AYM Başkanı’ndan “Bakkal Rıza” örneği! O romanı hatırlattı
Bakkal Rıza karakterini örnek göstererek ilginç bir yorumda bulundu.
AYM Başkanı’ndan “Bakkal Rıza” örneği! O romanı hatırlattı
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, bireysel başvurularla ilgili olarak Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar adlı romanındaki Bakkal Rıza karakterini örnek göstererek ilginç bir yorumda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, AYM’ye bireysel başvurunun 11. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen konferansta konuştu. 11 yıl içinde 555 binin üzerinde başvuru yapıldığını belirten Arslan, dikkat çeken tespitlerde bulundu:
– Bireysel başvurunun sağladığı en önemli kazanımlarından biri, anayasanın insanımızın hayatına girmesi olmuştur. Sanırım bu duruma anayasanın toplumsallaşması diyebiliriz.
– Bireysel başvuruyla birlikte aslında bir anlamda Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar adlı romanında anlatılanlar gerçekleşmiştir. Romanda Bakkal Rıza'nın anayasaya duyduğu ilgiden bahsedilir: “Anlatıldığına göre, kendi küçük, hükmü büyük bir kitap varmış. Bütün işler oradan idare ediliyormuş. Bir insanın… haklarını veriyormuş.”
– Denebilir ki, bireysel başvurudan sonra anayasa sadece Bakkal Rıza'nın değil hemen herkesin ilgisini çekmeye başlamış, tüm bireylerin hayatına dahil olmuştur. Bu gelişme, bir yandan toplumun hak arama bilincinin güçlenmesini diğer yandan da Anayasa Mahkemesi'nin toplumun ve insanımızın hayatına dokunan bir mahkemeye dönüşmesini beraberinde getirmiştir.
İŞÇİ, ÇİFTÇİ, YEREL GAZETECİ, ÖĞRENCİ…
– 11 yıldır toplumun her kesiminden bireylerin muhtemel hak ihlalleri karşısında Anayasa Mahkemesi’ne başvurdukları görülmektedir. Bu başvurularda, haksız yere işinden edilen işçiden, tarlasına kamulaştırmasız el atılan çiftçiye, yazdığı yazıdan dolayı yaptırıma maruz kalan yerel gazeteciden gösteriye katılması nedeniyle okuldan uzaklaştırılan öğrenciye, hemen her meslek grubundan bireyler temel haklarının ihlal edildiğinden şikayet etmiştir.
– Yaşam hakkından ifade özgürlüğüne, mülkiyet hakkından din özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki tüm anayasal hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla çok sayıda başvuru yapılmıştır. Sözgelimi Sevim Hanım evlendikten sonra kızlık soyadını tek başına kullanamadığı, Tuğba Hanım ise başörtülü olarak duruşma salonunda avukatlık görevini yapamadığı için haklarının ihlal edildiğini ileri sürdüler.
YAPISAL SORUNLAR DA TESPİT EDİLDİ
– Binali Bey atık suların arıtım yapılmaksızın evinin yanındaki akarsuya dökülmesi, Ahmet Bey ve diğerleri ise taşınmazlarının kadastro çalışması sonucu üçüncü kişiler adına tescil edilmesi nedeniyle hak ihlali iddialarında bulundular. Anayasa Mahkemesi bu ve benzeri binlerce, hatta on binlerce başvuruda hak ihlali bularak başvurucuların mağduriyetlerini giderecek kararlar vermiştir. Mahkememiz bu kararlarda anayasal hak ve özgürlüklere ilişkin temel ilkeleri ortaya koymuş ve ihlale yol açan yapısal sorunları da tespit etmiştir.
– Geride bıraktığımız 11 yıl içinde 555 binin üzerinde başvuru yapılmıştır. Mahkememiz, bu başvurulardan 425 bin kadarını, yani yaklaşık yüzde 77'si karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin önünde hâlen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunmaktadır.
AİHM’NİN 46 ÜLKEDEN ALDIĞI BAŞVURUNUN İKİ KATI
– Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bugün itibariyle önünde 46 ülkeden 74 bin başvuru derdest halde. Anayasa Mahkemesi'nin önündeki başvuru neredeyse AİHM'in 46 ülkeden aldığı başvurunun iki katı kadar.
– Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir ihlal kararından sonra, ihlalin kaynağına göre yasama, idare veya mahkemelerin bir yandan somut ihlali ortadan kaldırmaya diğer yandan da benzeri yeni ihlallerin engellenmesine yönelik tedbirler alması hayati derecede önemlidir. Bu yapılmadığında, çözüme bağlanmış aynı anayasal meseleye ilişkin tüm uyuşmazlıkların tekrar tekrar Anayasa Mahkemesi'nin önüne taşınması söz konusu olmaktadır.
OĞUZ ATAY’IN İKİNCİ ESERİ
Oğuz Atay’ın kaleme aldığı “Tehlikeli Oyunlar”, 1973 yılında yayımlandı. Yazarın Tutunamayanlar'dan sonra ikinci eseri olarak kaleme aldığı Tehlikeli Oyunlar, bireyin toplum ve kendisi ile olan sorunlarını ele alıyor. Başkahramanın kişiliği bakımından Tutunamayanlar ile aynı düzlemde ilerleyen roman, bu yönüyle Atay'ın “anlaşılamama” kaygısını yeniden ve güçlü bir şekilde vurguluyor.
“KOCA ÜLKEYİ BU KİTAP ÇEKİP ÇEVİRİYORMUŞ”
AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın işaret ettiği bölüm, kitapta şöyle yer alıyor:
(…) Bazan çırak Süleyman da geliyor. Ellerini mavi önlüğünün içine saklar hep, fakir. Ceketi yoktur. Dükkân dükkân kokuyorsun, denir ona. Patronu konuşurken, Süleyman hep başka tarafa bakar. Bakkal Rıza, en çok, Anayasa ile ilgili. Anlatıldığına göre, kendi küçük, hükmü büyük bir kitap varmış. Bütün işler oradan idare ediliyormuş. Bir insanın birden bir yere gitmesi, oturup iki çift laf etmesi, şu radyoyu bile dinlemesi onun iznine bağlıymış. Ben böyle söyleyince Hikmet Ağabeyin kızıyor. Yok öyle değilmiş, iznine bağlı değilmiş, haklarını veriyormuş. Koca ülkeyi bu kitap çekip çeviriyormuş. Ben, eski yazıyla mı bu kitap? diye soracak oldum. Gene payladılar. (…)
SÖZCÜ