Bahçeli'den Alevi açılımına destek: Cemevi gerçeği kabul edilmeli
KILIÇDAROĞLU SİYASETİ AKIL DAĞILMASI ROTA SAPMASI YAŞAMAKTA
Bahçeli'den Alevi açılımına destek: Cemevi gerçeği kabul edilmeli
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının ardından Alevi açılımına destek verdi. Bahçeli, son zamanlarda yaşanan cemevi saldırılarına da dikkat çekerek "Alevi kardeşlerimizin hayatında tartışılmaz bir yer etmiş olan cemevi gerçeği, siyasi kaygılardan uzak, cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Alevilere yönelik yeni adımlarını destekleyen Bahçeli, "Alevi kardeşlerimizin hayatında tartışılmaz bir yer etmiş olan cemevi gerçeği, siyasi kaygılardan uzak, cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir." dedi.
"Alevi kardeşlerimiz cemevini ibadethane görüyorsa ki öyledir, bize düşen buna saygı duymak ve peşin hükümlerin ambargosundan kurtularak yapıcı ve destekleyici bir tavır almaktır." diyen Bahçeli, "Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:
Siyaset özü itibariyle bir mesuliyet bir mecburiyettir. Aynı zamanda ahlaki, insani, vicdani ve fikri temellere dayanması gerekli olacaktır. Tarlası sırtında gezip hilenin harmanını yapanlar, rüzgara göre yelken açıp ilkk sallantıda gemiden kaçanlar, sözlerini heybenin delik gözüne koyanlar elbette ne siyaset ne de samimiyet iddiasında bulunabilirler.
Siyaset, rüyasında sinek avına çıkanların, yalanı kana kana içenlerin hakkı ve harcı olamaz. Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine ihtiyacı vardır.
Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilemez. Uçurumun kenarında sahte pehlivanlık pozu verilerek siyaset yapılamaz. Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışanın adı da siyaset olamaz. Kutuplaşmaya can suyu verenlerin kucaklaşma söylemi kuyruklu yalandır. İstismar çarkıyla inkar tekerini çevirip eş zamanlı barışma masalı anlatanlar palavracı tiplerdir.
CHP Genel Başkanı Türkiye'yi barıştıracağım diyor, helalleşme çağrısı yaparak geçmişi değil de geleceği kurtarmaya çalıştığından bahsediyor. Barışmak için küslüğün ve küslerin olması gerekmiyor mu? Türkiye'nin barışması için doğudan batıya kuzeyden güneye küslüğün hakimiyeti lazım değil mi? Peki bu küslük nerededir? Birbirine küsen kimlerdir. Kılıçdaroğlu'nun görüp de bizim göremediğimiz bu küsler nereye saklanmış? Nerede sadır olmuştur?
KILIÇDAROĞLU SİYASETİ AKIL DAĞILMASI ROTA SAPMASI YAŞAMAKTA
Kılıçdaroğlu'nun ya ruh sağlığında kaygı verici bir bozulma vardır ya da siyaseti akıl dağılması rota sapması yaşamaktadır. İki durum da kendisi ve partisi adına buhrandır. Kılıçdaroğlu'nun vaki durumu aynen şöyledir: Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin?
Aklı arkada tutup ahmaklığı kılavuz yapan Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin hali budur. Türk milleti birlik ve beraberliğin iftiharıdır. İtibarıdır. Türkiye barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesidir. Üzerine yaşadığımız topraklarda bin yıldır kardeşlik hüküm sürmektedir. Türkiye küs değildir. Tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve çıkarcı ortakları kündeye gelmiş müfteriler koalisyonudur.
Kılıçdaroğlu'na tavsiye ediyorum diken olup ayağa batıncaya kadar gül ol da yakaya takıl. Namertliğin izini süreceğine mertliğin kulvarına gir de adamlıkla anıl. Fakat ne gezer. Ne söylesek nafile, ne yapsak beyhude. Bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Sanki duvara konuşuyoruz.
TARTIŞMA ORTAMI YARATMANIN HİÇ KİMSEYE BİR FAYDASI DOKUNMAYACAK
Kılıçdaroğlu'nun siyaseti siyaset değildir, yolu yol değildir. Bildiğimiz üzere başörtüsü meselesi milletimizin kalıcı ve köklü mutabakatıyla çözülmüş bir meseledir. Bu konuyu ısıtıp yeniden gündeme getirmenin yeniden kısır bir tartışma ortamı yaratmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır. Türkiye'de başörtüsü sorunu bitmiş mağduriyetler dönemi kapanmıştır. Ancak Kılıçdaroğlu'nun derdi başkadır.
