AYM Başkanı Zühtü Arslan kendi mahkemesindeki kararlardan haberdar mı?
Böyle bir hukuk katliamını AYM nasıl ıskaladı?
AYM Başkanı Zühtü Arslan kendi mahkemesindeki kararlardan haberdar mı?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Arslan, AYM’de “Mesleki Hayat Bağlamında Özel Hayata Saygı Hakkı” sempozyumunda konuştu.
Bağımsız ve tarafsız yargı vurgusu yapan AYM Başkanı Arslan, "Hukuk devletinde adaletin yegane adresi mahkemelerdir. Mahkemelerin adalet arayışına cevap veremediği, bağımsız ve tarafsız yargılama ilkelerine uygun bir şekilde uyuşmazlıklara çözüm üretemediği bir yerde hukuk dışı arayışların ortaya çıkması kaçınılmazdır" dedi.
Arslan, "Vesayet altındaki yargısal akıl adaleti tesis edemez. Fikri ve vicdanı hür olmayandan hâkim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hâkim olamaz. Hukuk devletinde, uzaktan kumandalı yargı da yargıç da düşünülemez" diye belirtti.
Özel hayatın gizliliği yönündeki tartışmaların birçok ülkede sürdüğüne değinen Arslan, George Orwell'in 1984 adlı romanından bahsetti. Arslan konuşmasının devamında, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması tartışmalarıyla ilgili, "Bu anlamda kamu görevinden çıkarma, mesleki hayat ile özel hayat arasındaki yakın ilişkiden dolayı sebep ve/veya sonuca dayalı olarak kişinin özel hayata saygı hakkına müdahale olarak nitelendirilebilmektedir" ifadelerini kullandı.
Bir hukuk adamından beklenen şekilde konuştu. Türk Milleti’nin gönlüne su serpti. Boğulmaktan kurtardı. Türkiye’de hukuk ölmemiş dedirtti.
Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır!
Ancak bir hususu kendilerine arz etmek isterim.
İzmir’de bir savcı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni manipüle ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tuzak kuruyor. Ukrayna’da sahte bir operasyon için alt yapı oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Devlet Başkanı’nı, Türk Milleti’nin gözbebeği MİT’i itibarsızlaştırıyor. Hem de dünya çapında görülecek ve bilinecek şekilde.
Hani Türkiye, FETÖ borsasını tartışıyor. AYM Başkanı'nın gündeminde de FETÖ Borsası var.
Gündem FETÖ Borsası olunca, bir soru sormak gerekiyor. Gazetecinin işi soru sormaktır…
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve devlete kumpas kuran savcı bu iş için kimden ne kadar para aldı?
Bu sorunun cevabını AYM Başkanı Sayın Zühtü Arslan’dan bekliyorum.
Sayın Başkan, "Benimle ne ilgisi var" demesin.
Savcı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Türkiye Cumhurbaşkanı’na, Türk Milleti’ne, MİT’e ve sıradan bir gazeteciye kumpas kuruyor.
Peki, Asliye Ceza’nın Hakimi hiçbir suç ve suç kanıtı olmadan nasıl tutuklama kararı veriyor?
Hem de Twitter'da “Şehit kızları böyle koşar babalarına” adlı fotoğrafı paylaştığımı gerekçe göstererek!
İşte o fotoğraf karesi:
Onu da geçelim.
Peki, Ağır Ceza Mahkemesi dosyada bir suç ve suç kanıtı olmadan uydurma bir iddianameyi nasıl kabul ediyor?
11 ay cezaevinde nasıl yatırıyor?
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, “Bu dosya ile sana ceza veremeyiz ama az bir ceza vermezsek bizim başımız belaya girecek” nasıl diyebiliyor?
Bunu dedikten sonra yurtdışına çıkış yasağını nasıl koyabiliyor?
Gelelim BAM’a…
BAM, Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını kaldırdıktan sonra davayı bir yıl neden uzatıyor?
BAM Savcısı mütalaa veriyor…
"Çok araştırdık bir suç ve suç kanıtı bulamadık. Bulamamamızın nedeni, suçlu olmamasından değil, bu şahsın kendisini çok iyi gizlemesinden" diyor.
BAM dosyayı gereksiz yere dört kez uzattıktan sonra, suç ve suç kanıtı yok ama hükmümüz bu diyor. Bir de dosya Yargıtay’dan dönene kadar yurtdışına çıkış yasağı koyuyor.
Yurtdışına çıkış yasağı kararı için BAM’daki bir başka daireye itiraz ediyoruz.
O da öncekinin verdiği kararı değiştirmiyor.
Dosya Yargıtay'a gidiyor!
