AYM’ye bireysel başvuruda yeni dönem

AİHM’E BAŞVURU YOLU AÇILDI

AYM’ye bireysel başvuruda yeni dönem


AYM’ye bireysel başvuruda yeni dönem

2022 itibarıyla önündeki 130 bin başvurudan 80 bini “Makul sürede yargılanma hakkının ihlali” iddiasına dayanan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, bir dosyada “Tazminat kararları bir işe yaramıyor. Yapısal sorunu çözmüyor. Artık ben bu dosyaları incelemem” dedi. 80 bine yakın başvuruda Tazminat Komisyonu’na havale ya da başka bir çözüm getirilmezse düşme kararı verilecek. Siyaset ve yargı kulislerinde büyük tartışma yaratan karardan sonra bireysel başvuruda önümüzdeki süreçte neler olacağı merak ediliyor.

2022 yılı itibarıyla önündeki 130 bin başvurudan 80 bini “Makul sürede yargılanma hakkının ihlali” iddiasına dayanan ve bu konuda 55 binden fazla ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, bu verileri gerekçe göstererek, 25 Temmuz’da çarpıcı bir karara imza attı. Bu karar Keser Altıntaş (B. No: 2023/18536) kararıydı. 10 Ekim tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Altıntaş kararında AYM özetle şöyle dedi:

“Bireysel başvuru mekanizması ‘istisnai nitelikte ve ikincil’ niteliktedir. Ben sadece tazminat mahkemesi değilim. Bu konuda 55 binden fazla karar verdim. Ama yapısal sorunun çözümünde hiçbir işe yaramadı. Çözüm için kanun koyucu ya da idare mekanizma oluşturmadı. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesine katkı sağlamıyor. Ben artık bu başvuruları incelemek için haklı bir neden göremiyorum. İçtüzüğü gereği mevcut dosyalar ve gelecek olanlar için düşme kararı vereceğim.”

TARTIŞMA YARATTI 

Siyaset ve yargı kulislerinde büyük yankı bulan ve tartışma yaratan karardan sonra bireysel başvuruda önümüzdeki süreçte neler olacağı merak ediliyor. Bu soruları Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersoy Kontacı ile konuştum. Tamamen farklı görüşteki Sağkan ve Doç. Kontacı’nın herkesin merak ettiği sorulara yanıtları şöyle:

ANAYASA’YA AYKIRI

* AYM ne karar verdi?

TBB Başkanı Sağkan: AYM, Altıntaş kararı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurulara, ‘Artık ben bakmayacağım’ dedi. Bu konuda daha önce yaptığı gibi TBMM’ye yasal düzenleme için süre vermek yerine zaten makul sürede yargılanma hakları ihlal edilen vatandaşların başvurularının incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediğinden düşmesine karar verdi. Davaları yıllarca süren yurttaşlar, AYM’den sorunlarının çözümünü beklerken yine mağdur oldular.

* Anayasa’ya uygun mu? AYM’nin bu kararı Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü, Anayasa’nın 36. maddesinde ‘Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz’ denilmektedir. AYM’nin önündeki binlerce başvuru düşecektir. Mahkemeye başvurmaya hazırlanan on binlerce kişi ve ilerleyen yıllarda başvuracak vatandaşlar için artık makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuru yolu kapanmıştır.

* AİHM’e başvuru yolu mu açıldı? Makul sürede yargılanma hakkına ilişkin ihlal tespitinin yapılacağı bir iç hukuk yolu kalmamıştır. AYM’nin, kanun koyucunun veya idarenin mekanizma oluşturmamasından bahisle düşme kararı verecek olmasının olumsuz etkilerini hakları ihlal edilen yurttaşlar yaşayacaklardır. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurudan başka seçenek kalmamıştır. On binlerce dava açılacak. Bu davalar yıllarca sürecek ve AİHM’in sistemi de kilitlenecektir. Türk vatandaşları hak kaybına uğrayacak ve mağduriyetleri çözümlenmeyecektir.

* Bu sorun nasıl çözülebilir? AYM’yi bu kararını yeniden gözden geçirmeye çağırıyoruz. AYM, Anayasa’nın 36. maddesine göre görevini yerine getirmelidir. TBMM’ye düzenleme için süre vermek suretiyle bir geçiş süreci öngörmesini bekliyoruz. Meclis’te bu konuda acilen düzenleme yapmalıdır.

