AYM’ye bireysel başvuru mekanizması felç olma noktasına doğru gidiyor
14 ŞUBAT: ‘İŞ YÜKÜNDE TEK RAKİBİMİZ AİHM’ (66 BİN)
AYM’ye bireysel başvuru mekanizması felç olma noktasına doğru gidiyor
Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Zühtü Arslan’ın konuşmalarını düzenli bir şekilde izlemeye çalışıyorum.
Özellikle bu yılın başından itibaren yaptığı konuşmalarda, mahkemenin bireysel başvurulardan kaynaklanan iş yükünün ciddi ölçülerde artmakta olduğu, bu artışın taşınamayacak boyutlar kazanmaya başladığı yolundaki uyarılarını sıkça tekrarlaması bir süredir dikkatimi çekiyordu.
Prof. Arslan’ın 2022 başından itibaren yaptığı ve bu soruna da değindiği muhtelif konuşmalarının üzerinden gittiğimde, karşımda düzenli bir şekilde yukarı doğru tırmanmakta olan kaygı verici bir çizgi belirdi.
AYM Başkanı’nın konuşma metinleri üzerinden bu yönelişe baktığımızda meseleyi şöyle özetleyebiliriz:
14 ŞUBAT: ‘İŞ YÜKÜNDE TEK RAKİBİMİZ AİHM’ (66 BİN)
İçinde bulunduğumuz yıl bu sorunun altını çizdiği ilk konuşmasını 14 Şubat tarihinde İstanbul’da yapıyor Prof. Arslan. Konuşma vesilesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin finanse ettiği “AYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Bir Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” projesi çerçevesinde İstanbul ve çevre illerdeki adli ve idari yargının kıdemli temsilcilerinin bir araya geldiği bölge toplantısı.
Prof. Arslan, hitabında önce AYM’nin 2012 yılında uygulamaya başlanan bireysel başvurunun on yıllık tecrübesi üzerinde genel bir değerlendirme yapıyor. “Bireysel başvuru sistemi iyi işliyor mu?” ve “Haklar standardını yükseltiyor mu?” sorularına bir “uygulayıcı” olarak “olumlu cevaplamak gerektiğini” belirtiyor. “AYM’nin iyi işleyen etkili bir bireysel başvuru sistemini hayata geçirmek için gece gündüz çaba gösterdiğini” anlatıyor.
Bu noktada “bireysel başvuru kurumunu tehdit eden birbiriyle bağlantılı iki önemli tehlike”ye dikkat çekiyor Prof. Arslan. Bunlardan birincisi, her geçen gün artan başvuru sayısıdır. AYM’nin önünde o gün itibarıyla 66 bin başvuru olduğunu, sayının 2022 yılı içinde “maalesef daha da artmasının öngörüldüğünü” ifade ediyor. Bu çerçevede yeni yılın ilk ayında yapılan başvuru sayısının 12 bine yaklaştığını söylüyor.
Burada çok çarpıcı bir saptaması var Prof. Arslan’ın: “Anayasa Mahkemesi’ne sadece geçen ay yapılan bireysel başvuru sayısı, bireysel başvuruyu uzun yıllardır uygulayan Almanya ve İspanya Anayasa Mahkemelerinin önlerindeki başvuruların toplamından çok daha fazladır. İş yükü konusunda Anayasa Mahkemesi’nin tek rakibi, önünde Türkiye dahil 47 taraf ülkeden 70 bin civarında derdest başvuru bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir.”
Yaklaşık iki hafta sonra 1 Mart 2022 tarihinde AYM’nin Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile ortaklaşa düzenlediği “AYM’ye Bireysel Başvuruda İş Yükü Meselesi” başlıklı konferansta aynı temaya devam ediyor Prof. Arslan.
Önce on yılın bir muhasebesini yapıyor. Bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren toplam 383 bin başvuru geldiğini, bunlardan 310 bin kadarının karara bağlandığını anlatıyor. Prof. Arslan’ın 1 Mart tarihi itibarıyla verdiği rakama göre, mahkemenin önünde derdest edilmiş, yani kayda alınıp işlem görmek üzere açık duran 73 bin başvuru bulunmaktadır.
Ancak 2021 yılında yapılan başvuru sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 65 artarak 66 bin 121 olarak gerçekleşmiştir. Bu artışın en önemli nedenini “2021 başından itibaren yoğunlaşan uzun yargılama şikâyetleri” olarak gösteriyor AYM Başkanı.
