AYM, Yargıtay ve AİHM’in iş yükünü kim artırıyor?

“Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek”

AYM, Yargıtay ve AİHM’in iş yükünü kim artırıyor?




YUSUF İNAN YAZDI...

AYM, Yargıtay ve AİHM’in iş yükünü kim artırıyor?

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarcalı varken, bu konuda fikir beyan etmeye utanıyorum. Ancak her iki başkan da sorunun çözümü konusunda yanılıyor.

Esas sorun, ilk derece mahkemelerinin doğru çalışmaması.

İlk derece mahkemeleri doğru çalışsa, ne AYM'nin, ne de Yargıtay'ın iş yükü artar?

Hatta Türkiye, AİHM’de tazminat ödemek zorunda kalmaz.

Kendi yaşadığım olaylardan örnek vereceğim.

Bir savcı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tuzak kuruyor, devlet mekanizmasını yanıltıyor. Hiçbir suç ve suç kanıtı olmadan hukuka aykırı kırmızı bülten çıkarıyor.

Bu savcı FETÖ’ye alenen yardım ve yataklık yapıyor. FETÖ’ye milyon dolarlık mali kaynak aktarılmasını sağlıyor.

HSK bu savcının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kurduğu kumpasa, FETÖ’ye aktarılan milyon dolarlık mali kaynağa sessiz kalıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan, Türk Milleti’nin gözbebeği MİT, küresel anlamda itibarsızlaştırılıyor.

Ukrayna’da dalgalanan Türk bayrağı ve Başkan Erdoğan'ın fotoğrafları Erdoğan'ın kendisine indirtiliyor…

Bundan büyük ihanet olabilir mi?

HSK, bu savcı ile ilgili yapılan şikayetleri dikkate almadı!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan'ın onurunu ayaklar altına aldı…

Bu utancın vebali HSK’ya ait!

Biz gazetecilere değil.

Biz yazdık. Resmi müracaat da yaptık. HSK yapılan müracaatı görmezden geldi.

12 Temmuz 2018 tarihinden bu güne ailem ve çocuklarım Ukrayna’da, ben de Türkiye'deyim..

4 yıl 26 gündür / 1487 gündür evime, ailem gitmem engelleniyor.

Ortada suç yok!

Suç olacak bir kanıt da yok…

“Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek”

19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fatma Türker; “Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek” diyor…

AYM ve Yargıtay Başkanı sorunun çözümünü arıyorsa, çözüm basit. Çözüm, bu tür hakimlerin görevden alınmasıdır…

Yasaları alenen çiğneyen hakim ve savcılar terfi ediyor! 

Türk Milleti'ne çile çektiren hakim ve savcılar terfi ediyor.

Siyasi otoritenin arkasındaki halk desteğini eritmek için, hukuk ayaklar altına  alınıyor.

AYM'nin sistemi de maalesef doğru çalışmıyor. AYM’nin hiyerarşisinde de problem var.

Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin üzerinde söz sahibi bir kurum yok.

AYM dosyaları titizlikle incelemiyor.

HDP, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala olursa, dosyalar titizlikle inceleniyor, sıradan vatandaşların dosyaları “acil” bile olsa 3 ay 23 gün geçmesine rağmen işleme alınmıyor.

Türk ve Müslüman kızları Elif ve Ayşe Ukrayna’da savaşın içinde kaldı. AYM 115 gündür dosyayı eline bile almadı. Çocukların savaştan kurtarılması AYM’ye göre acil değil mi?

FOTO.  Ukrayna - Elif ve Ayşe İnan sığınakta... 03 Mart  2022 Ukrayna

AYM Başkanı Zühtü Arslan ve AYM Üyelerinin kendi çocukları Ukrayna’da savaşın içinde kalmış olsa, tatile giderler miydi?

Şüphesiz gitmezlerdi!

Çocuklar başkasının olunca, sesi çıkmayan cefakar Türk Milleti’nin olunca, tatile de giderler.

Bir ay içinde karara bağlamaları gereken dosyaları dört ayda ele bile almazlar…

Kim hesap soracak ki?

İşte bu nedenle sorunun ikinci ayağında AYM’nin kendisi var!

Bu dosya AYM’ye ikinci kez geliyor. AYM bir önceki başvuruyu incelemedi. "Kabul edilemezlik" dedi, geçiştirdi…

Dosya ikinci kez AYM’nin önüne geldi…

AYM Başkanı ve AYM Üyeleri kusura bakmasın. O başvurular bir emekli maaşına mal oluyor…

Bir AYM dilekçesi bir emekli maaşı kadar!

Türk Milleti’ne bu zulmü yapmaya hakkınız yok!

Lütfen buraya dikkat!

“Adli kontrol altında geçecek süre

MADDE 110/A- (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.

(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez" hükmü getirilmiştir.

7331 sayılı kanun ile eklenen bu maddeler 01.01.2022 tarihinde yürürlüğe gireceği de yürürlük maddeleri gereğince hüküm altına alınmış ve kanun yürürlüğe girmiştir.

İşte yasa!

İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi herkesin okuyabileceği bu yasayı okuyamıyor mu?

