Bahçeli: Bir alçaklık varsa derhal hem tavzih hem de telafi edilmelidir

"İNSANLIK DEĞERLERİNİ ALENEN ÇİĞNEMİŞTİR"

Bahçeli: Bir alçaklık varsa derhal hem tavzih hem de telafi edilmelidir


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İddia odur ki Rus devlet televizyonu, Cumhurbaşkanı'yla birlikte heyetinin Putin'in kapısında bekleme anlarını kronometreyle kayda alıp yayınlamış, bu da gündem olmuştur. Zirve toplantılarında benzeri tablolara veya protokol kazalarına istem ve irade dışı elbette tesadüf edilebilecektir. Eğer Rusya yönetimi bunu kasıtlı bir şekilde kayda aldırıp sonra da servis ettirmişse bunun tanımı şüphesiz küstahlıktır, terbiyesizliktir, saygısızlıktır. Bir alçaklık varsa derhal hem tavzih hem de telafi edilmelidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İnsan haklarını yok sayan ve sınırlarına gelen mazlumlara düşmanca saldıran Yunanistan'ın Avrupa Birliği tarafından desteklenip arka çıkılması barbarlığa ortaklıktır" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, uygarlıkla özdeşleşmemiş, insani hasletleri özümseyememiş, halen barbar eğilimler taşıyan toplum veya ülkelerin mevcudiyetinin bu çağda derin bir hayal kırıklığı olduğunu belirtti.

Lafa gelince haktan, hukuktan dem vuran, sıra uygulamaya geçince kaçak ve korkak güreşenlerin insanlığın yüz karası olduğunu söyleyen Bahçeli, "Utanmadan medenilik pozu verirler, 'muasırız' derler ama gerçekte insani değerlere muarız olduklarını bir türlü gizleyemezler, saklayamazlar. Nitekim husumetle süslenmiş mızraklarını çuvala sokamazlar. Batının hal-i pürmelali tam da budur." diye konuştu.

Bahçeli, Türkiye-Yunanistan sınırında yaşanan ilkel ve iç yaralayıcı olayların "insanım" diyen herkesi ürküttüğünü, infiale sürükleyerek ürpermesine neden olduğunu dile getirdi.

"İNSANLIK DEĞERLERİNİ ALENEN ÇİĞNEMİŞTİR"

Türkiye'nin farklı illerinden Avrupa’ya gitmek amacıyla yollara düşen sığınmacıların Pazarkule Sınır Kapısı'nın Yunanistan tarafından kapatılmasıyla maruz kaldıkları trajedinin tek kelimeyle "barbarlık" olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:

"Yunan güvenlik güçlerinin yapmadığı zulüm kalmamıştır. Kadın, çocuk, yaşlı demeden önüne gelene saldıranların vicdanları kurumuştur. Avrupa'ya gitmek isteyen masumları kara ve deniz sınırlarında durdurup şiddet ve nefretle püskürten, olmadı söven, olmadı döven, olmadı öldüren Yunanistan, zulmün koçbaşı haline dönüşmüştür. Sınırı geçip Yunanistan'a intikal eden sığınmacıları önce soyup sonra da eziyet ve işkenceyle geriye çeviren bu ülke, insanlık değerlerini alenen çiğnemiştir."

Uluslararası hukukun ihlal edilmekle kalmayıp, insan haklarının da tozlu raflara kaldırıldığını belirten Bahçeli, başta Afganistan olmak üzere Suriye, İran, Fas, Cezayir, Tunus, Pakistan ve Kuzey Afrika'dan kopup Avrupa'ya geçmek isteyen, aynı zamanda uluslararası koruma talep eden sığınmacılara acımasız muamele ve müdahalelerin Yunan zihniyetinin ipliğini pazara çıkardığını ifade etti.

