Barış Doster ABD neyi itiraf etti?

NATO’CULUĞUN İFLASI  

Barış Doster ABD neyi itiraf etti?




Barış Doster
Barış Doster

ABD neyi itiraf etti?

Gazetemiz dün birinci sayfadan, “Darbeciliğe mola” başlığıyla verdiği haberde, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, “ABD’nin bundan sonra demokrasi adına başka ülkelere askeri müdahalede bulunmayacağını veya otoriter rejimleri askeri güçle değiştirmeye kalkışmayacağını” öne sürdüğü açıklamasını haberleştirdi. Açıklama önemli. Çünkü hem itiraf niteliğinde hem de ülkemiz açısından derslerle dolu. İktidarın, muhalefetin, ABD’den demokrasi, insan hakları, özgürlük, hukuk devleti bekleyen liberaller, liberal solcular (ne demekse o), numaracı cumhuriyetçiler ve etnik ayrılıkçıların alması gereken dersler var. Sıralayalım...  

Birincisi, “Bu taktikleri eskiden kullandık” diyen ABD Dışişleri Bakanı, bu açıklamasıyla, şimdiye dek ülkesinin yaptığı darbeleri, darbe girişimlerini, saldırıları, işgalleri, açık veya örtülü operasyonları itiraf ediyor. Bunları temellendirmek, gerekçelendirmek için demokrasiyi kılıf olarak kullandıklarını ortaya koyuyor.  

İkincisi, bu açıklamada sadece itiraf yok. Aynı zamanda ABD’nin güçsüzlüğü de kabul ediliyor. Blinken, bu açıklamayı, bir tercihin değil, zorunluluğun gereği olarak yapıyor. Yani ABD, başka ülkelerin bağımsızlığına, bütünlüğüne, egemenliğine, içişlerine saygısından ötürü değil, artık gücü yetmediği, umduğu sonucu alamadığı, hedefine ulaşamadığı için darbelere, işgallere kalkışmayacağını dillendiriyor.  

Üçüncüsü, ABD’nin geçmişi Latin Amerika’dan Kafkasya’ya, Afrika’dan Orta Asya’ya dek darbeler, darbe girişimleri, suikastlar, cinayetlerle dolu. Dünyada insan hakları, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti gibi kavramları ağzına alacak son devlet ABD, son kişi ABD Başkanı. O nedenle iktidarıyla muhalefetiyle, sosyal demokratıyla liberaliyle, ABD’den demokrasi bekleyenler açısından Blinken’ın bu açıklaması ibretlik.  

NATO’CULUĞUN İFLASI  

Dördüncüsü, ABD’nin ülkemizde desteklediği darbeleri, darbe girişimlerini iyi biliyoruz. PKK - PYD - YPG ve FETÖ başta olmak üzere hangi terör örgütlerine kol kanat gerdiğini, hangi siyasi akımlara arka çıktığını, Atatürkçülüğün ve Cumhuriyet devriminin karşıtlarını nasıl koruyup kolladığını iyi biliyoruz. O nedenle Blinken’ın bu sözleri, bizi şaşırtmıyor. Hafızamız güçlü. Bilincimiz berrak.   

 Beşincisi, kuracağı partinin başvuru dilekçesini, ülkemizde İçişleri Bakanlığı’na vermeden önce ABD’ye veren; ABD’nin desteğini almak, ABD’deki etkili lobilerin gözüne girmek için kırk takla atan siyasetçiler için Blinken’ın sözleri derslerle dolu. ABD’nin zaafını, açmazlarını, aşınan devlet kapasitesini, zayıflayan hegemonyasını ortaya koyuyor. Merkezin sağındakilerin ve solundakilerin, muhafazakârların ve milliyetçilerin, bundan sonra ABD desteği ararken, uzun uzadıya düşünmesi gerekiyor.  

Altıncısı, ABD’nin geçici ulusal güvenlik belgesinde, öncelikle Çin ve Rusya’yı en büyük tehdit olarak saptaması, yıllardır vurguladığımız üzere, dünyanın güç merkezinin Batı’dan Doğu’ya, Atlantik’ten Pasifik ve Avrasya’ya kaydığını, ABD’nin de kabul ettiğini, bir kez daha gösteriyor.  

Kısacası, dünyanın değiştiğini ABD Dışişleri Bakanı kabul ediyor. Sıra bizdekilerde...