AYM’den HSK’ya “gereğini yapın” mesajı...

HSK görevini yerine getirmek için neyi bekliyor?

AYM’den HSK’ya “gereğini yapın” mesajı...


AYM’den HSK’ya “gereğini yapın” mesajı...

ELİF ÇAKIR YAZDI

Anayasa Mahkemesi ve HSK tarihinde bir ilk yaşandı: Anayasa Mahkemesi verdiği kararın bir örneğini Hakimler ve Savcılar Kurulu’na da gönderdi.

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez “ihlal kararı” veren Anayasa Mahkemesi, ikinci kez verdiği “tahliye” kararının gerekçesini açıkladı. Karar Resmî Gazetede yayımlandı.

AYM’nin gerekçeli kararındaki dikkat çekici husus, Can Atalay kararının bir örneğinin “bilgi için ve ilgileri nedeniyle” ibaresiyle Hakimler ve Savcılar Kurulu’na da gönderilmesidir.

Bu normal bir prosedür değil. Çünkü AYM verdiği kararların örneğini geleneksel olarak ilgili mahkemeye ve Adalet Bakanlığı’na gönderiyordu.

Bireysel Başvurularda başvurucu bir milletvekili olduğunda karar örneği “ilgileri ve bilgileri nedeniyle” ilgili mahkemeye, Adalet Bakanlığına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderiliyor.

Peki Anayasa Mahkemesi’nin bu defa karar örneğini Hakimler ve Savcılar Kuruluna göndermesi ne anlama geliyor?

Nazik bir şekilde suç duyurusunda bulunuyor Anayasa Mahkemesi, bunun başka bir anlamı yok. HSK da “AYM kararı bize bağlamaz” diyebilir mi?!

***

Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararının uygulanmaması nedeniyle “bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğini” belirten AYM, Anayasa’nın 153. Maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcı olduğu ve bunun herhangi bir istisnasının olmayacağı,

anayasal hükümlere uyulmamasının ise idari, cezai ve hukuki sorumluluk doğuracağı uyarısında bulunuyor:

“Bu ilke uyarınca mahkemeler ve kamu gücünü kullanan diğer organlar, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaktan ve gereğini yerine getirmekten hiçbir şekilde kaçınamaz. Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunan mahkemelerin ve kumu gücünü kullanan diğer organların, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez. Dolayısıyla bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluk doğuracağı açıktır.” (68. Paragraf)

AYM Enis Berberoğlu hakkındaki “ihlal” kararını uygulamayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de bu uyarıyı yapmıştı ama karar örneğini HSK’ya göndermemişti. İlk derece mahkemeyi uyarmakla yetinmişti.

***

AYM, ilk ihlal kararını uygulamayıp “ben yetkili değilim” diyerek dosyayı Yargıtay’a gönderen 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin işlediği hukuk ihlalini 70. Paragrafta şöyle anlatıyor:

“Anayasa ve kanunlar Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirme yükümlülüğü altında olan kamu makamlarına ve somut olayda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine dosyayı farklı bir yargı merciine gönderme yetkisi vermediği gibi herhangi bir yargısal makama Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışma yetkisi de vermemektedir. Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, ihlalin ve sonuçlarınınortadan kaldırılması için hükmettiği yapılması gerekenleri kapsadığı gibi ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak merciin belirlenmesini de kapsar (bkz. § 46/vi).”

AYM, bu durumun Anayasa’nın 153. Maddesiyle açıkça çeliştiğini, yine ihlal kararından sonra, yeniden yargılamaya başlamayan, mahkumiyet hükmünün infazını durdurmayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Can Atalay’ın seçilmiş bir milletvekili olarak yasama faaliyetine katılamadığını, bu durumun ise Anayasa’nın 67. maddesiyle çeliştiğini söylüyor.

Diyor ki, ihlal kararını uygulamayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa’nın 67. Ve 83. Maddelerini ihlal etmiştir.

13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı Yargıtay’a göndererek Anayasa’nın 36. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı” kuralından doğan mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiştir.

Yeniden yargılama dosyası görevi ve yetkisi olmayan bir mahkemenin yani Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin dosya hakkında karar vermesi Anayasa’nın 142. ve 37. maddesinde yer alan “tabii hakim” ilkesine aykırıdır.

Anayasal yetkilerini aşarak dosyaya bakan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin önüne kendi geçmiş kararlarından örnekleri teker teker zikrederek ortaya koyan Anayasa Mahkemesi yargıçları, tahliye kararına Yargıtay’ın uymaması hakkında ise “Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir” ifadesini kullanmış.

***

AYM’nin gönderdiği karar örneğini okuyan HSK ne yapacak? Sonuçta dosyayı okuyacak. 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin yaptığı hukuk ihlallerini, Anayasa’ya aykırılıklarını görecek.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum deme ihtimali hukuken mümkün değil.

Yargıtay yargıçlarının üzerinde HSK’nın bir etkisi yok. Yargıtay’ın amiri durumundaki bir kurum değil ama ilk derece mahkemelerden sorumlu bir kurum. İlk derece mahkemelerin idari kurumudur HSK.

Bakalım anayasanın hükümlerini gözardı eden, Anayasa’da AYM kararlarının bağlayıcı olduğu açıkça belirtilmesine rağmen Anayasa’nın hükümlerini yok sayan hakimleri hakkında cezai ve disiplin soruşturması başlatacak mı?

Soru şu:
HSK’nın bu soruşturmayı başlatması için hiçbir dilekçeye, suç duyurusuna ihtiyacı yok, olan biteni görmüyor mu?
Görüyor.
HSK görevini yerine getirmek için neyi bekliyor?

***

AYM’nin ikinci kez verdiği “ihlal kararı” üzerine kaleme aldığım 22 Aralık 2023 tarihli “Can Atalay hemen tahliye” başlıklı yazımda sormuştum: “Şimdi ne olacak, film yeniden başa mı saracak, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ikinci kez ‘hak ihlali benden kaynaklanmıyor, muhatap Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ diyerek kendisinin yetkili olmadığını söyleyerek, kararı ikinci kez Yargıtay’a mı gönderecek? Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yargıçları AYM’ye açtığı savaşa kaldığı yerden devam mı edecek?”

Ve böyle olmayacağını umduğumu söylemiştim. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı uygulayacağını, hukuka döneceğini temenni ettiğimi, beklentimin bu yönde olduğunu yazmıştım.

13. Ağır Ceza Mahkemesi ikinci kez dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

Umarım Yargıtay bu kez hukuka döner, anayasal yetkilerinin dışına çıkmaz ve dosyayı yerel mahkemeye iade eder.

ELİF ÇAKIR / KARAR