ELEŞTİRİLEBİLİR AMA FARKLI BAKILMALI

* AYM’nin Altıntaş kararına eleştiriler neler?

Doç.Dr.Kontacı: 
Eleştirilerin başında, AYM’nin bu kararıyla Anayasa ve ilgili mevzuat uyarınca kendisine verilen yargılama yapma ve hüküm verme ödevine aykırı davrandığı yer almaktadır. Diğer bir eleştiri, adil yargılanma hakkı kapsamında getirilen güvencelerden biri olan “makul sürede yargılanma hakkı”nın mahkeme tarafından iş yükü gerekçesiyle Anayasal koruma kapsamının dışına itilmiş olmasıdır.

* Bu eleştiriler haklı mı?‘Bireysel başvurudan beklenenlerin neler olduğunu kısaca açmak gereklidir.Bireysel başvuru, idari veya adli makamlar tarafından belli temel haklarının ihlal edildiğine inanan kişilerin, söz konusu ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için başvurabilecekleri ulusal düzeydeki son yargısal çare mekanizmasıdır. Bu mekanizma, “istisnai nitelikte ve ikincil” bir nitelik taşır.Bu kapsamda başvuruculardan beklenen şey; söz konusu ihlal iddialarını ilgili tüm idari makamlar ve özellikle de yargısal makamlar önünde dile getirmeleri ve böylece, ilgili hak ihlalinin mümkün olan en erken aşamada düzeltilmesi için gereken her yolu denemeleridir. İdari ve yargısal makamlardan beklenen şey ise, bireysel başvurular sonucunda verilen kararların gecikmeksizin icrası olarak görülmektedir.

* Bireysel başvuru ile hedeflenen nedir? Başvurucunun uğradığı hak ihlalinin ortadan kaldırılması ve mümkün olduğu ölçüde hukuk düzeninde “ihlal öncesi duruma” dönülmesi esastır. AYM’nin bir “prensipler mahkemesi” olarak hareket ederek Anayasa’yı ve özellikle de Anayasa’da yer alan ilgili temel haklar kataloğunu yorumlaması, bu yolla genel uygulama standartlarının belirlenmesi ve ülkedeki diğer tüm makamların da benzer nitelikli ihlallerin ortaya çıkmasını engellemek ve bir şekilde ortaya çıkan ihlalleri derhal ve ihlalin kaynağına en yakın aşamada çözmek üzere bu standartları hayata geçirmeleridir.

* Altıntaş kararında mahkeme hangi AİHM kararına atıf yaptı? AİHM’nin Burmych ve diğerleri/Ukrayna Başvurusunda Sözleşme’nin 37/1-c hükmüne dayanarak vermiş olduğu “kayıttan düşürme” kararına dikkat çekmektedir. Aynı sistematik ihlalden kaynaklı tekrar eden davalarda, başvurulara tek tek cevap vermek yerine “Sorunun kökenindeki nedenlere yönelik kati bir yaklaşımın benimsenerek kararların icrasına ilişkin sorunlara bir çözüm bulunması” yönteminin hayata geçirilmesine işaret etmektedir.

55 BİN İHLAL KARARI VERDİ

* Hangi gerekçelere dayandı? Benzer bir akıl yürütmeden hareket eden AYM, Türkiye’de makul sürede yargılanma hakkının ihlali gerekçesiyle bugüne kadar 55 binden fazla ihlal kararı verdiğine dikkat çekerek, ve bu kararların, ilgili başvuruculara belli bir miktar tazminat ödenmesi dışında, Türkiye’de bu alanda var olduğu defalarca tespit edilmiş olan sürekli ve sistematik sorunun çözümüne beklenen katkıyı yapmaktan uzak kaldığını belirtmektedir. AYM, geçmişte yasama organı tarafından bir “Tazminat Komisyonu” kurulması ve anılan komisyonun yetkilerinin belli tarih aralıklarında ortaya çıkan makul sürede yargılanma hakkı ihlallerini de kapsayacak şekilde genişletilmesinin geçici bir çözüm olduğunu değerlendirmekte ve bugün gelinen noktada, Türk hukukunda bu konuda bir çözüm bulunamadığına işaret etmektedir. AYM kararlarında tespit edilen ilkeler ışığında alınması gereken düzeltici önlemlerin bir türlü alınmadığını belirtmektedir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80/1-a bendi gereğince,ilgili başvurunun (ve bundan sonra aynı gerekçeyle yapılacak benzer başvuruların) incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılacak bir neden bulunmadığını kararlaştırmış olmaktadır.

