Bakan Soylu dinlemiyoruz derken dinliyoruz dedi...

Soylu: Devlet Kılıçdaroğlu'nu dinleseydi Pensilvanya konuşmasını kaydederdi

Bakan Soylu dinlemiyoruz derken dinliyoruz dedi...


Soylu: Devlet Kılıçdaroğlu'nu dinleseydi Pensilvanya konuşmasını kaydederdi

İçişleri Bakanı Soylu, Kılıçdaroğlu'nun 'Bütün parti yöneticilerinin telefonu dinleniyor' iddiasına yanıt verdi: Devlet dinleseydi, Pensilvanya'yla konuştuğunu kaydederdi. Böyle bir şey yok desin.

DUVAR- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, A Haber yayınına katıldı. 

Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

- (HDP'li Semra Güzel'in fotoğrafları) Biz bu resme sırtımızı dönemeyiz. Muhalefet gibi sulandırma yapamayız, görmezden gelemeyiz. Terörü sorun görenlerin oranı yüzde 1.3'e düşmüş Türkiye'de. Grup toplantılarında ne İYİ Parti Meral Akşener, ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne HDP 'Bu fotoğraf doğru değildir. Terörle bu kadar iç içe girmiş bu anlayışı şiddetle reddediyoruz' diyemedi. Bir tanesi bir şey söyleyemedi.

- Türkiye 21. asırdaki yürüyüşünde öyle bir noktaya geldi ki kendisi dönmek istese dönemez. Bu terörist gibilerden Türkiye'de çok var. Önümüzdeki günlerde bunlar daha sıkça Türkiye'nin gündeminde olur. ABD, Fransa, Avrupa bize bu meşruiyet alanını dayatmaya çalışıyor. Siyaseti buna alet etmek ve bunu meşru siyaset gibi göstermek kadar Türkiye'ye de zarar veren bir anlayış söz konusu değildir.

- İBB'de mesela, diyor ki 'Adli sicil kaydı temiz'. Millete yalan söylemeyin, ben neyin temiz olup olmadığını biliyorum. Elinizde çok sosyal medya troll'ü olması yalanınızı doğru kılmaz. Her ay gazetecilere 15, 30 bin lira, bazı gazetecilere başka şeyler vermek sizi haklı ve meşru kılmaz.

- Seçimler kaybedilir, kazanılır. Kaybetmenizin size öyle bir kazancı olur ki kazansaydınız belki kaybın önü açılırdı. Biz İstanbul'da elimizden geleni yaptık, takdiri millete bıraktık. Elbette yarışı bıraktığımız anlamına gelmez. Parti teşkilatlarımız ellerinden geleni yapacaklar. 

'TEFTİŞ CHP'Lİ BELEDİYELERE ÖZGÜ DEĞİL'

- Patnos, Silopi belediyeleri HDP'de. Bu belediyelerin oraya istediği kişiyi almasına seyirci mi kalmalıyız? HDP'de olabilir, kanuna uymayan bir durum varsa benim görevim o durumu kontrol etmektir. Bizim bakanlığımız 2019'dan bugüne kadar her partiden belediyelerle ilgili farklı gerekçelerle 2 bin 32 soruşturma yapmış.

- Bakanlığımız 2019'dan bugüne kadar her partiden belediyelerle ilgili farklı gerekçelerle 2 bin 32 soruşturma yapmış. Bu öyle abartıldığı gibi üstüne gitmek değil. 2019'dan bugüne kadar her partiden belediyelerle ilgili özel teftiş sayısı 166. 2019'da 40, 2020'de 3, 2021'de 6 AK Parti belediyesine özel teftiş yapılmış. 2020'de 4, 2019 yılında 25 CHP belediyesine özel teftiş yapılmış. 2020'nin tamamında ben özel teftiş aldım. Kendim, kendi birimlerime özel teftiş yaptım.

- 'Sen bunu yapamazsın' demek devleti etkisizleştirmek demek. Devlet yönetmek bu değildir, burası çadır devleti değil. 'Benim dosyalarıma el koydular' diyor. Biz kimsenin dosyasına el koymayız, o da yalan.

