AYM’de ‘partili üye’ tartışması

ETİK AÇIDAN…

AYM’de ‘partili üye’ tartışması




Taha Akyol

Taha Akyol

AYM’de ‘partili üye’ tartışması

Anayasa Mahkemesi’nin yeni üyesi Av. Kenan Yaşar, AK Parti’den üç defa milletvekilli adayı olmuş, AK Parti il başkanlığı yapmış. Meclis’te de iktidar blokunun oylarıyla seçildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi yetkisindeki atamalarda Ak Parti’den milletvekilliği yapmış bir hukukçuyu AYM’ye üye atamıştı, üyeliği devam ediyor.

Yine Erdoğan’ın atadığı AYM üyelerinden biri de Ak parti iktidarında Adalet Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı olarak çalışıyordu.

Bu tablonun yanında AYM kararlarında iki farklı çizgi de giderek belirginleşiyor: “Hak eksenli” yani hak ve hürriyetlere öncelik veren üyeler… Kamu otoritesinin yahut mahkemelerin takdir yetkisine öncelik veren üyeler…

Erdoğan’nın atadığı üyeler arttıkça bu ikinci eğilim güçlenmektedir.

Birçok örnekten sadece çok tipik bir tanesi: AYM’de, başkan Zühtü Arslan dahil, 7 üye Osman Kavala’nın tutukluğunun devam ettirilmesini hak ihlali saymış, ama 8 üye hak ihlali saymayarak tutukluğun devamını uygun bulmuştur. (29 Aralık 2020 günlü karar.)

Ben bir Hukuk Fakültesi’nde hoca olsam bu kararı öğrencilerime ders olarak okutur tartıştırırdım.

ETİK AÇIDAN…

Yeni üye Sayın Kenan Yaşar “muhafazakar Alevi” olduğunu, “hukukçu kimliğini” öncelikli tuttuğunu söylüyor. İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamada “iktidarın çoklu baro ve İstanbul Sözleşmesi’nde çekilme hamlelerine de karşı çıktığını” belirtiyor.

Ben peşinen hiçbir şey diyemem, AYM’de de hukukçu kimliğini ön planda tutmasını temenni ederek başarılar dilerim.

Sayın Yaşar, partili kimliği olduğu halde atanmasında hukuki ve etik sakınca görmüyor.

Evet, hukuki engel yok. Etik ise, anlayışa göre…

Bu noktada eski Barolar Birliği Başkanı merhum Av. Özdemir Özok’tan bahsetmek isterim. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, merhum Özok’u Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamış fakat CHP’li olduğunu belirten Özok “CHP’li oluşunun kendisini seçen Cumhurbaşkanı ile Yüksek Mahkeme’nin ‘tarafsızlığını ve saygınlığını tartışma konusu yapıp yıpratmaması” için görevi kabul etmeyeceğini açıklamıştı. (19 Temmuz 2003)

O zaman ben de Özok’un bu erdemli tavrı için “Cumhurbaşkanı’nın duymadığı bu kaygıyı Sayın Özok’un duyması elbette alkışlanacak bir kişilik ifadesidir” diye yazmıştım. (Milliyet, 20 Temmuz 2003)

Merhum Özok’la hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusunda CNN Türk’te mülakat yapmıştım.

Kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum.

BAŞKANLIK SİSTEMİNDE YARGI

Demokratik rejimlerde siyasi organlar anayasa mahkemelerine üye seçerken siyasi eğilimlerin etkili olması tabiidir. Fakat bizdeki durum gayri tabiidir.

Başkanlık sisteminde örnek olarak gösterilen Amerika’da, Yüksek Mahkeme üyeleri başkan tarafından atanır. Orada muhafazakar Cumhuriyetçi, liberal Demokrat eğilimler vardır. Fakat hem başkanlar çok defa hukukçu kalitesini gözetirler, hem başkan partizanlık yapsa bile, atama Senato’da Hukuk Komisyonu’nun süzgecinden geçer.

TV’den yayınlanan sorgulamada, atanacak kişinin bütün hayatı, mesleki kariyeri gözden geçirilir. Başkanlar kaliteli isim seçmek zorunda kalırlar.

1979’da Reagan’ın, 2005’te Bush’un, son olarak Trump’un Yüksek Mahkeme’ye atamaları Senatodan dönmüş, ancak daha kaliteli yeni atamalar Senato’dan kabul edilmiştir. Bunun son örneği Bush tarafından atanan saygın yargıç Gorsuch’tur.

Sarkozi’nin “soykırımı inkar suçu” yasasını, Fransız Anayasa Konseyi, kendisinin atadığı iki yargıç dahil, anayasa aykırı bularak iptal etmiştir.

CB SİSTEMİNDE

Bizde ise, Cumhurbaşkanının yargıya yaptığı atamalar bile hiçbir denetime tabi değildir. Bizdeki sistem “dengesiz ve denetimsiz”dir.

Bizdeki sistem Prof. Kemal Gözler’in belirttiği gibi “kuvvetler birliği” sistemidir; organlar elbette ayrı ama siyasi kuvvet sadece Cumhurbaşkanı’ndadır.

Cumhurbaşkanı’nın bütün atamaları Meclis denetimine tabi olmalıydı… Eğer Meclis AYM’ye ve HSK’ya üye seçecekte hem açık Komisyon Denetimi olmalıydı hem en çok oy alanlar iktidar blokuna bırakmamalı, kura çekilmeliydi.

Fakat CB sistemini yazan AK Partili ve MHP’li hukukçular kuvvetler ayrığını seçmediler, yetkileri “tek kişilik hükümet”te topladılar.

Sistem meselesi, hak ve hürriyetlerimizle, adalet ve adil yargılanma hakkı ile ne kadar yakından ilgili görüyorsunuz.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/aymde-partili-uye-tartismasi-1591931

TAHA AKYOL / KARAR