Bahçeli de tartışmaya katıldı… Almanya Aleviliği bir din olarak mı kabul etti? Alınan karar ne anlama geliyor?
Bahçeli, Aleviliğin ayrı bir din olarak tanındığını öne sürdü
Bahçeli de tartışmaya katıldı… Almanya Aleviliği bir din olarak mı kabul etti? Alınan karar ne anlama geliyor?
Almanya'da bir eyalet tarafından AABF'ye dair alınan karar, Bahçeli tarafından ayrı bir din kabulü olarak yorumlandı. Eski AABF Başkanı Turgut Öker, iddiaların gerçek olmadığını öne sürerek, kararın kapsamını anlattı
Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Parlamentosu, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'na (AABF) "kamu yararına çalışan tüzel kişilik statüsü" veren kararını 10 Aralık 2020 günü oy birliğiyle onadı.
Independent Türkçe'ye açıklama yapan AABF ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Başkanı Hüseyin Mat, karar ile Aleviliğin en üst seviyede bir inanç grubu olarak kabul edildiğini belirtti.
Alınan kararla AABF'nin Alevilerin temsilcisi olarak kabul edildiğini kaydeden Mat, "Bir kamu kurumu gibi olduk. Kiliseler diyelim ki hastane ve çocuk yuvası açıyorlar, üniversite kurabiliyorlar. Biz de o haklara kavuştuk. Kapsamlı bir karar, birçok hakkı içeriyor" diye konuştu.
Ancak bu karar Türkiye kamuoyunda farklı yorumlara neden oldu.
Sosyal medyada ve kimi basın-yayın organlarında Almanya'nın bu karar ile Aleviliği İslam dışı ayrı bir din olarak kabul ettiği iddiaları ortaya atıldı.
Bahçeli, Aleviliğin ayrı bir din olarak tanındığını öne sürdü
Bu iddiayı dile getiren son isim de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu.
Bahçeli, partisinin il başkanları toplantısında yaptığı açıklamada şu iddiada bulundu:
Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden Batı planları, Aleviliği Almanya'nın bir eyaletinde ayrı bir din olarak tanıma rezaleti, Müslüman Türk milleti tarafından mahkum edilecektir. Bizi koparamayacaklar, bizi bölemeyecekler, kirli, kinli ve krizli üsluplarıyla bizi birbirimize düşüremeyecekler.
Öker: Karar çarpıtılarak yorumlanıyor
Bahçeli'nin açıklamasının ardından Almanya'da alınan kararın içeriğinin ne olduğunu, hangi hakları tanıdığını ve Almanya'nın bu karar ile Aleviliği bir din olarak tanıyıp tanımadığını Turgut Öker ile konuştuk.
Öker, Avrupa'daki Alevi hareketinin önemli bir temsilcisi.
30 yıl önce kurulan AABF'nin beş dönem başkanlığını yaptı.
18 yıl önce kurulan AABK'nin de kurucu genel başkanı aynı zamanda.
AABK, farklı Avrupa ülkelerindeki Alevi federasyonlarının bir üst çatısı durumunda.
25 yıl boyunca Avrupa'daki Alevi örgütlenmesinde yönetici düzeyinde yer alan Öker, Almanya'daki bir eyaletin aldığı kararın Türkiye'de çarpıtılarak anlatıldığını iddia etti.
"Kabul edilen sözleşme Aleviliğin ne olduğuyla ilgili değil"
Öker, kabul edilen sözleşmenin yeni bir olay olmadığını, başvuru sürecinin ilk defa 1995 yılında dönemin AABF Başkanı Ali Rıza Gülçiçek'in imzasıyla başlatıldığını söyledi.
Alman eyaletinin kabul ettiği sözleşmenin Alevilik inancının nasıl tanımlanacağıyla ilgisi olmadığını kaydeden Öker, "Öncelikle alınan karar Almanya'nın genelinde değil, bir eyalette kabul edildi. Emsal niteliğinde ama diğer eyaletlerin her birinde ayrıca tek tek kabul edilmesi gerekiyor" dedi.
"Alevilere özel hak verilmiş değil. Almanya'da aynı hakka sahip 300 farklı inanç kurumu var"
"Sanki Alevilere özel bir hak, statü verilmiş gibi yansıtıyorlar ama ilgisi yok" diyen Öker, aynı hakların ülkedeki diğer inanç gruplarına verildiğini de söyleyerek, kapsamını şöyle anlattı:
Almanya, 1919 Anayasası'nda inanç kurumlarıyla anlaşma yapmış. Bu kurumlara 'Egemenlik alanını devlete bırak, sen hizmet alanında var olabilirsin' demiş. Bugün Almanya'da hastanelerin, kreşlerin, bakım evlerinin çoğunluğu kiliselere aittir. Eyaletin aldığı karar ile AABF'de artık üniversite, kreş, hastane açma hakkına sahip olabilecek. Ama ülke genelinde aynı hakka sahip 300 civarında farklı inanç kuruluşu var. Hatta bunların içerisinde dinle alakası olmayan hümanistler, ateistlerin kuruluşları bile var.
