AYM, 28 Şubat davasında mahkum edilen üç eski generalin başvurusunu reddetti

“KUVVET KOMUTANLARININ YÜCE DİVAN’DA YARGILANMASI GEREKİR”

AYM, 28 Şubat davasında mahkum edilen üç eski generalin başvurusunu reddetti


AYM, 28 Şubat davasında mahkum edilen üç eski generalin başvurusunu reddetti

Anayasa Mahkemesi (AYM), 28 Şubat davasından mahkum edilen eski Orgeneral Ahmet Çörekçi, eski Orgeneral Çetin Doğan ve eski Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak’ın bireysel başvurularını reddetti. AYM Başkanı Zühtü Arslan, eski Hava Kuvvet Komutanı Ahmet Çörekçi hakkında verilen mahkumiyet kararında ‘kanuni hakim güvencesi' ilkesinin ihlal edilmediği yönündeki karara karşı oy kullandı. Arslan, karşı oy gerekçesinde, Çörekçi’nin Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini belirtti.

AYM, 28 Şubat davasından mahkum edilen eski Ahmet Çörekçi, Çetin Doğan, Cevat Temel Özkaynak’ın bireysel başvurularını karara bağladı.

AYM, Ahmet Çörekçi hakkında verilen mahkumiyet kararında ‘suçta ve cezada kanunilik’ ilkesinin ihlal edilmediğine, Hasan Tahsin Gökcan’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla; ‘kanuni hakim güvencesi’ ilkesinin ihlal edilmediğine Zühtü Arslan, Engin Yıldırım, Muammer Topal, Mehmet Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez’in karşı oyları ile oyçokluğuyla hükmetti.

AYM, Cevat Temel Özkaynak hakkında verilen mahkumiyet kararında ‘suçta ve cezada kanunilik’ ilkesinin ihlal edilmediğine, Hasan Tahsin Gökcan'ın kaşı oyu ile oyçokluğuyla; adil yargılanma hakkı kapsamında ‘hakkaniyete uygun yargılanma hakkının’ ihlal edilmediğine oybirliğiyle karar verdi.

AYM, Çetin Doğan hakkında verilen mahkumiyet kararında ‘suçta ve cezada kanunilik' ilkesinin ihlal edilmediğine, Hasan Tahsin Gökcan'ın karşı oyu ile oyçokluğuyla; adil yargılanma hakkı kapsamındaki ‘aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama’ ilkesinin ihlal edilmediğine oybirliğiyle; adil yargılanma hakkı kapsamındaki ‘hakkaniyete uygun yargılanma hakkının’ ihlal edilmediğine, Hasan Tahsin Gökcan'ın karşı oyu ile oyçokluğuyla hükmetti.

“KUVVET KOMUTANLARININ YÜCE DİVAN’DA YARGILANMASI GEREKİR”

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Çörekçi hakkındaki ‘kanuni hakim güvencesi' ilkesinin ihlal edilmediği yönündeki karara verdiği karşı oyun gerekçesinde şunları belirtti:

“Eski Hava Kuvvetleri Komutanı olan başvurucunun hakkındaki yargılamanın Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yapılması gerekirken ağır ceza mahkemesince görülüp sonuçlandırılması nedeniyle kanuni hakim güvencesinin ihlal edildiği iddiası, mahkememiz çoğunluğu tarafından yerinde görülmemiş ve söz konusu güvencenin ihlal edilmediğine hükmetmiştir.

2010 yılında Anayasa’nın 148. maddesine yapılan eklemeyle Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanmaları öngörülmüştür.

Somut olayda, ‘28 Şubat süreci’ olarak bilinen dönemde kuvvet komutanı olan başvurucu, 54. Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek suçuna iştirak etmekten dolayı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 147. maddesi gereğince cezalandırılmıştır. Derece mahkemesi, atılı suçun görevin sağladığı kolaylık, avantajla ve imkan kullanılarak işlendiği sabit ise de görev kapsamında işlendiğinin kabulünün mümkün olmadığını, zira hiçbir görevin hiç kimseye suç işleme hak ve ayrıcalığı vermeyeceğini belirterek, başvurucunun cezalandırıldığı suçun ‘görev suçu’ olmadığına karar vermiştir.

“GÖREV SUÇUNUN EN BELİRGİN ÖZELLİĞİ, SUÇ İŞLEYEN KİŞİNİN GÖREVİN KENDİSİNE SAĞLADIĞI GÜÇ, İMKAN VE NÜFUZ, AVANTAJDAN YARARLANMIŞ OLMASIDIR”

Görev suçunun tayininde tek başına bu yaklaşımın benimsenmesinin isabetli olmadığı açıktır. Kuşkusuz hiçbir görev, hiç kimseye suç işleme hakkı vermez. Bu durumda ‘görev suçundan’ bahsetmek de imkansız hale gelir. Hiçbir görev, hiçbir kamu görevlisine rüşvet almak, zimmetine para geçirmek, ihaleye fesat karıştırmak gibi fiillere cevaz vermez. Dahası, hiçbir görev, onu yerine getirenlere görevi kötüye kullanma hakkı ve ayrıcalığı tanımayacağından, görevi kötüye kullanma suçunun dahi görev suçu olarak kabul edilmesi mümkün olmayabilir. Tüm bu suçlar, görevin gereklerine aykırı olarak kamu görevlisinin kendisine tanınan yetki ve imkanlardan yararlanılarak işleyebildiği suçlardır. Bu durumda, görev suçunun, kamu görevlisinin o görevde bulunmasa işleyemeyeceği suç olduğu söylenebilir. Başka bir ifadeyle görev suçunun en belirgin özelliği, suç işleyen kişinin görevin kendisine sağladığı güç, imkan ve nüfuz, avantajdan yararlanmış olmasıdır.

Başvuruya konu somut olayda da başvurucuya atfedilen suç, onun kuvvet komutanı olarak görevinin sağladığı imkanlardan yararlanarak yapabileceği fiillere dayanmaktadır. Bu nedenle başvurucunun yargılandığı ve mahkum edildiği suçun göreviyle ilgili olmadığını söylemek mümkün değildir.

Anayasa’nın 36 ve 37. maddelerinde güvence altına alınan kanuni hakim güvencesi, hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılmamasını gerektirmektedir. Bu nedenle Yüce Divan’da yargılanması gereken bir kişinin Anayasa Mahkemesi’nin kararları dikkate alınmadan yapılan yorumlarla başka bir yargı merciinde yargılanması, kanunini hakim güvencesini ihlal edecektir.”

ANKA