Bu kadar hukuksuzluk karşısında elimizden bir şey gelmiyor. Çünkü, Sayın AYM Başkanı’nın dediği gibi;
"Vesayet altındaki yargısal akıl adaleti tesis edemez. Fikri ve vicdanı hür olmayandan hâkim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hâkim olamaz. Hukuk devletinde, uzaktan kumandalı yargı da yargıç da düşünülemez".
Biz de böyle düşünerek AYM’nin kapısını çalıyoruz. Adımız gibi eminiz, "AYM dosyayı hakkaniyetle inceleyecek ve hukukun namusunu kurtaracak" diyoruz.
AYM’den gelen cevap, Sayın AYM Başkanı’nın eleştirdiği gibi!
AYM dilekçeyi okumamış, incelememiş bile.
Uydurma bir yazı yazmış ve sonuna da “KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA” diyerek tüm hukuksuzlukların üstüne tüy dikmiş.
*
Sayın AYM Başkanı’ndan istirham ediyorum. Lütfen o dilekçeyi okusun. Dilekçede yer alan hak ihlallerini kendi gözüyle görsün!
Google’a benim adımı yazsın, çıkan yalan haberlerin ve emniyette zorla, tehditle çekilen fotoğrafların haber ajanslarına servis edilme hikayesini araştırsın.
----------------------
Masumiyet Karinesi:
"Masumiyet karinesi, Anayasa'nın 38. maddesinde, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
Sanık masumiyet karinesi gereği suçsuz sayıldığı için yargılama yapılmakta ve maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılmaktadır. Maddi gerçeğe ulaşmak için suç isnadı altında olan kişiden masum olduğunu ispat etmesi istenemez."
-----------------------------
Daha da önemlisi, bir savcının Türkiye Cumhuriyeti Devletini nasıl aşağıladığını, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı nasıl tuzağa düşürdüğünü kendisi görsün.
Savcının işbirlikçisi de kim, biliyor musunuz?
FETÖ’nün Ukrayna İmamı, FETÖ’nün Ahıska İmamı… Dosyada bu şahsın Kiev Büyükelçisi ile birlikte devlete ve millete nasıl kumpas kurduklarına dair itirafı var.
Sayın Başkan, benim yerimde olsa ne cevap verirdi?
Benim yerimde olsa ne yapardı?
Bu kadar sabırlı olabilir miydi?
AYM bile dalga geçer gibi cevap gönderiyor.
Hukuk yolları tükenmedi değil mi?
AİHM var!
Bir savcı, FETÖ’nün üst düzey yöneticileri ile işbirliği yapsın. Devleti ve Devlet Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı tuzağa düşürsün.
Ben de ömrümü adalet arayarak geçireyim!
Ukrayna’da şehir dışında ıssız bağ evinde ölüme terk edilen beşikteki Elif ve Ayşe bebekler de adaletin tecelli ederek babalarının eve dönmesini beklesin.
O bebekler üç yıldır babalarının eve dönmesini bekliyor.
Pandemi günlerinde, gözleri görmeyen anneleri ile birlikte aç, susuz ve çaresiz Türk Adaleti'nin babalarını kendilerine göndermesini bekliyor.
Yargıtay’a giden dosyaların en iyi şartlarda 5 - 6 yılda geri döneceği varsayılırsa, Elif ve Ayşe bebekler 10 – 11 yaşına geldiğinde babalarını görebilecek.
Sayın AYM Başkanı’nın kaç çocuğu var bilmiyorum.
Böyle bir hukuksuzluğu, hukuk katliamını AYM nasıl ıskaladı?
AYM’nin başında böylesine titiz bir başkan varken, AYM’nin; devlete kumpas kuran, FETÖ ile işbirliği yapan, masum insanları mağdur eden, FETÖ soruşturmalarını sulandıran, yargılamalara fesat karıştıran, FETÖ soruşturmalarını ilgisiz insanlara, FETÖ muhaliflerine, FETÖ ile üst düzeyde mahkemelik olanlara yönlendiren bir savcıyı görmemesine ne denilenilebilir?
*
*
AYM Başkanı kusura bakmasın!
Kendisini zor durumda bırakmak gibi bir amacım yok.
Utandırmak gibi bir planım da yok!
Sayın Başkan,
"Vesayet altındaki yargısal akıl adaleti tesis edemez. Fikri ve vicdanı hür olmayandan hâkim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hâkim olamaz. Hukuk devletinde, uzaktan kumandalı yargı da yargıç da düşünülemez" deyince hatırlatmak istedim.
Sürçü lisan ettiysem affımı isterim!
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
E-Mail: [email protected]