"Almanya, Aleviliği din olarak tanımadı, sadece kurumu tanıdı"
Bir eyaletinin aldığı kararın kimi çevrelerce "Almanya, Aleviliği din olarak kabul etti" denilerek bilerek yanlış yansıtıldığını söyleyen Öker, tepkisini şöyle sürdürdü:
Uzaktan yakından ilgisi yok. Almanya, Aleviliğin ne olduğuna karar vermedi. Böyle bir çaba olsa en sert tepkiyi biz veririz. Nasıl Diyanet'in inancımızı tanımlamasına karşıysak Almanya'nın da tanımlamasına karşı çıkarız. Metinde Aleviliğin tanımına dair tek kelime yok. Metinde AABF'ye '30 yılı doldurdunuz, yaptığınız çalışmalar anayasamıza uygundur' diyor. Almanya, zaten Aleviliği temsil hakkı noktasında AABF'mize 2002'de okullarda Alevilik dersi verme hakkı tanımıştı. Arkasından eyaletlerle hak sözleşmesi yapmamıza ve üniversitelerde Alevi kürsüsü açmamıza izin verdi. Son karar ile kamu kuruluşu hakkı vererek yeni bir boyut kazandırdı. Bu bir inançsal hak değil, hukuki haktır.
"30 yılı doldurma şartı var"
"Peki Alman eyaleti neden bu hakkı şimdi verdi?" Öker'in verdiği bilgiye göre bunun da basit bir cevabı var:
Bu hakkın elde edilmesi için başvuran kuruluşun kurulmasının üzerinden en az 30 yıl geçmesi gerekiyor. Biz de geçen yıl 30'uncu yılımızı doldurduk. Otomatik olarak sözleşme yapma hakkına sahip olduk. Yoksa durduk yere Almanya'nın özel olarak biz Alevilere bir hak vermiş olması söz konusu değil. Aynı kriterleri dolduran bütün inanç toplulukları bu haklara sahip oluyor.
AABF'ye tanınan haklar yıllar önce Türkiye'de iki Alevi vakfa tanındı
Almanya eyaletinin kabul ettiği karar ile AABF'ye tanıdığı hakların benzerlerinin Türkiye'de yıllar önce iki Alevi vakfa da tanındığını öne süren Öker, bunu şöyle anlattı:
Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı, Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Cem Vakfı'na kamu yararına çalışan vakıf statüsü verilerek vergiden muaf tutuldular. Her iki vakıfta tıpkı Alman eyaletinin verdiği haklar gibi isteseler Türkiye'de hastane, okul, kreş gibi birçok alanda hizmette bulunabilirler.
"Birileri Alevileri karşı karşıya getirmek için olayı saptırıyor"
Kapsamı belli olmasına karşın birilerinin bilinçli olarak anlaşmanın içeriğini saptırdığını öne süren Öker, şu iddialarda bulundu:
Bu şekilde örgütümüzü bölmeye, geleneksel Alevilik değerlerine sahip olan canlarımız, kurumumuz yöneticileri ile karşı karşıya getirip Aleviliği birlikte yaşatmamıza engellemeye çalışıyorlar. Nasıl Türkiye'de Alevilerin hakları yok sayılıyorsa Avrupa'da öyle olsun istiyorlar. Sonuç olarak Alevi toplumunu bölüp parçalayıp bugüne kadar olduğu gibi kendileri yönetmek istiyorlar. Bundan dolayı olayın özünü bilerek yanlış yansıtıyorlar.
"Alevilik, özgün bir inançtır"
Öker, AABK'nin yeni bir din yaratmaya çalıştığı iddiasına şiddetle karşı çıktı.
Öker, bu iddiayı şöyle cevaplandırdı:
Bize tarihten süzülerek bugüne gelen inancımız neyse onu yaşatmayı, yeni kuşaklara aktarmayı ve her alanda da eşit haklara kavuşmayı amaçlıyoruz. Avrupa Alevi örgütlenmesi, Aleviliği özgün bir inanç olarak görür ama ayrı bir din yaratma ve başka inançlarla çatıştırma ya da alternatifi haline getirmek gibi bir amacı yok. AABK, var olanın özgürlük mücadelesini yürütür. Var olanı tüm diğer inançlar gibi Aleviliğin de eşit haklara kavuşturma mücadelesi görür.
"Avrupa'daki Alevi kurumlarını da kendi denetimlerine almak istiyorlar"
"Aleviliği bir yol, bir öğreti ve bir inanç olarak görürüz. Alevilik, hiçbir başka dinin alt mezhebi ve tarikatı değildir. Kendine özgü bir öğreti, yol, inançtır" diyen Öker, son olarak yaşanan tartışmaları şu nedene bağladı:
Kopartılan gürültü sadece teolojik nedenlere dayanmıyor. Alevi iradesini kimin temsil edeceği üzerine yaygara koparılıyor. İsteniliyor ki Türkiye'de olduğu gibi Alevilerin hakları kabul edilmeden, Alevi kurumları muhatap kabul edilmeden aynı düzene Avrupa'da da devam edilsin. Avrupa'daki Alevi kurumlarını da kendi denetimlerine almak istiyorlar.
The Independentturkish