AYM'den kritik "terör örgütü üyeliği" kararı

  Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün verdiği kritik bir kararı açıkladı.

AYM'den kritik "terör örgütü üyeliği" kararı


Mahkeme, yasal bir derneğin faaliyetlerine katılmanın terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyete delil olarak kullanılmasının örgütlenme özgürlüğünün ihlal ettiğine hükmetti.

  Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün verdiği kritik bir kararı açıkladı.

Mahkeme, yasal bir derneğin faaliyetlerine katılmanın terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyete delil olarak kullanılmasının örgütlenme özgürlüğünün ihlal ettiğine hükmetti.

BAŞVURUYA KONU OLAN OLAY

Ahmet Urhan isimli vatandaşın bireysel başvurusunu karara bağlayan AYM, başvuruya konu olan olayı kararında şöyle anlattı:

“Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında bir terör örgütüne [Marksist Leninist Komünist Parti

üye oldukları gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştır. Anılan soruşturma kapsamında başvurucu, dört gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı hazırladığı iddianame ile başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun mahkûmiyetine hükmetmiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

 

Başvurucu; yasalara uygun kurulmuş ve yasalar çerçevesinde faaliyetlerine devam eden bir örgütle olan ilişkisinin ve yasalara uygun olarak bir toplantıya katılmasının terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetinde delil olarak kullanılması nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.”

“ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İHLAL EDECEKTİR”

AYM, verdiği kararda “Somut olayda başvurucunun örgütlenme özgürlüğü kapsamında kalan eylemlerinin terör örgütü üyeliğinin delili olarak kabul edilmesiyle başvurucunun söz konusu hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır. Bu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe örgütlenme özgürlüğünü ihlal edecektir” ifadelerini kullandı.

“TATMİNKÂR BİR AÇIKLAMADA BULUNMAMIŞ İLGİLİ VE YETERLİ BİR GEREKÇEYE YER VERMEMİŞTİR”

AYM, söz konusu kararında şunları kaydetti:

“Olayların yaşandığı tarihte başvurucunun mensubu olduğu derneğin (SGD) yasal olduğu hususu ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Ancak ilk derece mahkemesi, bu derneğin MLKP’nin yasal zeminde faaliyet yürüten örgütü olduğunu ve doğrudan örgütün amaçları doğrultusunda çalıştığını ifade etmiştir. İlk derece mahkemesi, bu çıkarımı SGD’nin terör örgütü (MLKP) ile bağlantısı olduğu yönündeki bir emniyet raporuna dayandırmıştır. İlk derece mahkemesi kararında bu hususta tatminkâr bir açıklamada bulunmamış, ilgili ve yeterli bir gerekçeye yer vermemiştir.

Diğer yandan ilk derece mahkemesi, emniyet raporuna dayanarak MLKP terör örgütünün SGD adı altında yasal olmayan birçok faaliyette bulunduğunu ifade etmiştir. Buna karşın kararda SGD'nin MLKP'nin amaçları doğrultusunda hareket ettiğine ilişkin delillerin neler olduğu gösterilmemiş; SGD'nin yasal olmayan faaliyetlerine ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir.

Kararda ayrıca başvurucunun SGD'nin MLKP terör örgütünü destekleyici bir örgüt olduğunu bilip bilmediği hususunda herhangi bir açıklama yapılmamış, başvurucunun SGD içinde yer alarak hangi surette MLKP terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği konusunda da bir değerlendirmede bulunulmamıştır.”

“ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNE YAPILAN MÜDAHALENİN DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİNİN GEREKLERİNE UYGUN OLMADIĞI SONUCUNA ULAŞMIŞTIR”

Anayasa Mahkemesi kararında ayrıca şu noktalara da değindi:

“Ayrıca ilk derece mahkemesi, başvurucunun bahsi geçen örgütlerin düzenlemiş olduğu toplantılara katılmasını mahkûmiyet kararına dayanak almıştır. Buna karşın ilk derece mahkemesi, bu toplantılar hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamış; söz konusu toplantıların ne barışçıl niteliğini kaybettiğini ne de örgüt talimatı doğrultusunda ve örgüt propagandası yapmak amacıyla düzenlendiğini kabul etmiştir.

İlk derece mahkemesi, başvurucunun temel hakları kapsamında bulunan faaliyetlerinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyamamış; böylece örgütlenme özgürlüğü üzerinde haksız bir caydırıcı etki oluşturmuştur. Bu bağlamda ilk derece mahkemesi, başvurucunun şikâyete konu eylemlerinin mahkûmiyet hükmünde delil olarak kullanılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir.

Anayasa Mahkemesi başvurucunun örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.”

Odatv.com