AYM'den AİHM'e: Biz daha iyi biliriz
‘TÜRK MAHKEMELERİ KANUNU YORUMLAMADA AİHM’E GÖRE DAHA İYİ KONUMDA’
Hakimlik görevini yürütürken gözaltına alınıp tutuklanan Yıldırım Turan'ın başvurusuyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını açıkladı. AYM kararın gerekçesinde, sık sık AİHM'e atıfta bulundu ancak, “Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM'e göre çok daha iyi konumdadır” ifadelerini kullandı.
DUVAR – Anayasa Mahkemesi (AYM) ilk kez verdiği tutuklu yargılanan bir hakimin hak ihlaline uğradığı yönündeki başvurusunu reddetti. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) iç hukukunu işaret ederek “Ben daha iyi bilirim” denildi. Kararı değerlendiren avukat Benan Molu “Anayasa Mahkemesi aslında bu kararda, AİHM’nin bu ilke ve yöntemlerine referans vererek, bu ilkeleri AİHM’e karşı kullanıyor ve ilk kez açıkça, ‘Bazı konuları ben AİHM’den daha iyi bilirim’ deyip istemediği konularda AİHM kararını uygulamayacağını söylüyor” dedi.
“AYM ilk kez bu kadar net AİHM içtihadını tanımadığını ifade ediyor. Üstüne üstlük çok çarpık gerekçelerle” diyen hukukçu Kerem Altıparmak “AYM’nin gerekçesi kabul edilirse AİHM’in hiçbir ulusal yasayı yasallık ilkesi açısından incelemesi mümkün olmaz” ifadelerini kullandı.
Kararı eleştiren anayasa hukukçusu Serkan Köybaşı da “Anayasa Mahkemesi, temel görevi Anayasa’yı ihlale karşı korumakken, açıkça madde 90/5’i uygulamayıp bizzat ihlal ediyor. Sonra ‘bu ülke neden hukuk devleti değil?’ Balık baştan koktuğu için olabilir mi?” değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRK MAHKEMELERİ KANUNU YORUMLAMADA AİHM’E GÖRE DAHA İYİ KONUMDA’
Hakim olarak görev yapan Yıldırım Turan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Turan, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Tahliye kararından sonra Turan, “Somut bir delil bulunmadan mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
AYM, Turan’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Mahkeme bu kararının gerekçesinde ilk kez AİHM’e, “Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM’e göre çok daha iyi konumdadır” ifadelerini kullandı.
Kararın gerekçeleri şöyle açıklandı: “AİHM’e göre Türk yargı makamlarının darbe teşebbüsünden sonra tutuklanan yargı mensupları hakkında ağır cezalık suçüstü hâlinin bulunduğu yönündeki değerlendirmeleri belirsiz niteliktedir. AİHM’in Türk hukukunda yargı mensupları hakkında soruşturma/kovuşturma yürütülmesi ve bu bağlamda tutuklama tedbirine başvurulmasına ilişkin usulleri düzenleyen kanun hükümlerine yönelik yorumu sonrasında konunun tekrar değerlendirilmesi gerekmekte.”
‘AİHM YARGI MENSUPLARIYLA İLGİLİ TESPİTİNİN SÖZLEŞME İLE İLGİSİ YOK’
Anayasa Mahkemesi gerekçesini açıklarken sık sık AİHM içtihatlarına uygun davrandığını da belirtti:
“AİHM’in Türk hukukundaki kanun hükümlerini yorumlayarak yargı mensuplarının tutuklanmalarının ulusal hukuka uygun olmadığı yönünde ulaştığı tespitin Sözleşme’nin yorumlanmasıyla ilgili olmadığının altı çizilmelidir. Esasen anılan tespit Türk hukukunun ne olduğuyla ilgili bir yargı içermektedir. Bu husus, konunun AİHM kararları sonrasında Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden incelenmesinin de temel nedenini oluşturmaktır. Bu itibarla başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Türk yargı organlarının ulusal hukuka ilişkin tespit ve değerlendirmelerinde AİHM’in Türk hukukuyla ilgili yaptığı yorumdan farklı bir sonuca ulaşması, AİHM kararlarının Türk hukuk sistemindeki yeri ve önemiyle çelişen bir durum olarak kabul edilmemeli.”
MOLU: AYM BU İLKELERİ AİHM’E KARŞI KULLANIYOR
Peki bu karar ne anlama geliyor? AYM ve AİHM’e bireysel başvuru hukuku üzerine çalışan avukat Benan Molu, bu kararın beraberinde birçok sorunun da kapısını açabileceğini söyledi.