- İBB'de personel alınıyor. Alırken de bir şeye bakılması lazım. Belediyelerin şirketleri var, temel problem burada. Belediyelerin şirketlerinin istihdam yönetme biçiminin devleti aldatması sorun aslında. Aldatmak istemezse ona diyebilecek bir şey yok. 2019'un Haziran'ıyla 2019'un Kasım'ı arasında 'Bu sakıncalıdır, bunun alınmaması gerekir' dendiği anda almışlar işe. Bu olay başladığında ben bunun İBB'yle bağlantılı olduğunu bilmiyordum.

- Bütün bunlarla ilgili biz tarama yaptık. Özgür Özel tarafından soru gelince de dedik ki 'İltisak ve irtibatlı olanlar bunlardır.' Bunlar dağa gitmiş, evlatlarımızı şehit etmiş olanlar. İBB'ye ait hadisede tam fotoğrafı görmek, bunun için yapılıyor teftiş.

- Gönderdiği yazı tam anlamıyla diyor ki "Ben eksik hata yaptım, hata ettim, buradan dönüyorum ve cayıyorum". Alıyorsunuz orada işe, sonra hiçbir araştırma yapmıyorsunuz. 2 yıl sonra soruşturma açılınca valiliğe yazı yazıyorsunuz.

Bunun kimsenin belediyesiyle bir ilgisi yok. Büyükşehir Belediyesi'nin yerinde ben olsaydım ilk cümlesi çıktığı andan itibaren İBB Başkanı'nın kamuoyuna "Teftiş kurulu başkanımı bu işi soruşturması için görevlendiriyorum" derdim. Siyasi mağduriyet oluşuyorsa kanun geçerli olmasın, böyle bir devlet anlayışı olabilir mi?

Bahsettiğiniz 20 bin kişiyi hangi kritere göre aldınız? Kaç kişiyi çağırdınız, kaç kişiyle mülakat yaptınız? KPSS'ye göre mi aldınız? Bütün bunları bir tarafa koyabilmek, siyasi bir mugalataya bunu getirebilmek, tartışma ortamı çıkarabilmek için böyle bir durum.

'KILIÇDAROĞLU'NU DİNLESEYDİ...'

- Kılıçdaroğlu'nu T.C. Devleti dinleseydi, Pensilvanya'yla konuştuğunu kaydederdi. Böyle bir şey yok desin. Pensilva'yla bir diş muayenesinde konuştuğumuzda 'Yurtta barış, dünyada barış' sözünü konuşmadık desin, 'Diş muayenesine gitmedim' desin. Karşımızda siyaset tanımına sığdıramadığımız ve bu ülkenin değerleriyle örtüştüremediğimiz bir kimlik var. 'Siz bizi dinliyorsunuz' diyor. Sizi 2007'de dinlemiş FETÖ. Namuslu biri çıkar, FETÖ'nün dinlemesiyle ilgili suç duyurusunda bulunur.

- İBB Başkanı dedi ki 'Elimde 40 yolsuzluk dosyası var', sayısını da bilmiyor. Kılıçdaroğlu da dedi ki '13 milyarlık yolsuzluk var.' Arkadaşlarımız dosyaları incelediler, 21 tanesinde herhangi bir suç veya suistimal unsuru olmadan soruşturmasına gerek yok kararı alınmış. 7 tanesi şirketlerle alakalı, bunlar Ticaret Bakanlığı ve Mülkiyet Teftiş Kurulu'yla ortak şekilde teftiş ediliyor. Geri kalanını da biz ön incelemeye aldık. Şu 34 dosyada kamu zararını ortaya koyabilecek tek belge yok. 

-Karar verdim bir fırsat bulursam hukuk okuyacağım. Hukuk fakültesine gireceğim ve hukuk okuyacağım. Neden? Çünkü, bu tartışmaları gördükçe insanların... Namuslu bir şekilde bakanlar ve doğru değerlendirenler var ama onlara da ne kadar itibar ediyorlar onu da bilmiyorum. Ama çekip, çekiştirip bu meseledeki doğrulardan uzaklaştırmaya çalıştıran bir anlayışla karşı karşıyayız. (DUVAR HABER MERKEZİ)