AYM’nin yeniden yargılama yetkisi sınırlandırılabilir mi?
"Anayasa Mahkemesi'ne operasyon"
AYM’nin yeniden yargılama yetkisi sınırlandırılabilir mi?
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Gezi davasından tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği hak ihlal kararlarının uygulanmamasıyla başlayan “yargı krizi” tartışmaları sürüyor.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin AYM'nin Atalay hakkında iki kez verdiği hak ihlali kararına uymaması ve kararda imzası bulunan üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla başlayan kriz derinleşiyor.
AKP ve MHP'nin krizin kaynağı olarak işaret ettiği AYM'nin yetkilerinin sınırlandırılması tartışmaları ise yeniden gündeme geldi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz hafta Ahaber'de katıldığı programda Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya bakacak bölümünün Yargıtay ve Danıştay’dan gelen hukukçulardan oluşması yönünde bir Anayasa değişikliği yapılabileceğini açıklamıştı.
Teknik hazırlık yaptıklarını, düzenlemenin seçim sonrası gündeme geleceğini söyleyen Bakan Tunç, “Bireysel başvuru kararları Yargıtay ve Danıştay’dan gelen hukukçulardan oluşan bölümde görülürse o zaman özellikle Yargıtay incelemesinden geçmiş bir kararın hak ihlali bakımından incelemesini hukukçular yapmış olur. Burada hukukçu olmayanlardan oluşan bir ekip tabi farklı kararlara neden olabiliyor.
Bugün Can Atalay konusunda gündeme gelir, yarın başka bir konuda gündeme gelir. O nedenle bir daha bu krizlerin yaşanmaması için Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarının da Ceza Mahkemesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde olduğu gibi yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılabilmeli. O durumda kişi Adliye Mahkemesi‘ne başvurur, ben ihlal kararı aldım ve benim yargılamamın yeniden yapılmasını istiyorum der. İlk derece mahkemesi reddederse istinafa gider, Yargıtay’a gider. Dolayısıyla bu süreç yetki karmaşası, görev karmaşası olmadan devam eder" demişti.
İktidara yakın Sabah gazetesi ise dün (14 Mart) Adalet Bakanlığı'nın “yargıdaki kriz” ile ilgili yürüttüğü çalışmada sona geldiğini duyurdu.
Haberde, Adalet Bakanlığı'nın “teknik bir çalışma” yaptığı ve AYM'nin kuruluş kanununda yer alan 50. madde ile Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 311. maddesi arasında bir “uyumlandırma çalışması” yaptığını yazdı.
Düzenlemenin seçimlerden sonra TBMM’ye gönderilmesi planlandığı belirtilen haberde, AYM'nin ihlal kararı verebileceği fakat yeniden yargılama talebinde bulunamayacağı ifade edildi.
Habere göre; hakkında ihlal kararı verilen kişi ilk derece mahkemesine başvuracak ve yeniden yargılama kararı, hükmü veren mahkemenin takdirine bırakılacak. İlk derece mahkemesinin yeniden yargılama yapılmasına yönelik başvuruyu reddetmesi halinde istinaf mahkemesine ve ardından Yargıtay'a başvuru yolu olacak.
Peki, Can Atalay gerekçe gösterilerek yapılan düzenleme Atalay’ı etkiler mi?
Anayasa, gündeme getirilen "yetki sınırlandırma" ile ilgili ne diyor?
Böylesi bir düzenlemenin hayata geçmesi mümkün mü, geçerse sonuçları ne olur?
Anayasa hukukçuları Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Prof. Dr. Şule Özsoy-Boyunsuz AYM’nin yeniden yargılama yetkisine getirilmesi planlanan düzenlemeyi bianet’e yorumladı.
Her iki anayasa profesörü de böyle bir düzenleme yapılsa dahi bunun Can Atalay’ı kapsamayacağını belirtti. Ayrıca Prof. Dr. Kaboğlu ve Prof. Dr. Özsoy-Boyunsuz, sözü edilen şekilde bir düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olacağını ifade etti.
Prof. Dr. Kaboğlu: Can Atalay’ı etkilemeyecek
Prof. Dr. Kaboğlu, böylesi bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne bypass anlamına geldiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi’nin Atalay kararı bahane edilerek hak ve özgürlüklerinin hedef alındığını belirten Prof. Dr. Kaboğlu, “Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını uygulamayıp Anayasa ihlali yaratıp, kriz ortaya çıkartıp ardından sorun Anayasa Mahkemesi’nden kaynaklanıyormuş havasını vermek ahlaksızlıktır. Atalay kararı üzerinden meşruluk zemini yaratmaya çalışılıyor ama böyle bir düzenleme yapacak olsalar dahi bu Can Atalay’ı etkilemeyecek” dedi.
"Anayasa Mahkemesi'ne operasyon"
Böylesi bir düzenlemenin Anayasa’ya aykırı da olacağını ifade eden Prof. Dr. Kaboğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Meclis’e geldiğinde Anayasa Madde 148 ve Madde 2 üzerinden aykırılığı tartışılır. Ancak daha önemlisi Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularla hak ve özgürlükleri koruyucu etkisi azaltılması hedefleniyor. Bu oldukça tehlikeli ve Anayasa Mahkemesi’ne operasyon anlamına gelir.”
Prof. Dr. Özsoy-Boyunsuz: Anayasa'ya aykırı
Prof. Dr. Özsoy- Boyunsuz da Sabah'ın gündeme getirdiği düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olacağını vurguladı.
Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki (AİHM) ihlal davalarını azaltmak amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu açtığını hatırlatan Özsoy-Boyunsuz, “Yurttaşlar, Anayasa Mahkemesi’ne ihlalin tespiti için başvuru yapıyor. AYM kararı mahkemelerce dikkate alınmayacaksa AYM’ye neden başvuru yapılsın, doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilir” dedi.
"Anayasa Mahkemesi iptal eder"
Prof. Dr. Özsoy- Boyunsuz, AYM’nin yetkilerine sınırlandırma getirilmesi tartışmalarının Can Atalay kararından sonra başladığını ancak böylesi bir düzenlemenin Atalay’ı etkilemeyeceğini ifade etti:
“Can Atalay dosyasında verilen ihlal kararından sonra da tartışmalar başladı. Şimdi uygulamadıkları Can Atalay kararına uygun düzenleme yapmak istiyorlar. Fakat böyle bir değişikliği yapsalar dahi bu geriye yürümez yani Can Atalay için uygulanamaz, hukuksuzluğu da ortadan kaldırmaz.
Anayasa Mahkemesi’ndeki görev değişikliğine güvenerek böyle bir düzenleme yapmak istiyor olabilirler ancak kimi atarlarsa atasınlar bu düzenleme kabul edilmeyecektir. Çünkü böyle bir düzenleme Anayasa’ya aykırı. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi’ne gittiğinde iptal edilecektir.”
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
>>2004 yılında Anayasanın 90. maddesine eklenen cümle: "(Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır."
>> 2010 yılında Anayasanın 148 inci maddesine eklenen fıkra: "(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
>>23 Eylül 2012: Bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle, kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun 50. Madde:
(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.
Anayasa Madde 148: Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Anayasa Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
BİANET