İLK DERECE MAHKEMESİNE DÖNÜŞTÜ

* AYM bu kararı ile hangi mesajı verdi? AYM bu kararıyla, sahip olduğu yetkiler bağlamında son bir hamle daha yaparak, “alarm ziline” tüm gücüyle basmıştır. Bir kez daha ve bu sefer sesinin tüm gücüyle yasama organına seslenmektedir. Bu ses, AYM’nin ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde konuya yasal çözümler üretilememesinin, mahkemeyi bireysel başvurunun ikincillik ilkesine aykırı olarak bir “ilk derece tazminat mahkemesine” dönüştürdüğünü, halbuki Türkiye’de karşılaşılan yapısal sorunun bundan çok daha kapsamlı çözümleri gerekli kıldığını ve anılan soruna layıkıyla bir çözüm bulunamamasının, AYM’yi de işleyemez hale getirmekte olduğunu anlatmaktadır.

* Sorunun çözümü için hangi öneride bulundu? Mahkemenin bu konudaki somut önerisi de, makul sürede yargılanma hakkı ihlallerini ilk derecede inceleyecek bir başvuru mekanizmasının TBMMtarafından oluşturulmasıdır. Mahkeme, kişilerin bu yolu kullandıktan sonra halen tatmin olmamaları halindeyse kendisine yapılacak başvuruları “ikincil nitelikte” bir yargısal çare mekanizması olarak incelemeye devam edeceğini de özellikle vurgulamaktadır.

MAKUL SÜRE MAHKEMELERİ KURULSUN

Son dönemde kurulan benzer komisyonlarda hâkimler görev almaktaysa da yurttaşların hak ihlali iddialarına ilişkin komisyonların karar vermesi, yürütmenin yargıya ve yargı bağımsızlığına müdahalesi olarak görülme tehlikesini taşımaktadır. Bu nedenle, salt bu konuyla ilgili Makul Sürede Yargılanma Mahkemeleri şeklinde uzmanlık mahkemeleri kurulmalıdır. Bu tarz tazminat taleplerini mahkemeler çözmelidir. Anayasa’ya en uygun çözüm budur. TBB olarak bu konuda hazırlayacağımız raporu TBMM, Adalet Bakanlığı ve kamuoyuyla paylaşacağız.

YENİ DÜZENLEME YOLDA

* Sistemi kilitleyen bir karar mı?

Doç.Dr.Kontacı: TBMM’nin, AYM’nin bu kararını, Türkiye’de uzun süredir aksayan hukuk devleti ve demokrasi standartlarını kuvvetlendirmek ve adil yargılanma hakkı bağlamında kanayan derin yaralardan sadece biri olan makul sürede yargılanma hakkı ihlallerine neden olan sorunları tedavi etmek üzere bir sıçrama tahtası olarak kullanmasından daha iyi bir ihtimal olabilir mi? AYM’ye başvurmadan önce gidilecek “yeni bir tazminat yolu” tasarlamaktan öteye geçmelidir. Türkiye’de bu nihai soruna yol açan pek çok sorunun ve dinamiğin tartışılmaya başlayacağı bir kapsama evrilmelidir. AYM’nin Keser Altıntaş başvurusunda vermiş olduğu kararı, bu hedefe giden yolda bir kaldıraç olarak okumaktan daha iyi bir yöntem olabilir mi?”

Son bir not. Adalet Bakanlığı, yeni yargı paketiyle bireysel başvuruyu yeniden düzenlemeye hazırlanıyor. Bakalım AYM’nin Altıntaş kararı bu konuda kilit mi yoksa sorunun çözümünde kaldıraç mı olacak?

AYM’ye bireysel başvuruda yeni dönem | Oya ARMUTÇU Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler (hurriyet.com.tr)

OYA ARMUTÇU / HÜRRİYET