AYM Başkanı Arslan’dan Bireysel Başvuru’nun 10. Yılında önemli açıklamalar
"AYM, İHLAL KARARI VERDİKTEN SONRA, AYNI MESELENİN TEKRAR TEKRAR BİREYSEL BAŞVURUYA KONU OLMAMASI GEREKİR"
AYM Başkanı Arslan’dan Bireysel Başvuru’nun 10. Yılında önemli açıklamalar
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Bireysel Başvurunun kabulünün 10. yılı dolayısıyla düzenlenen uluslararası konferansta konuştu. Arslan, bireysel başvurulara konu olan hak ihlalleriyle ilgili olarak asıl değerlendirmeyi, ihlal tespitlerini derece mahkemelerinin yapması gerektiğine değindi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Bireysel Başvurunun kabulünün 10. yılı dolayısıyla, İncek'teki yerleşkesinde uluslararası bir konferans düzenledi. Konferansta, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Anayasa Mahkemesi üyeleri, HSK Başkanvekili Mehmet Akif Ekinci, Yargıtay Genel Sekreteri Fevzi Yıldırım, HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç, Yargıtay daire başkanları ve üyeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) görevli Türk yargıç Saadet Yüksel, AİHM yetkilileri, Almanya, İspanya ve Macaristan'dan akademisyenler ile Asya Anayasa Mahkemeleri Birliği bünyesinde AYM'nin düzenlediği 10. Uluslararası Yaz Okulu programının 15 ülkeden gelen katılımcıları da yer aldı. Anayasa yargısının varlık sebebinin Anayasal adaleti sağlamak olduğunu belirten Arslan, Türkiye'de 10 yıl önce bugün "Bireysel Başvuru" sisteminin kabul edildiğine değindi.
"15 TEMMUZ 2016'DAKİ DARBE TEŞEBBÜSÜ SONRASINDA AYM'YE 100 BİNİ AŞAN KİTLESEL BAŞVURU YAPILMIŞTIR"
Bireysel başvurunun geride bıraktığı 10 yılının kolay geçmediğine değinen Arslan, "Bu süreçte 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe teşebbüsünün ardından olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmiş, AYM'ye 100 bini aşan kitlesel başvurular yapılmıştır. Doğrusu sadece OHAL döneminde değil, başlangıçtan itibaren, bireysel başvuruyu kabul eden diğer ülkelerle karşılaştırılamayacak derecede, bir başvuru yüküyle karşılaşılmıştır. Bu nedenle bireysel başvurunun 10 yıllık dönemini sağlıklı değerlendirebilmek için istatistiklere bakmamız gerekir. Çünkü en somut değerlendirmeleri rakamlar üzerinden yapabiliriz" diye konuştu.
"10 YILDA AYM'YE 450 BİN BİREYSEL BAŞVURU YAPILDI, 327 BİNİ KARARA BAĞLANDI"
Söz konusu rakamlara bakıldığında Anayasa Mahkemesinin önünde iki zorlu sınama olduğunu bildiren Arslan, bunlardan birinin iş yükü diğerinin ise AYM'nin 10 yıl boyunca oluşturduğu hak eksenli içtihat birikiminin sürdürülmesi olduğunu söyledi.
"SON İKİ YILDA YILLIK BAZDA ORTALAMA 45 BİN CİVARINDA KARAR VERDİK"
İş yükünün halledilmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin iki boyutlu çalıştığını kaydeden Arslan, "Bir taraftan baştan itibaren gerçekten çok etkili bir yargısal denetim sistemi kurulmuş durumda, bu işleyen ve sürekli revize edilen bir sistem. Bu sistem sayesinde son iki yılda yıllık bazda ortalama 45 bin civarında karar verdik. Bu gerçekten yüksek oranda başvurunun karara bağlanmasıydı. Bundan daha önemlisi AYM, önünde bulunan çok sayıda başvuruyu ilgilendiren ve daha ziyade yapısal, sistemik sorunlardan kaynaklanan başvurularda "pilot karar" usulünü uygulamaya başladı" diye konuştu.
"ASIL DEĞERLENDİRME, İHLAL TESPİTİ DERECE MAHKEMELERİNCE YAPILMALI"
Bireysel başvurunun mahiyetini, niteliğini, özellikle ikincillik boyutunu bütün kurumların çok iyi anlaması ve uygulaması gerektiğine vurgu yapan Arslan, "Bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Dolayısıyla, asıl değerlendirmeyi, ihlal tespitini yapması gereken derece mahkemeleridir. AYM, buralarda çözüm bulunamadığı taktirde devreye girmesi gereken ve bir hak ihlali varsa tespit edip tazminini öngören bir kurumdur" ifadelerini kullandı.
"AYM, İHLAL KARARI VERDİKTEN SONRA, AYNI MESELENİN TEKRAR TEKRAR BİREYSEL BAŞVURUYA KONU OLMAMASI GEREKİR"
Bireysel başvurunun objektif etkisinin çok iyi anlaşılması gerektiğini bildiren Arslan, şunları aktardı: "Bireysel başvurunun objektif etkisi dediğimizde Anayasa Mahkemesi herhangi bir mesele hakkında Anayasa'yı yorumlayıp ihlal kararı verdikten sonra, aynı meselenin tekrar tekrar bireysel başvuruya konu olmaması gerekir. Bu da ancak kamu makamlarının ve derece mahkemelerinin aynı meseleye ilişkin uygulamalarını ihlal kararında ifade edilen ilke ve esaslar doğrultusunda gerçekleştirmelerine bağlıdır. Bu yapılmadığında, aynı mahiyetteki uyuşmazlıklar yeni başvurulara konu olacak ve sürekli olarak Anayasa Mahkemesinin önüne taşınacaktır."
SABAH