19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkememizin 03/07/2019 tarih, 2018/90 Esas ve 2019/223 Karar sayılı kararı ile Sanık Yusuf İnan hakkında CMK 109/3-a (Yurt Dışına Çıkamamak) şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, bu kararda düzeltme ve değişiklik yapılmasına YER OLMADIĞINA,  Dosyanın Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 268/2 maddesi uyarınca itirazen incelenmek üzere İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dosyada yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.07/07/2022

AYM Başkanı ve Yargıtay Başkanı lütfen sorunun kaynağını görsün!

Bir mahkeme, yasaları  alenen çiğnerse, AYM’nin de Yargıtay’ın da iş yükü artar…

Türk yargısı adalet dağıtamaz hale gelir.

Siyasi iktidara halk tabanından tepki oluşur.

Türk Milleti’nin devletine olan aidiyet duyguları zedelenir.

AİHM'in Deniz Yücel ve Nazlı Ilıcak Kararı!

9- Ayrıca, kamu oyundan da takip edildiği kadarı ile gazeteciler Deniz Yücel ve Nazlı Ilıcak tarafından AİHM nezdinde yapmış oldukları başvurularda, yazmış oldukları yazılar nedeni ile ifade ve düşünce özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmiş ve Türkiye devleti tarafından bu karara yapılan itiraz da reddedilmiş olmakla karar kesinleşmiştir.

Bu bağlamda, müvekkil ile aynı statüde bulunan ve yine müvekkil gibi yazdıkları yazılar nedeni ile yargılanan bu kişilerin yazdıkları yazıların düşünce ve ifade özgürlüğü içerisinde olduğu ve cezalandırılmalarının bir hak ihlali olduğu kararı verilmiştir.

Müvekkil de bir gazeteci olarak yazdığı yazılar nedeniyle cezalandırılamaz. Bu ifade ve düşünce özgürlüğünün ihlali anlamına gelecektir. Dolayısı ile Yargıtay tarafından müvekkil hakkında verilen cezaların bozulması durumu kuvvetle muhtemeldir. Aksi düşünülse dahi, AİHM tarafından bir ihlal kararı çıkacağı da aleni bir şekilde ortadadır.

Bu sebeple adli kontrol kararının devamı da ayrı bir ihlal oluşturacak olup hukuka aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. Yani, aslında AİHS'nin 5. Maddesinde düzenlenmiş olan güvenlik ve özgürlük ile ilgili hükümlerinin açık ihlali oluşacaktır.

10- Tüm yapılan bu açıklamalardan başka, müvekkil hakkında verilen ceza onanmış dahi olsa müvekkilin tutuklu kaldığı süre düşüldüğünde, müvekkilin cezasının infazı hakkında az bir süre kalmış olacaktır. Ancak müvekkil tahliye olduktan sonra 3 senedir yurt dışına çıkmama adli kontrol hükmü uygulanmakla, cezası da bu açıdan infazdan fazla sürmüştür. Buda ölçülülük ve orantılılık kuralına aykırılık teşkil etmektedir.

ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ İHLAL EDİLMİŞTİR...

11- Ancak, müvekkil hakkında verilen yurt dışına çıkmama kararı bir tedbir değil ceza mahiyeti almıştır. 4 seneden uzun bir süredir çocuklarını ve ailesini görememektedir. Çocuklarının babalarına ihtiyacı vardır. Bu sebeple yurt dışına çıkmama adli kontrolü bir tedbir değil artık ceza mahiyetini almış ve amacını aşarak ölçülülük ilkesini de ihlal etmiş bir durumdadır.

12- Diğer taraftan Türk Ceza Kanunun temel prensipleri arasında orantılılık ilkesi, Türk hukuk sistemi içerisinde yer bulan ve bu ilkenin sanık veya şüpheli açısından kişilere verilen bir hak olup, mahkemelerce ihlalin önlenmesi gerekmektedir.

Hiç var olmaması gereken bir dosya gereksiz yere var edilmiş… Cumhuriyet Savcısı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a kumpas kurmuş.

Ağır Ceza Mahkemesi, “Bu dosya ile sana ceza veremeyiz. Az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek” demiş.

AİHM'in Deniz Yücel ve Nazlı Ilıcak kararı ile dosya tamamen işlevsiz hale gelmiş.

Buna rağmen direnen mahkeme heyeti ne yapmaya çalışıyor?

AYM ve Yargıtay Başkanlarının bu sorunu ortadan kaldırması gerekiyor.

Bu sorunlar ortadan kalkarsa, AYM’nin de, Yargıtay'ın da, AİHM'in de iş yükü bir anda azalır.

Sorun ilk derece mahkemelerinde olsa da, esas sorunun büyüğü AYM ve Yargıtay’da!

AYM ve Yargıtay Deniz Yücel ve Nazlı Ilıcak kararı sonrasında bir ara karar vermiş olsaydı, yerel mahkemeler gereksiz olarak Türk Milleti’ne çile çektirmemiş olacaklardı…

Yargıtay neden bir ara karar vererek benzer dosyalara uygulanmasını sağlamıyor?

Sayın Başkanlar bilsinler ki, bulundukları makamlar çok hassas!

Adalet terazisi ellerinde!

Doğru tartarlarsa, Türkiye selamete kavuşur…

Duyarsız kalırlarsa, Türk Milleti devlete küser!

*

AYM'nin, "dostane çözüm" önerisi, ikinci Bölge Adliye Mahkemeleri fiyaskosundan başka bir şey değil.

AYM'nin  "dostane çözüm" önerisi, Türk Milleti'ne işkencenin bir kat daha artırılmasıdır...

Başka bir şey değil!

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]