AYM'ye Bireysel Başvurular Neden Artıyor?
“Sorun darbe girişiminden sonra başladı”
AYM'ye Bireysel Başvurular Neden Artıyor?
DİYARBAKIR — Anayasa Mahkemesi’ne, bireysel başvuruların başladığı 2012 yılından, 30 Haziran 2022’ye kadar 428 bin 554 bireysel başvuru yapıldığı açıklandı. Bu yılın ilk altı ayındaki başvuru sayısı, 2021’in tamamında yapılan başvuruları geçti. Hukukçular artışın nedenini yapısal sorunlara bağlıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin paylaştığı verilere göre, bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012’den yıl sonuna kadar bin 342 başvuru yapılırken sadece 4 dosya, karara bağlandı. 23 Eylül 2012- 30 Haziran 2022 tarihleri arasını kapsayan istatistiklere göreyse, 30 Haziran itibariyle toplam başvuru sayısı, 428 bin 554’e ulaştı. Bu başvuruların 320 bin 253’ü sonuçlandırıldı.
Bireysel başvuruların en fazla olduğu yıl, darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılı oldu. Darbeyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle gözaltına alınanlara yoğun işkenceler yapıldığı iddialarının sıkça gündeme geldiği 2016’da, 80 bin 756 kişi AYM’ye başvurdu. Bu başvuruların yüzde 5’i yani, 16 bin 089’u aynı yıl içinde sonuçlandı.
AYM’nin istatistiklerinde dikkat çeken noktalardan biri de bu yıla ait başvuru sayısı oldu. 2021 yılında 66 bin 121 olan toplam başvuru sayısı, bu yılın ilk altı ayında 67 bin 395’e çıktı.
AYM, Türkiye’de sıkça tartışılan konulardan olan ‘makul sürede yargılanma hakkı’na ilişkin ilk kez detaylı verileri de paylaştı. Geçen yıl 22 bin 442 kişi ‘makul sürede yargılanma hakkı’nın ihlal edildiği iddiasıyla mahkemeye başvurdu. Bu rakam 2022’nin ilk altı ayında, 39 bin 128’e yükseldi. Bu başvuruların sadece 123’ü sonuca bağlandı.
T.C. Anayasa Mahkemesi
AYM’nin 10 yılda karara bağladığı dosyalarla ilgili ayrıntılar şöyle;
- 685’i için üzerinden ihlal olmadığı kararı verildi, 217 dosya bu dosyalarla birleştirildi
- Bin 482’i için düşme, dosya kapatma, başvurunun reddi kararı verildi.
- 12 bin 843’si için idari ret kararı verildi.
- 5 bin 605’i için üzerinden ihlal kararı verildi, 23 bin 233 dosya bu dosyalarla birleştirildi.
- 276 bin 188’i için ‘kabul edilemezlik’ kararı verildi.
“AYM meclisten düzenleme istedi”
İstatistikleri VAO Türkçe’ye değerlendiren Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses, yapısal sorunlara dikkat çekti. 2018’de yapılan bir değişiklikle, bir yılda sonuçlanmayan davalar için AYM’nin tazminata hükmettiğine dikkat çeken Şenses, bunun da başvuruları arttırdığını söyledi. Ancak Şenses bu duruma AYM’nin de itiraz ettiğini vurgulayarak, “Anayasa Mahkemesi en son pilot bir karar verdi. AYM Neviye Kuruç kararında, TBMM’ye bu konuda hukuksal ve yapısal sorun olduğunu, dolayısıyla yeni bir başvuru yolunun ihdas edilmesi gerektiğini söyledi. Bu karar meclise gönderildi. Bu hususta yeni bir başvuru yolu bulunana kadar 4 ay süreyle, bu başvurularda karar verilmeyeceğine karar verdi” dedi.
Meclisin, dosyaların AYM’ye gelmeden önceki süreç için yeni bir düzenleme yapması halinde, iş yükünün azalacağını ifade eden Şenses, "Anayasa Mahkemesi, kendisinden önce bir başvuru mekanizması istiyor. Çünkü başvuruların büyük bir yüzdesi, yüzde 50'den fazlası, makul süre başvuruları. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, teknik inceleme gerektirmeyen başvuruları nedeniyle diğer başvuruları gereği gibi inceleyemeyebiliyor. Aslında makul süreyle ilgili başka bir komisyona giderse Anayasa Mahkemesi tutuklama, ifade özgürlüğü, adil yargılama hakkı gibi diğer hususlarda daha etkili inceleme yapabilecek diye düşünüyorum” diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu
“Sorun darbe girişiminden sonra başladı”
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren’e göre ise sorun 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra başladı. Çok sayıda hakim savcının ihraç edildiğine dikkat çeken Eren, yeni atamalarda liyakatın esas alınmadığını savundu. VOA Türkçe’ye konuşan Eren, başvurulardaki artışı şu nedenlere bağladı: “Yargı insanların hak arama ya da adil yargılama konusundaki beklentisine yönelik bir pratik ortaya koyamadı. Bu çok tartışıldı maalesef böyle bir sıkıntı var. Ama bireysel başvurudaki artışı bir tek buna bağlamak da doğru değil. İktidarın yargıya bakışı da önemli bir kriter maalesef. Türkiye’de yargı, son yıllarda hukukun evrensel kuralları doğrultusunda bir yargılama pratiği ortaya koyamadı. Bağımlı bir yargı pratiği söz konusudur. Siyasal konjonktüre, ülkedeki siyasal atmosfere bağlı olarak yargılamalar adil, tarafsız yargı pratiğine engel oluyor. Adil yargılama süreci söz konusu olmuyor ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel dosyaların taşımasında vesile oluyor.”
Yargı sisteminde iyileştirmeler yapılması gerektiğini belirten Eren, yargının hızlı işlemesi için yeterli alt yapı bulunmadığını söyledi. Yargı mekanizmasının iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Eren, “Dava açıyorsunuz, önünüzde İstinaf ve Yargıtay ile birlikte üçlü bir mekanizma var. Bu da süreci uzatıyor. Türkiye'de ortalama yargılama süresinde, Avrupa ülkelerinin çok gerisindeyiz. Adalet Bakanlığı genelgeler yayınlıyor ama ona uygun altyapı yok. Dava sayının sayısının fazlalığı, mahkemelerin yetersizliği, üçlü mekanizmalar maalesef yargılama süreçlerini uzatıyor” şeklinde konuştu.
voa