Yargı mensubunun toplum nezdindeki itibarını yine yargı mensuplarının belirleyeceğini belirten Gül, mesleğe yeni başlayacak hakim ve savcı adaylarına "Yargı ele geçirilecek bir merci değildir. Asla ve asla el değmeyecek, el uzatılamayacak bir mercidir. Yargı adalet arayan kişilerin sığınacağı tek limandır. Bu yönüyle, bağımsızlık ve tarafsızlık içinde, hiç kimsenin dosyanıza, aklınıza, vicdanına tesir etmesine meslek hayatınızda asla ve asla müsade etmeyin" tavsiyesinde bulundu.

Adil kararların makul sürede verilmesi gerektiğinin altını çizen Gül, gerekçeli kararın önemine dikkat çekerek "içeriğin tatmin edici olması gerektiğine" vurgu yaptı. Bakan ayrıca, "mesleğin saygınlığının muhafaza edilmesi için" yargıçların sosyal hayatlarındaki ilişkilerine de dikkat etmesi gerektiğini söyledi. 

"Kampanyalar sizi etkilemesin"

Bakan Gül, dava dosyaları ile ilgili yapılan kampanyaları da eleştirdi. Bu kampanyaların adaletin tecellisine katkı sunmadığını savunan Gül, "Ne dosyadan ne delilden haberi olmayanların yaygın kampanyası sizin adil kararınızı etkilemesin. Bu tür kampanyaların adaletin tecellisine bir faydası olmadığı gibi, yargıyı yıpranma gayretlerine hizmet ettiği de açıktır. Çünkü şunu biliyoruz ki, ister mağdur ister suçlu hakkında üretiliyor olsun, kampanya ile oluşan peşin hüküm delilin ve gerekçeye dayanan adil kararın yerini asla ve asla tutmaz. Birini hoşuna gitsin diye karar verilmez, hakikat ve adalet bunu gerektirdiği için, dosyadaki deliller bunu gerektirdiği için, ne şekilde gerekiyorsa adaletli bir karar verilir" ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki insan hakları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Gül, "İnsanı adaletin nesnesi değil öznesi haline getirmek temel misyonumuzdur" diyerek, yargıda insanı merkeze almak gerektiğini ifade etti.  

Deutsche Welle Türkçe