil bütün dokunulmazlık dosyalarını getirin Meclis’e, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıralım. Hepimiz gidelim, bağımsız yargının önünde hesabını verelim ve milletin önüne çıkalım” demişti.

DAVUTOĞLU ‘HODRİ MEYDAN’ DEMİŞTİ

O dönem AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olan Davutoğlu ise Kılıçdaroğlu’nun meydan okumasına “hodri meydan” diye karşılık vermişti. Davutoğlu, 17 Mart 2016 günü TESK’i ziyareti sırasında Kılıçdaroğlu’nun çağrısının sorulması üzerine “Gelin, madem ki meydan okudunuz, ben de ‘hodri meydan’ diyorum. 506 dokunulmazlık fezlekesini de Meclis’e getirmeye hazırız” demişti.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OYBİRLİĞİYLE YAPILDI

Bunun üzerine bir süre yöntem tartışması yapıldı. Sonunda 2 maddeden oluşan Anayasa değişikliğine gidildi. HDP hariç tüm partilerin ittifakıyla. Buna CHP de dahil. Görüşmelerde CHP milletvekilleri meydan okumalarını sürdürdüler. Zannettiler ki bu iş AK Parti ve HDP’yi zor durumda bırakacak. Sonuçta, 20 Mayıs 2016 tarihinde 376 milletvekilinin oylarıyla kabul edilen Anayasa değişikliği ile haklarında fezleke düzenlenmiş milletvekillerinin dokunulmazlığı topluca kaldırılıp, Meclis’e intikal eden fezlekeler mahkemelere gönderildi.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ SÖYLENTİSİ ÇIKTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’ya adım attığı anda kabine söylentileri de başladı. Sanki İstanbul’da olunca yapamıyor gibi. Öyle ki sosyal medyada birde korsan liste dolaştırıldı. Bakan olarak ismi geçen isimleri heyecanla arayıp tebrik kuyruğuna girenler oldu. Ama Cumhurbaşkanlığı’na yakın kaynaklar bunu doğrulamadı. Hatta hiç ciddiye bile almadılar. Zaten korsan liste de kısa bir süre sonra kayboldu. Kabine değişikliği söylentileri artık kabak tadı vermeye başladı. Gündeme gelmek isteyen gazetecilerin fantezisine dönüştü. Ama bu ihtimal tamamen ortadan kalktı mı? Hayır. Bunun zamanını ve şeklini sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyecek. Korsan listeler oluşturanlar değil.

ABDÜLKADİR SELVİ / HÜRRİYET