“Bir uluslararası mahkeme olarak AİHM, 47 Avrupa Konseyi üyesi devletten gelen başvuruları inceliyor. Bu sebeple, özellikle son yıllarda sıklıkla hatırlattığı ‘ikincillik ilkesi’ gereği, bir ülkenin iç hukukunu, kanunlarını ve bunların nasıl yorumlanıp uygulanması gerektiğini en iyi o ülkenin yerel mahkemelerinin bilebileceğini söylüyor” diyen Molu, şöyle devam etti:
“Yine, bir uluslararası mahkeme olarak, özellikle ceza hukukuyla ilgili konularda geliştirdiği ‘otonom kavramlar’ yorum yöntemini kullanıyor. Anayasa Mahkemesi aslında bu kararda, AİHM’nin bu ilke ve yöntemlerine referans vererek, bu ilkeleri AİHM’e karşı kullanıyor ve ilk kez açıkça, ‘Bazı konuları ben AİHM’den daha iyi bilirim’ deyip istemediği konularda AİHM kararını uygulamayacağını söylüyor. Üstelik bu ‘bazı konuların’ hangi konular olacağı da belirsiz.”
AİHM’in Alparslan Altan ve Hakan Baş hakkındaki kararlarını hatırlatan Molu, “Biri Anayasa Mahkemesi üyesi olan iki hakimin FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla tutuklanmalarının Sözleşme’ye aykırı olduğuna karar vermişti. Gerekçesi de tutuklama kararında hakimler için tanınan usuli güvencelerin sağlanmamasıydı. Bu kararlarda özellikle hakimlerin darbe girişiminden sonra suçüstü hali olmadan ve tutuklandıkları anda somut delil olmadan tutuklanmaları ihlal sebebi olarak gösterilmişti” dedi.
‘RUSYA, AYNI GEREKÇEYLE AİHM KARARLARINI UYGULAMIYOR’
AYM’nin AİHM’e kararları doğrultusunda karar vermeyi reddettiğini belirten Benan Molu, “Şimdi Anayasa Mahkemesi, daha önce hiçbir kararında böyle bir değerlendirme yapmamış olmasına rağmen, ‘suçüstü halin’ ne anlama geleceğini AİHM’den daha iyi bildiğini söyleyerek, AİHM’in bu konudaki kararı doğrultusunda bir karar vermeyi reddettiğini söylüyor” diye konuştu.
Molu, iç hukukla ilgili Rusya’dan da bir örnek vererek şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarının bağlayıcılığını tartışmaya açmadığını ısrarla vurguluyor ama bu şu yüzden çok korkutucu ve çok riskli. Geçtiğimiz yıllarda Rusya, hangi AİHM kararlarının uygulanıp hangilerinin uygulanmayacağı konusunda Anayasa Mahkemesi’ne yetki veren bir kanun çıkarttı ve Rusya Anayasa Mahkemesi, özellikle siyasi davalarda AİHM’in kararlarını ‘ben yerel mahkeme olarak bu konuyu senden iyi bilirim’ diyerek uygulamıyor.”
‘AYM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI AÇISINDAN DA RİSK DOĞURUYOR’
AİHM’in eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş adamı Osman Kavala hakkında tahliye edilmeleri kararları çıktığını hatırlatan Molu, “İki kararda da siyasi sebeplerle tutuklanma olduğu tespiti yapıldı. Ancak sonrasında başka soruşturmalar ve davalar öne sürülerek tahliyeler imkansız hale geldi ve aylardır uygulanmayan iki AİHM kararıyla karşı karşıyayız. Kaldı ki, Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarından sonra dört yerel mahkeme ‘Anayasa Mahkemesi benim yerime karar veremez’ diyerek Anayasa Mahkemesi kararına uymaya açıkça direnmişti. Anayasa Mahkemesi’nin bu içtihadı, kendi kararlarının bağlayıcılığı açısından da bir risk doğuruyor” dedi.
ALTIPARMAK: GEREKÇE KABUL EDİLİRSE HİÇBİR ULUSAL YASA İNCELENEMEZ
Twitter hesabından kararı değerlendiren hukukçu Kerem Altıparmak, kararın gerekçelerini “çarpık” olarak nitelendirdi. Kararın Rusya Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla benzer olduğunu belirten Altıparmak, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“AYM ilk kez bu kadar net AİHM içtihadını tanımadığını ifade ediyor. Üstüne üstlük çok çarpık gerekçelerle. AYM’nin gerekçesi kabul edilirse AİHM’in hiçbir ulusal yasayı yasallık ilkesi açısından incelemesi mümkün olmaz. Bugün AYM’nin AİHM kararını uygulamama konusundaki kararı Rusya’nın 2015 Aralık’ta çıkardığı yasaya ve daha sonra Rusya AYM’sinin uygulamama kararlarına benziyor. Ama önemli bir fark var. AYM, hangi AİHM kararlarının uygulanamaz olduğuna hangi yasa kuralına göre karar veriyor?”
KÖYBAŞI: ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA’YI İHLAL EDİYOR
Anayasa hukukçusu Serkan Köybaşı da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Anayasa Mahkemesi, temel görevi Anayasa’yı ihlale karşı korumakken, açıkça madde 90/5’i uygulamayıp bizzat ihlal ediyor. Sonra ‘bu ülke neden hukuk devleti değil?’ Balık baştan koktuğu için olabilir mi? Sadece soruyorum” dedi.