AYM Başkanı ne diyor?

KUVVETLER AYRILIĞI

AYM Başkanı ne diyor?




Taha Akyol

Taha Akyol

AYM Başkanı ne diyor?

Bireysel başvurunun uygulanmaya başlandığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana AYM tarafından verilen toplam ihlal kararları içinde âdil yargılanma hakkı ihlali yaklaşık %77 ile birinci sıradadır… 2021 yılında yapılan 66 bin civarında başvurunun %73’ten fazlasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikâyeti bulunmaktadır.”

Bu vahim tablonun en yalın ifadesi, Türkiye’de hak ihlalinin en çok yargıda yapılmasıdır!

Prof. Arslan, “bu sayı ve oranlar bize adil yargılanma hakkı konusunda önemli bir meselemiz olduğunu söylüyor” diyerek ifade ediyor bu gerçeği.

HUKUK ÖĞRETİMİNDE KALİTE KAYBI

Aslında sürpriz değil: Bir, hukuk eğitiminde kalite kaybı… İki, yargı bağımsızlığının asgariye indirilmiş olması…

Her ilde bir üniversite popülizmiyle diplomalı işsizler yetiştirirken, 84 hukuk fakültesiyle de hukuk öğretiminin kalitesi düştü. İşte Adalet Bakanı Gül’ün sözleri:

Bir tane profesör, 8 tane yeni akademi dünyasına katılmış meslektaşımızın olduğu bir yerde hukuk fakültesi tabelasının asılması, o tabelanın altından geçmek gerçekten bizim için üzücüdür!”

Bakan hukuk okumak isteyen gençlere “derse giren kişiler hukukçu mu değil mi, kaç tane profesör, doçent var, buna bakın “ diye tavsiyede bulunuyor. (13 Şubat 2020)

Dahası, hukuk alanında doçentlik sınavının şartları üç defa değiştirilerek hukuk doktorası yapmış olma şartı kaldırıldı!.. Hukuk fakültelerine hukukçu olmayan dekanlar atanabiliyor. 2019 yılı itibarıyla hukuk fakültelerinden 19’unun dekanı ilahiyatçı profesörlerdir!

Türkiye’nin geleceği için kaygı yaratan bu vahim sorunlar hakkında Prof. Dr. Kemal Gözler’in “Türkiye Nereye Gidiyor?” adlı değerli eserini bütün okurlarıma önemle tavsiye ederim. (Ekin Kitabevi, 2. Baskı, s. 29-44 ve 271-322)

CB SİSTEMİNDE YARGI

Diğer vahim sorun, yargı bağımsızlığının, CB sisteminde asgariye düşmüş olmasıdır. Bu sistemde tamamen siyasi tercihle oluşan HSK, hoşa gitmeyen hakim ve savcıları oraya buraya atayarak adalete baskı yapıyor.

Hakimlere “coğrafi teminat” verilmesi, keyfi atamaları önleyerek bu sorunu bir ölçüde hafifletebilirdi, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı bunu taahhüt de etmişlerdi. (30 Mayıs 1919)

İki buçuk sene geçti, artık lafını bile etmiyorlar.

Halbuki Adalet Bakanı HSK başkanıdır, atamalara ilişkin bir prensip kararıyla kolayca çözülecek bir sorundur ama siyaset bağımsız yargı istemiyor.

Yargıtay Başkanları bile adli yıl konuşmalarında hakimlerin coğrafi teminatsızlık sorununu dile getirmiyor!

Hukukun eğitimi ve adaletin yönetimi böyle olunca, ‘adil yargılanma hakkı’ iyi bir durumda olabilir mi?

YATIRIM ÇAĞRILARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, haklı olarak, birçok konuşmasında yabancı sermayeyi ülkemize yatırıma davet ediyor. Uluslararası Yatırım Zirvesi’ndeki konuşmasında şöyle diyordu mesela:

Ülkemizde hukuk, demokrasi ve ekonomide yeni bir reform seferberliği başlattık…” (7 Aralık 2020)

Bu konuşmayı yaptığında, Naci Ağbal ve Lütfi Elvan göreve getirilmişti… Sonra politikanın nasıl değiştiğini biliyoruz. Yatırım da gelmiyor.

Zaten HSK bu yapıda kaldıkça yargı sorunu çözülemez.

Hukuk ve adalet sorunları “sizden bizden” melesi olamaz. Çözüm, yargının el değiştirmesi değil, bütün siyasi ellerin üstünde bağımsız ve tarafsız olmasıdır.

KUVVETLER AYRILIĞI

Hürriyetin de adaletin de ön şartı, “kuvvetler ayrılığı”dır. Prof. Zühtü Arslan’ın dediği gibi:

Yargı bağımsızlığını sağlamanın en önemli anayasal araçlarından biri hiç kuşkusuz güçler ayrılığı ilkesidir. Güçler ayrılığı düşüncesinin özü gücün sınırlandırılması ihtiyacıdır. Gücün hukukla sınırlandırılmadığı yerde temel hak ve özgürlükler tehlikededir. Montesquieu’nun ifade ettiği gibi, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin tek elde toplanması özgürlüğün sonu olur.” (27 Nisan 2015)

Adaletin de…

Yeni anayasadan bahsedenler arasında kimler “güçler ayrılığı” vurgusu yapıyor, kimler bu kavramı ağzına almıyor, buna dikkat etmeliyiz.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/aym-baskani-ne-diyor-1591816

TAHA AKYOL / KARAR