28 MART: ‘BİREYSEL BAŞVURU KURUMU FELÇ OLABİLİR’ (90 BİN)
Prof. Arslan, daha sonra 28 Mart 2022 tarihinde yine AB/Avrupa Konseyi projesi çerçevesinde bu kez Gaziantep’te düzenlenen bölge toplantısında konuşuyor. Alarm derecesinin yükseldiğini görüyoruz bu hitabında.
“Durumun daha da vahim hale geldiğini” anlatırken, 14 Şubat’taki İstanbul bölge toplantısı yapıldığında başvuru sayısının 66 bin dolayında olduğunu hatırlatıp, “Neredeyse 40 gün sonra bugün itibarıyla başvuru sayısı 90 bine ulaşmış durumdadır” diye ekliyor.
Şu uyarıyı da yapıyor AYM Başkanı: “Bu sayının endişe verici olduğu ortadadır. Doğrusu dünyada bizim dışımızda bu kadar başvuruyla uğraşan bir Anayasa Mahkemesi de insan hakları mahkemesi de bulunmamaktadır. Hızla artan iş yükü maalesef bireysel başvuru kurumunu felç etme potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle bireysel başvurunun geleceğinin iş yükünün azaltılmasına bağlı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.”
Prof. Arslan, bir ay kadar sonra 25 Nisan 2022 tarihinde bu kez AYM’nin 60’ıncı kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada bu konuya yer vererek, “Mahkemenin maalesef 60 yıllık tarihinin en yoğun iş yükü ile karşı karşıya olduğunu” kaydediyor. Bu çerçevede mahkemenin önünde norm denetiminden bireysel başvuruya, Yüce Divan yargılamalarından siyasi parti kapatmalarına kadar hemen her görev alanıyla ilgili çok sayıda derdest dosya bulunduğunu belirtiyor.
Bunlar arasında bireysel başvuruların “inanılmaz bir hızla artığını” söylüyor Başkan. Mahkemenin önündeki bireysel başvuru toplamının 95 bin dolayına geldiğini kaydediyor. Bunun diğer ülkelerdeki anayasa mahkemeleriyle, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’yle karşılaştırılamayacak kadar ağır bir iş yükü olduğunu kayda geçiriyor.
13 HAZİRAN: ‘İKİNCİ ZİRVEYİ GÖRDÜK’ (110 BİN)
Ve önceki gün aynı proje çerçevesinde bu kez Bursa’da düzenlenen bölge toplantısında uyarı tonunu daha da yükseltiyor AYM Başkanı. “Bugün itibarıyla derdest başvuru sayısı 110 bine yaklaşmaktadır. Bu sayı 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşanan yoğun başvurudan sonra ikinci zirveyi ifade etmektedir” diye konuşuyor.
2016 yılındaki kalkışmadan sonra aynı yıl bireysel başvurular ilk kez 100 bin düzeyini aşmış, ancak 2017 yılında 40 bine düşmüş, 2021’e kadar bu eşikte seyretmişti.
Sistemin geleceğine ilişkin tehlike çanlarını da çalıyor Prof. Arslan. Bireysel başvurunun etkili bir hak arama yöntemi olarak yoluna devam edebilmesinin “her gün artan iş yükününün azaltılmasına” ve bu yükün “yönetilebilir düzeyde tutulmasına” bağlı olduğunu anlatıyor.
AYM’NİN KİLİTLENME TEHLİKESİ
Prof. Arslan’ın paylaştığı verilerden, AYM’ye yapılan şikâyetlerdeki patlamanın bireysel başvuru mekanizmasının işleyişini ciddi ölçülerde tehdit eden bir eşiğe tırmandığını gösteriyor. Yalnızca bu yıl içinde beş buçuk ayda işlem bekleyen bireysel başvuru dosyasının sayısı yaklaşık 59 binden 110 bine gelmiştir. Artış neredeyse iki katıdır.
Buradaki temel sorun başvurular hızla artarken AYM’nin bunları sonuçlandırabilme kapasitesinin bu artışın geride kalmasıdır. AYM, yılda en çok 40-45 bin başvuruyu kapatabilmektedir. Oysa ilk beş buçuk ayın rakamları bize sadece 2022 içinde yapılacak yeni başvuru sayısının kolaylıkla 100 bini geçeceğini haber veriyor şimdiden.
Görünen köy kılavuz istemediği gibi, AYM’nin iş yükü itibarıyla bir kilitlenmeye doğru gittiğini tahmin etmek güç değildir. Tabii, bu kaygı verici durumun önemli ölçüde Türkiye’de yargının işleyişinden kaynaklandığını vurgulamalıyız. Yarın, bu tablo karşısında ne yapılabilir sorusuna yanıt aramaya çalışacağız.
SEDAT ERGİN / HÜRRİYET