Bahçeli, "Sınırda bekleyen savunmasız insanlara biber gazı, sis bombası, tazyikli su, kurşun, kaba güç neyle izah edilecektir? Yazık değil midir? Ayıp değil midir? Rezalet değil midir? Karşımızdaki şiddetseverlik barbarlık değilse o halde barbarlık nedir? Ne ibretliktir ki Avrupa insani felaketlere duyarsız, masumlara kapalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"AB ÜLKELERİ TÜRKİYE'Yİ ANLAMAKTAN UZAK"

Hırvatistan'da 6 Mart'ta yapılan AB Dış İlişkiler Konseyi olağanüstü toplantısında AB Dışişleri Bakanları tarafından kabul edilip yayınlanan sorunlu bildirinin, makul ve mantıklı hiçbir yanının da olmadığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyada en çok mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkenin Türkiye olduğu ayan beyan ortadadır. Bu gerçeğe rağmen, Türkiye'yi göç meselesini siyasi bir amaçla kullanmakla itham etmek asılsız, akılsız ve ahlaksız bir yakıştırmadır. AB ülkeleri Türkiye'yi anlamaktan ve kavramaktan tamamıyla uzaktır. İnsan haklarını yok sayan ve sınırlarına gelen mazlumlara düşmanca saldıran Yunanistan'ın AB tarafından desteklenip arka çıkılması, barbarlığa ortaklıktır. 1951 Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa mevzuatı bir kenara itilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi buharlaşmış, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme ile 1967 Protokolü budanmıştır. Hem Yunanistan hem de diğer Avrupa ülkeleri, uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalarak sığınmacıların müracaatlarını almak mecburiyetindedir. Bunun başkaca yol ve çaresi yoktur. Yunanistan'ın sığınmacı başvurularını askıya almasının hukuken hiçbir dayanağı olamayacaktır. Kaldı ki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Yunanistan'ın bu tavır ve tutumunun uluslararası hukukta yeri olmadığını açıklamıştır. Yunanistan'ın sığınmacılara karadan ve denizden ateş açması, botlarını batırması ve maalesef ölümlere neden olması haydutluk, hayasızlık, hukuksuzluktur."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, uluslararası hukuk ile mültecilere dair uluslararası sözleşmelerin, kendilerini güvende hissetmeyen, savaş ve benzeri korkular yüzünden ülkelerini terk eden her insana başka bir ülkeye sığınma hakkı verdiğini anımsatarak, on yıllardır insanlık nutukları atan, sürekli hamaset yığınağı yapan hiçbir ülkenin, ahlaki ve insani inandırıcılığının kalmadığını söyledi.

"Hani insan hakları? Hani insan onuruna hürmet? Hani zulme karşı mazlumlara himmet?" diye soran Bahçeli, şunları kaydetti:

 

"AB ülkeleri vahim bir tenakuz çukurundadır. Sınırda, şu kış günlerinde, küçücük bedenleri soğuktan titreyen yavrular, çaresiz analar, perişan babalar 'ben insanım' diyen herkesi yaralamaktadır. Parklarda, bahçelerde oynaması gereken çocuklar yağmurda, çamurda, soğukta feryat etmektedir. Üstte yok başta yoktur. Cep delik cepken deliktir. Sabilerin hıçkırıkları, emzikli bebeklerin acıklı halleri vicdansızların, merhametsizlerin, insan sevgisinden bihaber meymenetsizlerin yüzlerine tokat gibi inmiş, Avrupa'nın her köşesinde de yankılanmıştır. İnsani yıkımların kederi yüreğimizin tam orta yerine çökmüştür. MHP olarak bu ağır tabloya sessiz kalamazdık. Bebeklerin, çocukların hazin ve hüzünlü durumlarını atıl ve hareketsiz şekilde seyredemezdik. Bir şeyler yapmalıydık, karınca kararınca yardım elimizi uzatmalıydık. Gönül ve vicdan seferberliğiyle yaralara merhem olmalıydık. Çünkü biz, 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' manevi buyruğuna bütün hücrelerimizle inanan milliyetçi ülkücü hareketiz."

 

CUMHURİYET