AYM üyelerinin soruşturulması bilmeceye dönüştü
15 üyeli AYM’de 9 üye incelenecek
AYM üyelerinin soruşturulması bilmeceye dönüştü: 15 üyeli AYM’de 9 üye incelenecek ancak Genel Kurul en az 10 üyeyle toplanıyor
Kanuna göre, AYM Başkanı, müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız, adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymama hakkına sahip. Ancak somut olayda suç duyurusunda bulunan Yargıtay. AYM Başkanı böyle bir durumda “işleme koymama” kararı verme yetkisine sahip olsa da bunun gerekçeleri yeni tartışmaları alevlendirecek
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı alması, açılacak soruşturmanın nasıl yürütüleceği konusunu gündeme getirdi. Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu’na göre, AYM üyeleri hakkındaki soruşturma, AYM Genel Kurulu’nun kararıyla alınıyor. Genel Kurul da 15 üyeli mahkemenin en az 10 üyesinin katılımıyla toplanabiliyor. Ancak Atalay hakkındaki karar 15 üyeli Genel Kurul’da 9 üyenin oyuyla verildi. Kanuna göre hakkında suç duyurusunda bulunulan üyeler, konuyla ilgili Genel Kurul oturumuna katılamıyor. Bu durumda en az 10 üyenin katılımıyla Genel Kurul’un nasıl toplanıp konuyu görüşebileceği belirsiz. AYM Başkanı’nın yapılan ihbarları işleme koymama yetkisi var ancak kanunda sadece delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetler için bu yetkisinin bulunduğu belirtiliyor. Başkan ve başkanvekillerinin suçlandığı bir durumda ne yapılacağı ise kanunda yer almıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay ile ilgili verdiği 25 Eylül tarihli kararda, toplam 14 üyenin imzası bulunuyor. Bu üyelerden 9’u, Atalay’ın haklarının ihlal edildiği ve tahliyesinin gerektiği yönünde oy kullandı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de bu üyelerin yetkilerini aştığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunma kararı aldı. Buna göre karara imza atan üyeler, AYM Başkanı Zühtü Aslan, başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya, üyeler Engin Yıldırım, Mehmet Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Kenan Yaşar, Selahaddin Menteş, Yusuf Şevki Hakyemez hakkında suç duyurusunda bulunulması bekleniyor.
Karara üyeler, Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı, İrfan Fidan, Muhterem İnce ise muhalif kaldı. Karar oturumuna üye Recai Akyel ise katılmadı.
Soruşturma usulü
Anayasa Mahkemesi üyelerinin soruşturulması usulü, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da düzenleniyor. Kanunun 16. maddesinde, AYM Başkan ve üyeleri hakkında, “görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçları, kişisel suçları ve disiplin eylemleri için soruşturma açılmasının Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun kararına bağlı” olduğu hükmü yer alıyor.
Kanuna göre, gelen ihbarın öncelikle somut delillere dayanıp dayanmadığı inceleniyor. Daha sonra AYM Başkanı “gereken hallerde” işi Genel Kurul’a götürmeden önce üyelerden birine ön inceleme yaptırabiliyor. Soruşturma açılmasına yer olup olmadığının belirlenmesi için gerekli incelemeyi yapmak üzere görevlendirilen üye, incelemesini tamamladıktan sonra, durumu bir raporla Başkana bildiriyor. Konu, başkan tarafından gündeme alınarak Genel Kurul’a sevk ediliyor.
İşlem yapılan üye görüşmeye katılamayacak
Ancak kanuna göre, hakkında işlem yapılan üyeler bu görüşmeye katılamıyor. Genel Kurul tarafından soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verildiği takdirde, karar ilgili üyeler ile ihbar ve şikâyette bulunanlara tebliğ ediliyor. Soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde ise Genel Kurul, üyeler arasından üç kişiyi Soruşturma Kurulunu oluşturmak üzere seçiyor. Kurul, savcılara tanınan bütün yetkilere sahip oluyor. Soruşturma Kurulu’nun, soruşturma ile ilgili yapılmasını istediği işlemler, mahallindeki yetkili adli makamlar tarafından derhâl yerine getiriliyor.
Başkanın da soruşturulanlardan biri olması durumunda ise Başkan tarafından yapılması gereken işlemler kıdemli başkanvekilince yürütülüyor. Soruşturma Kurulu, soruşturulan üyeler hakkında CMK ve diğer kanunlarda yer alan koruma tedbirlerinin alınması talebinde bulunursa, bu karar Genel Kurul tarafından veriliyor. Soruşturma Kurulu, soruşturmayı tamamladıktan sonra kamu davasının açılmasına gerek görmezse, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar veriyor. Kamu davası açılmasını gerekli görürse, düzenleyeceği iddianameyi ve dosyayı görevleriyle ilgili suçlarda Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne, kişisel suçlarda ise Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi olunmak üzere başkanlığa gönderiyor. Soruşturma Kurulunun vereceği kararlar taraflara tebliğ ediliyor.
Kararı kim verecek?
Ancak Atalay kararına 15 üyeli mahkemenin 14 üyesi katıldı ve 9’u ihlal yönünde oy kullandı. Bu durumda soruşturmayı kalan 6 üyeden üçünün yürütmesi gerekiyor. Ancak soruşturma kararı Genel Kurul’da verildiği ve Genel Kurul en az 10 üyeyle toplandığı ve hakkında ihbarda bulunulan üyelerin o oturuma katılma hakkı olmadığı için kararın nasıl verilebileceği belirsiz.
Başkan ortadan kaldırabilir ama…
Kanuna göre, AYM Başkanı, müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız, adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymama hakkına sahip. Ancak somut olayda suç duyurusunda bulunan Yargıtay. AYM Başkanı böyle bir durumda “işleme koymama” kararı verme yetkisine sahip olsa da bunun gerekçeleri yeni tartışmaları alevlendirecek. İşleme koyma kararı ise farklı bir krizin kapısını aralamış olacak.
Ne olmuştu? Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye işçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. AYM üyelerinin “denetlenememenin verdiği rahatlıkla” hareket ettikleri, anayasada yeri olmamasına rağmen “yasa koyucu ve süper temyiz mahkemesi” gibi davrandıkları ifade edildi. Atalay kararında üniversitelerde başörtüsü yasağı getiren eski bir karara atıf yaptıkları ve bunun da daire tarafından “ironik” bulunduğu vurgulandı. Yargıtay, bu nedenle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. TİP’ten milletvekili seçilmesinin ardından Atalay’ın tahliye talebini reddeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bu kararını yerinde bulmayan ve Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine karar veren AYM’yi tanımadı. T24 |