CHP'nin geçen hafta hazırlayıp TBMM'ye vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibarıyla da baştan savmadır. Kaldı ki yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç da yoktur.
Hatırlatalım ki 9 Şubat 2008 tarihli 5735 sayılı TC Anayasası’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunla, Anayasa’nın 10. maddesinin 4. Fıkrasına “bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere, her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında ifadesiyle 42. maddesine 6. Fıkradan sonra gelmek üzere “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir” fıkrası eklenmişti.
AK Parti ile birlikte yaptığımız bu değişiklik esas itibariyle başörtüsü meselesini tamamen çözerek anayasal bir güvenceye kavuşturmuştur. 411 milletvekilinin eli adalet için, inanç ve ifade hürriyeti için kalkmıştı.
Ancak CHP, Anayasa Mahkemesi’nin kapısında soluğu alarak bu kanunu iptal ettirmişti. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim 2022 gecesi sosyal medya hesabından bir video yayımlayarak, başörtüsüne yasal düzenleme çağrısı yapması, müteakiben hazırlanmış teklifin TBMM Başkanlığı’na sunulmasına baştan ayağa sahtekarlıktır, sakatlık ve saçmalıktır.
BUYURSUNLAR GÜNDEMDEKİ ANAYASA DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNE DESTEK VERSİNLER
Biz o günlerde “411 el kaosa kalktı” manşetlerini unutmuş değiliz. Biz o günlerde bizzat Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne “bez parçası” dediğini unutmuş değiliz. Bu gün ise Kılıçdaroğlu’nun başörtülü kardeşlerimize rehine iftirasını unutacak değiliz. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimi ise, mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa buyursunlar gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler.
HAYDİ GELİN ELİNİZİ TAŞIN ALTINA KOYUN, DÜRÜSTSENİZ GEREĞİNİ YAPIN
Başörtüsü meselesini yasal değil anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun, dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın. İşte er meydanı, demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı. MHP, başörtüsü sorununun bütünüyle gündemden çıkarılması amacıyla hayırlı bir girişim olarak değerlendirdiği anayasa değişikliğine sonuna kadar vardır. Kılıçdaroğlu minderden kaçma, kaçak güreşme, bahane arama, açık sofraya oturmak için teklif ve ısrar bekleme.
Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmek istemiyoruz CHP'den milli iradeye inanç hürriyetine saygı bekliyoruz. Ziyaret çalısı gibi gelene takılan gidene takılan erken kalkanın elinde kalan yangına çırayla koşan CHP ve diğer zillet ortaklarının ne yapacağını eninde sonunda Türkiye görecek ve bir kez daha teyit edecek.
ALEVİ KARDEŞLERİMİZİN HAKLI TALEPLERİ VARDIR
Bildiğiniz gibi, Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin haklı ve meşru talepleri vardır ve bu talepler temiz bir mizaçla, kardeşliğin alicenaplığıyla adil, eşitlikçi, insani, tarihi, kültürel, hukuki ve hakkaniyetli ilkeler mihverinde karşılanmalı, ortak akıl ve geniş bir uzlaşma zemini oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanaatimiz hep bu yönde olmuştur. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir. Ne ayrımız ne de gayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir. Saz bizim, söz bizimdir. Cem bizim, semah bizimdir.
CEMEVİ GERÇEĞİ KABUL EDİLMELİDİR
Hep dedik, yine diyoruz; Alevi kardeşlerimizin hayatında tartışılmaz bir yer etmiş olan cemevi gerçeği, siyasi kaygılardan uzak, cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir. Cemevi, inanç ve kültür hayatımızın vazgeçilemez bir gerçeğidir. Bu gerçeği tahrip ederek asıl manasından ve müktesebatından koparmak çok tehlikelidir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimiz, cemevinin ibadethane olarak tarif ve tanımlamasının arzusundadır. Aleviliğin hem inanç boyutu hem de kültürel bir yapısı vardır. Şayet Alevi kardeşlerimiz cemevini ibadethane görüyorsa ki öyledir, bize düşen buna saygı duymak ve peşin hükümlerin ambargosundan kurtularak yapıcı ve destekleyici bir tavır almaktır. Bunda çekinecek, tereddüt edecek, endişeye kapılacak hiçbir şey olamayacaktır. Kimin nerede ve nasıl ibadet edeceğinin yazılı bir kuralı, bağlayıcı bir hükmü, genel geçer bir ilkesi yoktur.
KARAR